İddia

Hiçbir şekilde suya erişimin olmadığı bir durumda idrar içerek günlerce hayatta kalmak mümkündür.

Gerçek mi?

Sahte

Gerçek Ne?

İdrar içmenin zarardan çok fayda sağlayacağı durumlar yok denecek kadar azdır ve dolayısıyla "çok susamış olmak", idrar içmek için yeterli bir gerekçe değildir. Hatta bazı uzmanlar, ölüm-kalım çizgisinde olma hâlinde bile bu yönteme başvurulmaması gerektiğini vurgulamaktadır: Örneğin, Amerikan Ordusu tarafından yayınlanan Saha Yönergeleri'ne göre, ölüm-kalım durumunda bile idrar tüketimine başvurulmamalıdır. Benzer şekilde, hayatta kalma (İng: "survival") uzmanlarının neredeyse hiçbiri, zor durumlarda idrar tüketimini önermemektedir.

Kimi zaman idrar, çok zorda kalındığında bir müddet daha uzun hayatta kalmak için bir yöntem olarak önerilmektedir. Buradaki mantık, aşırı susamış birinin idrar içmesinin kısa dönemdeki faydasının, zararından çok olacağı yönündedir. Ne var ki idrar, %95 oranında su olmasına rağmen deniz suyuna nazaran bile daha az su içeriğine sahiptir (denizin yaklaşık %96.5'i sudur). Dolayısıyla idrar içmek, sizi rehidre ettiğinden (vücudunuzdaki sıvı miktarını arttırma oranından) daha hızlı bir şekilde dehidre edecektir (vücudunuzdaki tuz miktarını artıracaktır). Bu da susama hissinizin daha da fazla artmasıyla sonuçlanacaktır. Özellikle de uzun süre susuz kalmış kişilerin idrarı, sağlıklı ve su içmiş kişilerin idrarından çok daha yoğun miktarda iyon içermektedir (su oranı %91 seviyesine kadar inebilmektedir). İngiliz Diyetetik Derneği'nden Helen Andrews, şöyle diyor:

"Kendi idrarınızı içmenin hiçbir sağlık faydası yoktur; hatta bana kalırsa kişiye ciddi zararlar bile verebilir. İdrarınızı vücudunuza her koyduğunuzda, gerisingeri dışarı çıkacaktır ve hatta her seferinde daha da yoğun olacaktır. Bu, sağlığınız için iyi değildir ve sindirim kanalınıza zarar verebilir. Bir yerde mahsur kaldığınızda, vücudunuz bünyesindeki suyu olabildiğince tutmaya çalışacaktır. İdrar içmek, deniz suyu içmek gibidir. Tabii ondan daha bile tatsız olacaktır."

İddianın Kökeni

Suya erişimin mümkün olmadığı durumlarda bile vücuda sıvı girişi sağlamanın yollarını arayan insanlar, insanın kendi vücudu tarafından üretilen en yüksek hacimli sıvı olan idrarı içebileceklerini düşünmektedirler. Buna bağlı olarak idrar tüketimi, acil durumlarda başvurulabilecek bir yöntem olarak ileri sürülmektedir.

Doktorlar uyarıyor: İdrar içmek, sağlığa yararlı değil - Sağlık Haberleri |  NTV

Bilgiler

Kısa Vadede İdrar İçmek Hayatta Kalma Şansını Artırır mı?

2008 yılında Çin'in Siçuan ilinde meydana gelen ve 69.000'den fazla insanı öldürüp yüz binlerce kişiyi yaralayan 8.0 büyüklüğündeki bir depremde Shen Peiyun isimli bir adam, suya hiçbir erişimi olmadığı halde idrarını içerek 146 saat (6 günden uzun bir süre) boyunca göçük altında sağ kalmayı başarmıştır. Benzer şekilde, 127 Saat filmine de konu olan Aron Ralston da bu 5 günden uzun süre boyunca hayatta kalabilmek için idrar içmiştir.

Tarihte en uzun susuz kalma rekorunun insanlar için 18 gün olduğu iddia edilmektedir (bu iddia, çok güvenilir değildir). Ancak sağlıklı bir insan, en fazla 7 gün susuz yaşayabilir; özellikle de göçük altında kalmak gibi yüksek stresli ortamlarda ve/veya hastalık halinde bu süre sadece birkaç güne düşmektedir. Dolayısıyla 5-6 günlük bir süre, özellikle de zorlu şartlar için sıra dışı bir süredir.

Bu olaylardan yola çıkarak insanlar, suya erişmenin kesinlikle imkânsız olduğu durumlarda idrar içmenin, hayatta kalma süresini 1-2 gün bile olsa artırabileceğini - ki bunun da kurtarılma şansını dikkate değer miktarda artıracağını ileri sürmektedir. Winchester Hastanesi şöyle yazıyor:

"Hayatı tehdit edecek düzeyde dehidrasyonla yüzleştiğinizde, idrar içmek bir miktar makul olabilir, çünkü geçici faydaları, risklerinden fazla olabilir. Ancak bu son çare olarak görülmelidir, çünkü dehidrasyon ağırlaştıkça böbrekler de idrar üretmeyi bırakacaktır."

Öte yandan, bu kişilerin hayatta kalma nedeninin idrar içmeleri olduğu net değildir. Zira bu, bir çeşit hayatta kalma yanılgısı olabilir: Göçük altında can verenlerin büyük bir kısmı idrarlarını içmiş ama buna rağmen kurtulamamış olabilir; dolayısıyla sadece geride kalanların hikayelerinden yola çıkarak, genel geçer yorum yapmak yanıltıcı olacaktır. Eğer idrar içmeyecek olsalar, bu kişilerin bu kadar uzun süre hayatta kalıp kalmayacağını bilmenin bir yolu olmadığı hatırlanmalıdır. Dolayısıyla kontrollü bir deney yapmaksızın, idrar içmenin hayatta kalma süresini artırdığı net olarak söylenemez. İdrar ile ilgili olarak genel bilgilerimiz, çok özel durumlar haricinde acil durumlarda bile idrar içmenin faydalı olmadığını göstermektedir.

Doktorlar uyarıyor: İdrarınızı içmeyin - Dünyadan Haberler

İdrarın İçinde Ne Var?

İdrarın %95'inden fazlası sudur. Geri kalanı ise üre (9.3 g/L), klorür (1.87 g/L), sodyum (1.17 g/L), potasyum (0.75 g/L), kreatinin (0.67 g/L) ve eser miktarda diğer çözünmüş iyon ile inorganik/organik bileşikten oluşmaktadır.

İdrarın Sterilitesi

İdrarla ilgili genel algı, bir "atık" olmasından ötürü "pis" olduğu yönündedir. Bu, büyük oranda hatalıdır. Dışkıda olanın aksine, idrar büyük oranda steril bir sıvıdır, yani bakterilerden büyük oranda arınmıştır. Ne var ki daha önceden de anlattığımız gibi, idrar tamamen steril değildir. Yapılan çalışmalar, sağlıklı insanların idrarında 33 cins, hasta veya ilaç kullanan insanların vücudunda 77 cins bakteri tespit etmiştir. Bunların ezici çoğunluğu zararsız bakterilerdir; dolayısıyla aşırı nadir (ve mutlak zorunluluktan doğan) idrar tüketiminde faydadan çok zarar sağlamaları pek olası değildir. Ancak kimi durumda idrar içinde, idrar yolu enfeksiyonlarına neden olan Actinobaculum schaalii gibi bakterileri veya Aerococcus urinae gibi idrar ve kalp hastalıklarına neden olan tehlikeli patojenler de bulunabilmektedir. Ayrıca idrar kanalının kendisi büyük oranda steril olsa da, idrar vücudu terk ederken hızlı bir şekilde kontamine olabilmektedir.

İdrar kaçırma sebebiniz az su içmek olabilir - Sağlık Haberleri

İdrar Tüketiminin Tehlikesi

Ancak bu, sorunsuz bir yöntem değildir: İdrar, kan dolaşımı sırasında böbrekler tarafından süzülen ve vücutta gereğinden fazla bulunan maddelerin (örneğin klorür veya sodyum gibi iyonların ama özellikle de ürenin) vücuttan atılmasını sağlayan bir atıktır. İdrarınızı geri içtiğinizde, böbreklerin vücuttan atmaya çalıştığı maddeleri olduğu gibi vücuda geri almış olursunuz. Bu döngüyü birden fazla kez sürdürdükçe, böbrekleriniz hâlihazırda süzmüş oldukları malzemeyi (ve yeni üretilen atıkları) süzmeye çalışacağı için, ekstradan çalışmak zorunda kalacaktır. Belli bir sınır aşıldığında, böbrekler süzme işlemini daha fazla sürdüremeyecek ve kandaki iyon miktarı tehlikeli düzeyde artacak veya böbrek iflası başlayacaktır. Bu nedenle idrar tüketimi uzun soluklu bir yöntem olarak görülemez.

Özellikle de hasta olanların ve ilaç alanların idrarlarını içmesi tehlikelidir; çünkü bu kişilerin idrarı, sağlıklı bir kişininkinden çok daha farklı nitelikte olacaktır (örneğin ilaçların bazı tehlikeli parçalarını yüksek konsantrasyonda içerebilir) ve bu içeriğin sindirim kanalına verilmesi ciddi sağlık risklerini doğurabilecektir. Benzer şekilde, göçük altında kalma gibi riskli durumlarda bile idrar içmek tehlikeli olabilir; çünkü eğer kol veya bacak gibi bir uzvunuz ezildiyse, kaslarınızdaki fiberlerden kanınıza potasyum ve fosfor gibi elementler sızabilir ve bunların idrarınızda yüksek yoğunlukta bulunması ve bunu tüketmeniz halinde akut sağlık problemleri baş gösterebilir.

Bir Sahtebilim Olarak İdrar Terapisi

İdrar, antik çağlardan beri "şifalı" olarak görülen ve bu nedenle çok farklı coğrafyalarda, çok farklı inançlar çerçevesinde insanlara tüketilmesi önerilmiş bir insan atığıdır. Ancak modern bilim çerçevesinde idrarın iyileştirici bir tarafı olmadığı bilinmektedir. İdrar tüketimine dayalı olan "idrar terapisi" (İng: "urine therapy"), bir sahtebilim türüdür ve bilimsel hiçbir dayanağı bulunmamaktadır; tam tersine, idrar terapisi gören çocukların vücudunda E. coli, Shigella ve Salmonella gibi çok tehlikeli patojenlere rastlanmıştır.

(kaynak:evrimagaci.org)