Hava soğuduğunda vücuttaki atar damarlarda vazokonstriksiyon (damarlarda büzüşme) gelişir ve vücudu sıcak tutabilmek için kan akımı hızlanır. Bu nedenle tansiyon genelde soğuk aylarda sıcak aylara göre daha yüksek olur. Ayrıca kışın kolesterol seviyesinde yükselme kaydedilir. Bu unsurlar kalp krizi geçirme riskini artırabilecek niteliktedir. Vücudun ısısının düşmesi vücut sıcaklığının 35° nin altına düşmesi anlamına gelir. Bu durumda vücut kendisi yeteri kadar enerji üretip çekirdek ısısını tutamadığından oluşur ve kalp krizi geçirme açısından tehlike arz eder. Özellikle çocuklar ve yaşlılar (65 yaş üstü) bu açıdan risk altındadır çünkü bahsedilen kişilerin kendilerini paylaşma veya hareket kabiliyetleri azalmış olabilir. Yaşlı insanların cilt altı yağ dokusu veya soğukluğu hissetme duygusu azalma gösterebilir ve dolayısıyla ‘soğuk tehlikesini’ hissetmeyebilirler. Kışın havanın soğuk olması haricinde rüzgâr ve yağmurda vücut ısısının düşmesine neden olabilir. Özellikle rüzgâr önemli bir rol oynamakta çünkü vücudumuzu saran ısınmış havayı çabucak yok edebilir. Bu bağlamda kışın yaşlı insanlarda koroner arter hastalığı mevcutsa ‘angina pectoris’ dediğimiz göğüste baskı hissi veya kalp krizi gerçekleşebilir.