Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin (EGD) her yıl düzenlediği Kartepe Ekonomi Zirvesi'nin 2013 etkinliğinde TOBB’nin yurt içi ve yurt dışı çalışmalarına yönelik sunum yapan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’na soru cevap kısmında Bankacılık uygulamalarına yönelik sorduğum soru bir anda zirvenin gündemini değiştirdi. Bankacıların keyfi uygulamalarla on binlerce işadamının ve 67 milyon mevduat sahibinin canını yaktığı ortaya çıktı.. Çünkü bankalarda milyonlarca lira mevduatı bulunan yaklaşık 67 milyon hesap sahibinin yanı sıra Türk ekonomisinin yüzde 75’ini oluşturan TOBB camiası da bankaların keyfi uygulamalarından son derece rahatsızmış.. TOBB Başkanı’nın cevabı, iş dünyasının ve reel sektörün de bankalardan dolayı canının çok çok yandığının işaretiydi.

22 Mart Cuma günü Anadolu’nun birçok bölgesi yeniden “Yalancı Kar” denilen üç beş günlük beyaz gelinliği giydi. Kartepe Ekonomi Zirvesi’ne katılmak için yola çıktığımızda İstanbul’da soğuk ve yağmurlu bir hava vardı. Maşukiye’den Kartepe’ye çıkarken ise Kış’ı yeniden yaşadık.

Kartepe’nin dar ve virajlı yollarını tırmanırken tipi şeklinde kar yağıyordu. Kartepe’nin zirvesine başarılı girişimci Adil Üstündağ tarafından yaptırılan Kartepe The Green Park Oteli’ne 2 km kala yollar kardan kapandı. Birçok araç gibi, ben de maalesef yolda kaldım derken gelen greyder yolları açtı ve gece yarısı otele ulaştık. 13 yıldır “Türkiye’nin ilk ve tek uluslararası ekonomi haber dergisi” sloganıyla yayınını sürdüren Ekovitrin dergimizin lobilerde tüm masalarda olması beni ayrıca mutlu etti. The The Green Park Oteli yönetim Kurulu başkanı Adil Üstündağ’a teşekkür ediyorum. Çünkü otele gelen tüm konuklar lobide bir nefes almak isteyip koltuklara oturduğu zaman masanın üzerinde gözlerine ilk olarak Ekovitrin geliyor.

Bölgede yoğun kar yağışı ve sis hükmünü sürdürürken özellikle çocuklar bu yılın “son kar”ının keyfini çıkartacakları için sevinçliydi. Kartepe’ye zirve için gelen ekonomi gazetecileri ve yakınlarının sayısı da 500’e yakındı. Onlar için iyi bir iş gezisi, aileler için de “Kış’a veda partisi” gibiydi. Zirve’ye katılanlar arasında çok sayıda işsiz ve erken emekli olmak zorunda kalmış gazetecinin oluşu ayrıca dikkatimi çekti. Zirve’ye katılan yaklaşık 100’den fazla ekonomi gazetecisi önce önümüzdeki 20 yılda iletişim sektöründeki beklenen gelişmeler konusunda fikir beyan etti. Teknoloji her sektörde olduğu gibi medya sektörü üzerinde de ektisini gösteriyordu.

Bu yıl 9. su düzenlenen Kartepe Ekonomi Zirvesi’ ne ben ilk defa katıldım. Aynı sektörde çalışan ancak birbirlerini göremeyen yüzlerce meslektaşımın ortak amacı daha iyi haber, daha iyi yayın yapma arzusu ve daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olabilme çabasıydı. Zirvede sözü edilse de PR sektörünün ekonomi gazetecilerini bir “mal” gibi kullanmaya çalıştığı cılız bir ses olarak kaldı. Gerçekte geçimini ekonomi dünyasından haberler yaparak sürdüren yayıncıları birer “kullanılacak mal” gibi gören PR sektöründe faaliyet gösteren yüzlerce büyük küçük kuruluş veya kişi, ekonomi gazetecileriyle ahbapçavuş ilişkisi kurarak özel haberler yaptırıyor. Bu haber karşılığı haberci ve yayıncı bir çıkar elde etmezken PR firması bu haberi santim sütun büyüklüğüne göre müşteri firmaya fatura ediyor ve inanılmaz paralar kazanıyor. Bazı PR şirketlerinin Türkiye’nin en çok satan gazetelerindeki muhabir, köşe yazarları, sayfa editörü ve reklam bölümündeki tanıdık dostlarını devreye koyarak yaptırdıkları yarım sayfalık haber karşılığı firmadan 25.000 TL varan büyük paralar talep ettiği sık sık şikâyet konusu olarak bize ulaştı. Gazete ve dergiler Advertorial denilen sistemle haber reklam yapabiliyor. Ancak muhabirlerin veya ekonomi servislerinin PR sektöründen gelen haberleri hatır gönül olarak sayfalarında yer vermesi son 10-15 yıllık bir uygulama. Son yıllarda giderek yaygınlaşan bu uygulama ciroları milyarları aşan PR sektörünü büyüttü. PR sektörünü ekonomi gazetecileri sırtından inmeyen “pire” olarak nitelendiriliyor. 2014 yılında düzenlenecek Kartepe Ekonomi Zirvesi’nin en önemli konusu bence PR sektörü ile ekonomi gazeteciliğinin ilişkilerinin mercek altına alınması olmalı.

“Kartepe Ekonomi Zirvesi’nde gündem TOBB’un son 12 yılı...”
Sabah başlayan oturumda mesleki konular tartışıldı. Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı Celal Toprak, birçok ekonomi dergisinin çalışanları, internet ekonomi gazetecileri, gazeteler ve televizyonların ekonomi servisinde çalışan meslektaşlarına yönelik EGD’nin faaliyetlerini anlattı. “Bilişim çağının dengeleri değiştirdiği dünyada yazılı basının geleceği endişe verici. Baskılı yayınların yerini ne alacak sorusu hep gündemde.” 

Herkesin merak ettiği bu konuyu ise Turkcell’in Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler açıkladı. “Geleceğin teknolojilerini izlerken medya sektörü açısından fazla korkulacak bir şey olmadığını gözlemledim. Çünkü medya da kendisine yeni alanlar açıyor. Önümüzdeki yıllarda TV ve gazetelerin korkulu rüyası olan “Vatandaş muhabir “ ve” sosyal medya paylaşımcıları” ve kullanımcıları hiçbir zaman merkez medyanın etkinliğini yıkamayacak .Çünkü ,digital ortamda seçenekler artarken insan yaşamına ve özeline fazla müdahale edilmesi karşısında “Şifre”sini ve ulaşılmayı engelleyen meşhur “Kilidi” her zaman hazır tutacak.”

Kartepe Ekonomi Zirvesinde TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu reel sektördeki gelişmeleri ve Odalar Birliği’nin faaliyetlerini anlatırken bir anlamda TOBB’da başkanlık yaptığı son 12 yılın da özetini aktardı. Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun sunumundan sonra ise gazetecilerin soruları peş peşe geldi.

Kartepe Ekonomi Zirvesi'ne TOBB’nin yaptığı çalışmaları ve yeniden başkanlığa aday olup olmayacağı gibi sorulara hazırlanan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’na sorduğum soru gündemi bir anda değiştirdi. Hisarcıklıoğlu’na iki soru sormuştum. İlk sorum: Odaların şirketlerden faaliyet belgesi talebi karşılığı istediği her belge için 350 liranın adil olup olmadığı idi. İkinci sorum ise Bankacılık sektöründe mafyavari uygulamalar ve müşteriye racon kesme tavırlarıydı.

Bankalara vatandaş servetini emanet ediyor. Peki bankacılar ne yapıyor?
Bankalar milletin parasını, altınını ve servetini emanet ettiği devletin garantörlüğündeki kuruluşlar. Ancak bankacılar emanete hıyanet mi ediyor? Kasalarına teslim edilen milletin emanetlerinden çeşitli isimler altında kesinti yapıp kısmi eksik ödeme yoluna gidiyor. Türk bankaları son üç yıldır kar rekorları kırıyor. İşte bu, milletin kendilerine emanet ettiği servetlerden çeşitli isim ve ad altında alınan adına da kar denilen şey. Ekonomik hayatın içinde herkes bankalarla çalışmak zorunda. Elektik, su, doğalgaz, telefon, internet, askerdeki oğluna, üniversitedeki evladına harçlık göndermek, ticari yaşamın  içinde çek, senet tahsili vb, kredi kullanımı, maaşların bankadaki hesaba yatırılması, emekli maaşlarının bankadan tahsil edilmesi, bireysel sigorta emeklilik uygulamaları, mevduat hesabı gibi aklımıza gelen tür ticari faaliyetlerin finansal ayağı bankacılık sektörü. Hatta artık bankalar birer “kuyumcu dükkânı” oldu. Yakında “doğal kaynak suyu” satmaya başlarlarsa şaşırmamak gerekir. Yapılan bir çalışmaya göre bankalar müşterilerinden 50’ye yakın haksız kazanç talep ediyor. İnternet bankacılığı uygulamasından alınan ücret bile bir bankada 1 lira ise bir başkasında 5 lira olabiliyor. Günde 100.000 kişinin internet bankacılığını kullandığını düşünürsek karşımıza korkunç miktarlar çıkıyor. Adı harç, komisyon, hizmet bedeli ne olursa olsun banka hesaptan anında kesinti yapıyor. Bunları düşünerek TOBB Başkanı Rıfat Hisarçıklıoğlu’na şu soruyu sordum:

“Sayın Başkan, 30 yılı aşkın Türk ekonomisindeki gelişmeleri yakından takip eden gazeteciyim. 1980- 90’lı yıllarda Kürt mafyası, Laz mafyası diye insanlara racon kesen gruplar vardı. Bunlar milletin paralarına göz diker alenen baskın yapar ve insanları mağdur ederdi. Şimdi yoklar. Onların yerini şimdi gelişen ekonomik düzen içinde bankacılar aldı. Ekonomik faaliyetlerin finansal uygulamaları bankacılık sektörünün üzerinden yapılıyor. Bankacıların müşterilerden çeşitli adlar altında komisyon veya hizmet adı altında 50 kaleme varan haksız uygulama var. Bir müşteriden bankaya girdiği anda neredeyse yerlere basıp kirlettiniz diye “pas pas ücreti” talep etmedikleri kaldı. Yakında onu da hesaplardan kesmeye başlarlarsa şaşırmamak gerekir. Bankadaki mevduat sahipleri, mevduatları üzerinden rızası olmadan sürekli kesintiyle karşı çaresiz kalıyorlar. Reel sektör ve bireysel mevduat sahipleri bu durumdan son derece rahatsız. Bankacıların özel uygulamaları insanları mutsuz ediyor. Bu konuda sizin düşünceniz nedir? 

Hisarcıklıoğlu bu sorum üzerine şunları söyledi. ''Bankalar ekonominin olmazsa olmaz unsuru biliyorsunuz.Ama biz vicdanlı olsunlar diyoruz. İstediğimiz vicdanlı olmaları. Karlarında müthiş patlama var. Sıkıntı şu, geçen sene mevduat faizlerini 1 puan artırmışlar ama kredi verdiklerinin puanı tam 5 misli artmış. Yani maliyetleri 1 artıyor, karşıya yansıtmaları 5. Bu vicdansızlık. Avrupa'nın en karlısı Türk bankacılık sistemi. Böyle bir şey olur mu arkadaş ya? Onlar da kar etsin, onların zararının bedelini de biz 2001'de ödedik. Öyle bir şey istemiyoruz tabi ki. Sen şimdi faizle para veriyorsun bankaya, senin mevduat faizin 1 puan artacak, aynı şirket mevduatını 5 puan yükseğe kredi olarak alacak. Açık söyleyeyim, bu bir haksızlık, vicdansızlık.” ifadelerini kullandı.