Yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

Öncelikle belirtmek gerekir ki zerre kadar hukuk bilgisi olanların; yapılan son düzenlemenin ikincil bir mevzuat düzenlemesi olduğu, hiçbir yönetmelik ve genelgenin kanunun hilafına hüküm ihdas edemeyeceğini bilmesi gerekir. Dolayısıyla son yönetmeliğin Şeker Kanunu hükümleri dışında Nişasta sektörü için yeni bir kota tahsisi söz konusu değildir. Tarım ve Orman Bakanlığımız da kota arttırımına dönük bir düzenleme olmadığı yönünde Kamuoyu Duyurusu yapmıştır.

Bakanlığın “Kamuoyu Duyurusu”na rağmen, halen NBŞ kotasının arttırıldığını savunan ve bunun üzerinden sektörümüzün piyasa itibarına, ürünlerine zarar vermeye çalışanların nasıl bir önyargı duygusuyla, bilimden uzak, gerçekdışı hareket ettiğini, nişasta ve ürünlerine dair savundukları fikirlerin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

Bizler ülkemizin potansiyeline, gücüne inanarak tarımsal sanayiye yatırım yapmış müteşebbisleriz. Bütün iş ve işlemlerimiz yasal düzenlemeler, ilgili kurum ve kuruluşların gözetim ve denetimi altında gerçekleşmektedir.Ülkemize olan inancımız, devletimize olan güvenimiz, milletimize olan sorumluluğumuz gereği ekonomik, politik ve hukuki düzenlemeler çerçevesinde tarımsal sanayiyi büyütmek, daha fazla istihdam ve katma değer sağlamak, ihracata daha fazla katkı vermekten başka bir çabamız yoktur.

Nişasta Sanayicileri olarak; ülkemiz çiftçisinin ürettiği mısır ürününe değer katarak gıda ve içecek sektörünün ihtiyacını karşıladığımız gibi ihracat ile ekonomimize katkı sunmaktayız. Bizler,  yaklaşık 70 bin mısır üreticisine doğrudan dokunmakta, bir yandan çiftçimize bilgi, eğitim ve sermaye transferi ile üretimde sürdürülebilirliğe destek verirken, diğer yandan 12.000 kişilik çalışan ailesi ile ihracatta yıllık 300 Milyon Doların üzerinde döviz getirisi ile cari açığın kapanmasına da destek vermekteyiz. Ülkemiz mısır üretiminin sürdürülebilirliğinde Nişasta Sanayi olmazsa olmazdır. Zira tek hammaddesi bu ülke topraklarında üretilen mısırdır.

Bilimsel veriye dayanmadan, hiçbir kaynak gösterilmeden kasıtlı, bilinçsiz, gerçekdışı suçlama ve ithamlardan sektör olarak yoruluyoruz. Gıda ve içecek sanayi dahil geniş bir tarım ve gıda sektör paydaşı olarak ülkemiz için kullanmak istediğimiz enerjiyi, sektörümüzün itibarını zedelemeye dönük bilimdışı açıklamaları düzeltmekle harcıyoruz. Bugüne kadar basın ve medya organlarında hakkımızda çıkan hukuksuz, bilimden uzak, gerçekdışı yaklaşık 100 adet haberin bilimsel kaynaklara dayanarak düzeltilmesini sağladık.

Bizler net olarak diyoruz ki; bilim ne diyorsa ürünlerimize ilişkin gerçek odur, kanun ve uygulamalar ne diyorsa üretim ve satış miktarlarımız odur, devletimizin kontrol ve denetimleri ve mevzuat dışında bir iş ve işlemimizin olması mümkün değildir.

Sektörle ilgili hiçbir araştırma yapmadan, en küçük bir kaynağı incelemeden yapılan iddialar o kadar komik bir hal almaktadır ki , kimlere ve neye hizmet edildiğini anlamakta zorlanıyoruz. Halen bazı köşe yazarları, güya bilim adına konuşanlar; AB ve ABD gibi gelişmiş ülkelerde şeker kotalarının çok daha katı olduğunu, oysa ülkemizde her türlü serbestliğin verildiğini savunmaktadır. Çok net olarak ifade edelim ki; haberlerde bahsi geçen ülkelerin hepsinde nişasta ürünleri bir sınırlamaya tabii olmadan serbestçe üretilip satılmakta ve şekerler, kaynağı ister pancar, ister mısır olsun birbirinden ayırt edilmemektedir.

Sektör olarak temel talebimiz;  Şeker Kanunu, Şeker Tebliği dahil ulusal mevzuatlarımızın AB ile uyumlu hale getirilmesidir.