21 Dünya Sarılma Günü vesilesiyle Uzman Klinik Psikolog Kübra Bozkurt, ‘sarılmanın’ insan üzerindeki psikolojik etkisini değerlendirdi.

21 Ocak günü her yıl Dünya Sarılma Günü olarak kutlanıyor. Bu özel güne ilişkin sarılmanın önemine değinen Medicana Çamlıca Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Kübra Bozkurt, “Ülkemizde bu günün anlamı çok bilinmese de, dünyada insanların birbirine dokunarak sevgilerini gösterdikleri, dokunmanın önemini vurguladıkları bir gün. Peki dokunmak, kişinin, sevdiği birinden gelen fiziksel temasını hissetmek neden önemli? Bu sorunun cevabı sinir sistemimizde yer alıyor. Sevdiğimiz bir bireyden gelen fiziksel temas sonrası vücudumuz oksitosin adı verilen bir hormon salgılıyor. Biyolojik işlevinden ötürü bağlanma, sarılma, aşk hormonu olarak da adlandırılıyor oksitosin çünkü sarılma, dokunma sonrası karşımızdaki bireye olan bağlılığımız, duygularımız bu hormon sayesinde kuvvetleniyor. Bu yüzden sevdiğimiz bir insan bize sarıldığında psikolojik olarak bir rahatlama, gevşeme hissediyoruz. Stres seviyemiz düşüyor, kan basıncımız dengeleniyor. Oksitosin hormonu stres seviyesini düşürerek bağışıklığımızın da kuvvetlenmesini sağlıyor. Yani sevdiğimiz insanlara bol bol sarılarak onları ve kendimizi hastalıklara karşı korumuş oluyoruz aslında.

Oksitosin üzerinde yapılan birçok çalışma, sadece fiziksel temasla bile fiziki acılara karşı toleransımızın yükseldiğini gösteriyor. Virginia ve Wisconsin Üniversitelerinde yapılan bir çalışmada, deneye katılanlara elektrik şoku verilerek stres hormonu ölçülüyor. Katılanların bir kısmının kolu sevdiği insan tarafından tutuluyor. Çalışmanın sonunda fiziksel teması hisseden katılımcıların elektrik şokunun verdiği acıyı daha düşük hissettikleri, stres hormonunun da diğer katılımcılara göre daha düşük ölçüldüğü raporlanıyor” dedi.

Sarılmanın insan üzerindeki psikolojik etkisi nedir?

Uzman Klinik Psikolog Kübra Bozkurt şunları söyledi:

“Psikolojik olarak da değerlendirdiğimizde, cenaze gibi derin üzüntüler hissettiğimiz günlerde, sevdiğimiz insanların yanımızda olması, bizi sarılarak teselli etmeleri acımızı hafifletiyor. Üzüntümüz büyük olsa da fiziksel temasla acılarımızın üstesinden daha kolay gelebiliyoruz. Bu yüzden cenaze veya ayrılık sonrası yaşanan yas sürecinde, sosyal çevremizden aldığımız fiziksel ve psikolojik destek, yas günlerini daha kolay atlatmamızı sağlar.

Sarılmanın başka nasıl etkileri vardır?

Oksitosinin anne adayları üzerinde de bağlanmayı sağlayan etkisi vardır. Bazı anne adayları, doğum sonrası bebeklerini sevememekten, onlara bakamamaktan korkar. Bunun nedeni genelde gebelikte yaşanan hormonal değişimlerdir veya anne adayının bebek sorumluluğu almaya yönelik hissettiği tedirginliği de olabilir. Ama doğum sonrası, anneler bebeklerini kucaklarına aldıkları ilk andan itibaren, vücutlarında oksitosin hormonu salınımı artar, bu da bebeklerine koşulsuz ve kuvvetli bir bağla bağlanmalarını sağlar. Kadınlarda oksitosin hormonunun erkeklere göre daha fazla işlevi var. Özellikle bebekle birebir temasta, emzirme sırasında daha fazla salgılanır. Bu da ’annelik içgüdüsü’ nün biyolojik açıklaması olarak görülebilir.

Pandemi günlerinde sosyal mesafeye dikkat ederek fiziksel ihtiyaçlarımızı nasıl karşılayacağız?

NYTimes gazetesinin bu konuda birkaç önerisi var. Hava yoluyla bulaşan virüsler konusunda uzman doktorların görüşlerine göre, kısa süreli sarılmayla enfekte olma ihtimalimiz düşük. Ancak pandemi sürecinde maske, mesafe ve hijyen vazgeçilmez korunma ve koruma yolumuz olduğu için sarılmak için bir süre daha sabredeceğiz.

Öksüren ya da diğer fiziksel semptomları gösteren hastalara karşı sosyal mesafemizi korumalıyız. Ama diğer sevdiğimiz insanlara, kuralları uygulayarak, sarılıp dokunabiliriz. Yüzümüzü ve maskemizi karşı tarafın kıyafetlerine sürmemeye özen göstermemiz gerekiyor. Sarılırken yüz yüze olacak şekilde değil, yüzlerimiz ters istikamete bakacak şekilde sarılmalıyız. Sarılırken konuşmamalıyız, çünkü biz fark etmesek de konuşurken ağzımızdan ufak damlacıklar çıkıyor. Çocuklarınıza, torunlarınıza sarılmak, öpmek istiyorsanız, başlarının arkasından onları öpebilirsiniz. Maske takmak, kısa süreli sarılmak, sarılırken konuşmamak, hatta mümkünse 10 saniyeliğine nefesinizi tutmak, konuşmaya başlamadan önce araya mesafe koymak, sarılma sonrası elleri yıkamak, sarılmanın verdiği psikolojik gevşemeyi azaltıyor gibi gözükebilir. Rahatlıkla, sevgimizi göstermek için yaptığımız bu eylemi, kurallara uyarak yapmak çok katı, soğuk bir duygu gösterimi gibi gelebilir. Yine de fiziksel temasın stimüle ettiği hormon akışıyla aynı psikolojik rahatlığı hissedebiliriz. Oksitosin salınımı ruh sağlığımız için çok önemli. Sevdiğimiz insanların yakınlığını daha çok aradığımız şu günlerde kısa süreli de olsa sarılmak bizi rahatlatacaktır.”