Katarakt nedir?
Lens gözün renkli iris tabakası ve göz bebeğinin arkasında bulunan ve aynen bir fotoğraf makinesinde olduğu gibi görüntünün odaklanmasını sağlayan bir yapıdır. Tamamen kristal şeffaflığında olması, görüntünün eksiksiz bir biçimde sarı nokta yani görme merkezine yansıtılmasını sağlar. Bu şeffaf yapının yaşlanmayla birlikte şeffaflığını yitirmesi olayına ise katarakt denir.

Katarakt neden olur?
Lens çoğunlukla su ve proteinden oluşur. Şeffaflığını içeriğindeki proteinlerin özel yapılarından alır ve bu şekilde ışığın eksiksiz geçmesini sağlar. Yaşla birlikte su ve protein yapısı değişen lensin belli alanlarında şeffaflık azalmaya başlar. Yaşlanan ve şeffaflığı azalan lensin zaman içerisinde ışık geçirgenliği azalır ve katarakt durumu ortaya çıkar.

Hangi durumlarda ortaya çıkar ve risk faktörleri nelerdir?
Katarakt çoğunlukla yaşlanmayla ilişkilendirilse de diyabet, yüksek miyopi, çeşitli nedenler kortizon göz damlası veya sistemik kortizon kullanımı, uzun süre morötesi (güneş ışını) ışınlara maruz kalma, ailesinde erken yaşta katarakt öyküsü bulunma veya göz travmaları gibi durumlarda daha erken yaşlarda da ortaya çıkabilir. Bunların yanı sıra sigara kullanımı, aşırı alkol tüketimi, yüksek tansiyon, obezite ve kolesterol düşürücü amaçlı kullanılan statin ilaçların da katarakt oluşumunu hızlandırabileceği bazı çalışmalarla gösterilmiştir.

Yanlış ilaç kullanımının etkili olduğuna dair bir söylem var. Ne kadar doğru?
İlaç kullanımıyla ilişkili katarakt oluşumu özellikle kortizon grubu ilaçlarda sık görülmektedir. Çeşitli sebeplerle kortizon içerikli göz damlalarının uzun süre uygunsuz kullanımı kataraktın yanı sıra göz tansiyonu hastalığını da tetikleyebilir. Vücut geliştirme amaçlı kullanılan ve anabolik steroid yapılı ilaçlar da benzer etkiyi gösterebilir.

Belirtileri nelerdir?
Kataraktın en sık belirtileri görmede bulanıklık, renklerde solma, ışıklarda yansıma, gece görüşünün azalması, tek gözde çift görme ve göz numaralarında sık ve anormal değişimdir.

Erken tanı konulabilir mi? Tedavisi nedir?
Kataraktın erken tanısı mümkün olup tek tedavisi cerrahidir. Kataraktta erken tanı diğer hastalıklarda olduğu gibi çok önemli olmamakla birlikte geç teşhis koyulan ve aşırı sertleşen merceklerin ameliyatları daha zor ve daha sıklıkla komplikasyon ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle hastanın görme düzeyi, yaşam stili, beklentileri ve sosyal çevresi dikkate alınarak ameliyat zamanı hekim ve hasta ile birlikte planlanmalı ve özet olarak ne acele edilmeli ne de geç davranılmalıdır.

Kataraktı engellemek ya da yavaşlatmak mümkün mü?
Kataraktı engellemek mümkün olmadığı gibi süreci yavaşlatmak adına belli bir takım önlemler alınabilir. Katarakt oluşumuna eğilimin olduğu diyabet hastalarında kan şeker düzeylerinin ayarlanması katarakt sürecini yavaşlatacaktır. Yaz aylarında morötesi ışınlardan korunmak için güneş gözlükleri ve şapka tercih edilebilir. Ayrıca antioksidan içeriği zengin olan erik, kırmızı üzüm, yaban mersin, böğürtlen, çilek, kiraz, ıspanak, patlıcan, soğan, brokoli, brüksel lahanası, pancar gibi besinlerden zengin bir diyet oksidasyon sonucu ortaya çıkan katarakt oluşumunu yavaşlatacaktır. Bazı çalışmalarda daha az et tüketilmesinin ve bununla birlikte antioksidanlardan zengin vegan/vejetaryen bir diyetin katarakt oluşumunu yavaşlatabileceği bildirilmişse de bu görüşü destekleyecek kuvvetli bir kanıt ve görüş birliği bulunmamaktadır.

Katarakt ameliyatı süreci nasıl işler?
Katarakt ameliyatı günübirlik bir süreçtir ve çoğunlukla topikal anestezi yani damla anestezisi ile gerçekleştirilir. Bazı özel durumlarda göz çevresinin enjeksiyon ile uyuşturulması veya genel anestezi de gerekebilir. Günümüz teknolojisiyle tamamen dikişsiz yapılan bu ameliyatta ultrason enerjisi kullanılarak kataraktlaşmış mercek göz içerisinden alınır ve yerine şeffaf mercek yerleştirilir. Hastanın ameliyathaneye transferi, ameliyat öncesi hazırlık, ameliyatın gerçekleştirilmesi ve hastanın yatağına geri alınması toplamda 1 saatten kısa sürer. Ameliyat sonrası göz üzerine kapama bandajı yapıştırılır ve hastaya istirahat etmesi söylenir. Kısa bir süre sonra ilk kontrol yapıldıktan sonra hasta damlaları reçete edilerek evine taburcu edilir. Ameliyatın ertesi günü tekrar kontrole gelinir ve hekimin önerisi doğrultusunda ilk 1 ay belli aralıklarla hekim tekrar ziyaret edilir. Ameliyat sonrası kontroller ve reçete edilen damlaların düzgün kullanımı çok önemlidir; dolayısıyla ameliyattan maksimum fayda elde edilmesi için hastanın kontrollere ve reçete edilen ilaçların düzgün kullanımına önem vermesi gerekir. Ameliyat sonrası ilk birkaç gün kaşıntı, yanma, batma ve sulanma gibi şikâyetler normal karşılanmalıdır. Ameliyat sonrası ilk birkaç günlük süreçte ağırlık kaldırılmamalı, fazla eğilmemeli, göz ovuşturulmamalı ve gözle musluk suyunun direkt teması engellenmelidir. Gözlük ihtiyacı olması durumunda 1. ay gözlük reçete edilir.