Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Volkan Tümay, son zamanlarda hastaların mamografide alınan radyasyon ile ilgili bazı endişelerini dile getirdiklerini ancak mamografinin yaydığı radyasyonun doğanın kendisinden aldığımız radyasyon ile karşılaştırılacak düzeyde az olduğunu söyledi.

Meme kanserinin erken evrede teşhisinin önemli olduğunu hatırlatan Dr.Tümay, kişinin her ay kendi kendine yapacağı kontrol ile yılda bir uzman kontrolünde mamografi ve ultrason incelemesinin günümüzde halen en geçerli protokol olduğunu belirterek mamografiden korkulmaması ve vazgeçilmemesi gerektiğini vurguladı. Meme kanserinin çok sık görüldüğünü, her 8 kadından birinin hayatının bir döneminde meme kanseriyle tanışacağını belirten Dr. Tümay, “Hastanın memesini tanıması, yeni gelişen bir oluşumu veya yolunda gitmeyen sorunu fark etmesi çok önemlidir. Kanserin oluşumunu maalesef engelleyemiyoruz, ancak özellikle erken evre meme kanserinde tam şifa sağlama oranımızın yüksek olduğunun bilinmesini istiyoruz. O nedenle kişiler, kendi kendine muayenelerini ve kontrollerini asla aksatmamalılar” dedi. Pandemi sürecinde pek çok kadının Covid-19 bulaşma riski nedeniyle yıllık kontrollerini ertelediğini belirten Dr. Tümay, bu durumun meme kanserinde erken teşhis oranını da düşüreceğine dikkat çekerek şunları söyledi; “Meme kanserinin çok sık görülmesi önemli bir toplumsal problemdir. Ancak aynı zamanda tarama testinin olması da büyük bir avantajdır. Yeni teknolojilerle çok küçük bir oluşum bile yakalanabiliyor ve tedavisi başarıyla yapılabiliyor. Kadınların tarama testlerini ertelememesi çok önemli” dedi. Günümüzde meme kanserinde uygulanan yöntemlerin kişiye özel tedavilere yönelik eğilim gösterdiğini vurgulayan Tümay, “Artık kişiye özel tedaviler ile hastalıklar çok daha noktasal ve hedeflere yönelik tedaviler ile iyileşebiliyor. Herkese uygulanan aynı şablon tedavi yöntemleri devri bitmiştir” dedi.

Meme kanserinde toplumda yaygın olarak görülen yanlış inanışların, kulaktan dolma bilgilerin hiçbir geçerliliği olmadığını değinen Dr. Tümay, “Sıklıkla hastalardan mamografi çekimi sırasında kullanılan radyasyonun çok zararlı olduğuna dair söylemler duyuyoruz. Bu söylemler yüzünden bazı kadınlar, yıllık yapılması gereken kontrollerden uzak duruyorlar. Oysa bunun bilimsel bir alt yapısı yoktur. Mamografinin radyasyon yaydığı doğrudur. Ancak bu değer sadece doğanın kendisinden aldığımız çok az miktarda radyasyona eşdeğerdir. Bir çekim sırasında kişinin alacağı radyasyonun, bir kişinin 5 haftada sadece doğadan aldığı radyasyona eş değer diyebiliriz. Bununla beraber çok yoğun memelerde mamografi yerine MRI ile ultrason tekniğinin beraber kullanımı tercih edilebilir. Bu hususlar göz önünde bulundurmak şartıyla hastanın mamografi takipleri araları değiştirilebilir ” şeklinde konuştu.