Depremin kişinin kendisinin ve sevdiklerinin yaşamını tehdit eden, korku, dehşet, çaresizlik oluşturan travmatik bir olay olduğunu söyleyen VM Medical Park Samsun Hastanesi Psikiyatri Kliniği'nden Uzm. Dr. Güngör Meydan, deprem, sel, savaş, salgın gibi hayatı tehdit eden doğal yaşam olayları ve insan kaynaklı toplumsal felaketlerin ruh sağlığında açtığı derin izlerin travma sonrası stres başta olmak üzere bir takım psikiyatrik bozuklukları ortaya çıkardığını vurguladı.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Güngör Meydan



İlk 1 aylık dönemde korku ve tedirginlik yaşanması normal
Depremin ruh sağlığına olan etkileri hakkında bilgiler aktaran Uzm. Dr. Güngör Meydan, “Deprem ve diğer afetlerden sonraki ilk 1 aylık dönemde korku, tedirginlik, ilkilme, olayı tekrar tekrar yaşama, sürekli olayı hatırlama, bazı durumları veya tümünü hatırlayamama, mutsuzluk, çaresizlik, yaşamın anlamsızlaşması, uyku ve iştah bozuklukları gibi bulgulara bağlı olarak akut stres bozukluğu ortaya çıkar. Bunlar bir süreliğine herkeste görülebilecek olağan tepkilerdir. Ancak bu bulguların 1 ay içinde azalarak ortadan kalkması gerekirken bazı kişilerde aylarca, yıllarca sürebilir. Bununla birlikte depresyon, kaygı bozuklukları da afetlerden sonra sık görülür. Daha önce ruhsal hastalık geçirmiş kişilerde travma sonrasında hastalıkların tekrarlama riski fazladır. Depremi yaşayanların yüzde 20'sinde travma sonrası stres bozuklukları geliştiği çalışmalarda gösterilmiştir" diye konuştu.

Kişilerin ruhsal yaraları en erken dönemde sarılmalı
Kişilerin en erken dönemde ruhsal destek almaları gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Güngör Meydan, "Şiddetli travmalarda sevdiklerini kaybetmiş veya göçük altında kalmış yaralanmış kişiler, daha önce ruhsal bozukluk geçirmiş olanlar, ruhsal hastalığa ailesel yatkınlığı olanlar, kadınlar, çocuklar ve sosyal desteği olmayanlar daha fazla ruhsal bozukluk geliştireceklerdir. Bu nedenle kurtarma çalışmaları esnasında fiziksel hayati yaralara müdahale edilirken, en erken dönemde kişilerin ruhsal yaraları konusunda da bilinçli olmak ve yardım vermek çok önemlidir. Afetlerden sonra devletin ve sivil toplum örgütlerinin destekleri travma sonrası yıkılan güven duygusunun yeniden tesisi için çok çok önemlidir. Travmaya uğramış kişilerin, özellikle de çocukların güvende hissedebileceği yakınlarıyla bağlarını sağlamak, onlarla bir araya getirmek ilk ruhsal yardımlardan olmalıdır. Kurtarma görüntüleri bir yandan umut olurken, ayrıntılı görsellerin paylaşılması, yaşam öykülerinin dillendirilmesi travma yaşamış kişilerin ilerleyen dönemde ruh sağlığını olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle ruhsal yaraların da ilk andan itibaren sarılmaya başlanması ve ciddi ruhsal bozukluklar gelişince profesyonel yardım imkânlarının sağlanması çok önemlidir" ifadelerini kullandı.