Kimileri için keyifli bir alışkanlık olan, kimileri içinse rahatsız edici, hatta zararlı ve tehlikeli bir davranış olarak algılanan parmak çıtlatmak, sık sık tartışılan bir olgu. Bir kısım insan parmak çıtlatmanın eklemlere ve bağlara zarar verdiğini düşünürken, bir kısım insan ise bunun hiçbir zararının olmadığı görüşünde. Peki doğrusu ne?

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ozan Volkan Yurdakul, parmak çıtlatmanın bilimsel olarak kanıtlanmış bir zararının olmadığını söyledi. Yurdakul, bu konuda yapılan tüm çalışmaların, parmak çıtlatanlarla çıtlatmayanların eklemlerinde bir fark olmadığını gösterdiğini kaydetti.

“İNSANLARIN EN AZ YÜZDE 25’İ PARMAK ÇITLATIR”

Parmak çıtlatmanın insanların yüzde 25 ila 54’ünde görülen ve erkeklerde daha sık rastlanan bir durum olduğunu ifade eden Yurdakul, “Parmak çıtlatmayla ilgili iki görüş mevcut. Bunlardan ilki, ‘kavitasyon’ dediğimiz olgu. Bu görüşe göre içinde gaz çözünebilen sıvılarda basınç azaldığında gaz molekülleri kabarcık halinde açığa çıkar. Bunu gazlı içeceklerin kapağının açılmasıyla gaz kabarcıklarının oluşması gibi düşünebiliriz. Eklem sıvısı da bu özelliktedir. Bu sıvıda açığa çıkan gaz kabarcıkları da birleşip patlatıldığında gelen ‘çıt’ sesi, parmak çıtlatmada duyduğumuz sestir. Diğer görüş ise ‘Tribonükleasyon’ olarak adlandırılır. Bu görüşe göre ise içerisinde gaz çözünen sıvılarda katı ortamlar birbiriyle temas ettiği zaman, ayrılmaları için daha fazla kuvvete ihtiyaç duyulur. Bu ayrılma esnasında da yine gaz kabarcıkları ortaya çıkar ve birleşip patlayarak ‘çıt’ sesine neden olur” diye konuştu. Patlayan gaz kabarcıklarının eklem sıvısında tekrar çözünmesinin bir miktar zaman aldığını ifade eden Yurdakul, “Bu yüzden, parmak çıtlatma alışkanlığına sahip olan insanlar, parmaklarını bir kez çıtlattıktan sonra 15-20 dakika kadar bir daha çıtlatamazlar” dedi.

DR. UNGER DENEYİ: FARK YOK

Parmak çıtlatmanın zararlı olup olmadığı hakkındaki en ünlü bilimsel çalışmanın ABD’li aile hekimi Dr. Donald Unger tarafından gerçekleştirildiğini açıklayan Yurdakul, “Dr. Unger, tıpkı diğer parmak çıtlatan insanların yaşadıkları durumu yaşamış bir insan. Parmak çıtlatma alışkanlığına sahip olan Dr. Unger’e annesi, bunun zararlı olduğunu söyleyerek yapmamasını istiyor. Annesinin bu çıkışına sinirlenen Dr. Unger de tam 50 yıl boyunca sol elinin parmaklarını çıtlatıyor, sağ elinin parmaklarını ise çıtlatmıyor. 50 yılın sonunda yaptığı tetkiklerde iki elinin arasında bir fark görmüyor. Bu çalışma Dr. Unger’e 2009 yılında Nobel Parodi Ödülü’nü getirdi. 1970’lerde Los Angeles’te yaşlı insanlar üzerinde yapılan bir başka çalışma, yine parmak çıtlatmakla çıtlatmamak arasında bir fark olmadığını ortaya koydu. 2011 yılında yapılan bir başka çalışmada da parmak çıtlatma sıklığıyla ilgili. Burada da herhangi bir zarar ya da hasar oluşumu gözlenmedi. Dolayısıyla parmak çıtlatmanın bilimsel olarak kanıtlanmış bir zararının olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.

“SES HASAR YAPMAZ, HASAR SES YAPAR”

Doç. Dr. Yurdakul, parmak çıtlatmanın, bilimsel olarak kanıtlanmış bir zararının olmamasına rağmen, neden zararlı zannedildiğiyle ilgili soruya ise “Aslında burada ‘Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan’ durumu söz konusu. Zira parmak çıtlatma mekanizmasında ortaya çıkan ses hasara yol açmıyor. Tam tersine, eklemlerde bir hasar varsa, doğal hareketler esnasında parmak çıtlatıldığında çıkan sese benzer bir ses çıkması söz konusudur. Ancak bu noktadaki mekanizma tamamen farklı olup, hasarlı eklemlerde, eklem içi yapıların birbirine sürtünmesi kaynaklıdır. Bazı eklemlerde doğal hareketler sonucu çıkan bazı sesler hasar işareti olabilir. Ancak parmak çıtlatmada bu sesi biz kendimiz müdahale ederek çıkarırız” şeklinde cevap vererek sözlerini noktaladı.