5 Aralıkta Çin in Vuhan şeklinde atipik zatürre olarak görülen hastalığa ve etkeninin Corona ailesinden mutasyon (değişim ) gösteren bir virüsün sebep olduğu anlaşıldı. Virüs çok hızlı yayılıyor, üst solunum yolu, ağız burun yoluyla bulaşıyor hızla akciğerlere inerek özellikle yaşlı ve direnci düşük olan insanlarda ölüme neden oluyordu. 11 Martta Dünyanın pek çok ülkesinden görülmesi üzerine DSÖ tarafında Pandemi (Dünya çapında salgın) olarak belki de biraz geç olarak  ilan etti. Bu günden sonra Ülkeler tedbir almaya başladı. Seyahat kısıtlaması, triyaj ve karantina sınırlarının genişletilmesi, kontrol noktalarında ateş ölçülmesi, sokağa çıkma yasağı gibi tedbirlerle hastalığın yayılımını azaltarak sağlık sistemine binen yükü zamana yaymayı ve sistemin çökmesine engel olmayı amaçlamaktadırlar. Ancak Çinden sonra hastalığın merkezi haline gelen Avrupa;  İtalya İspanya Fransa gibi Ülkelerden sonra Ülkemize ve tüm dünya ülkelerine hastalık yayılmıştır.

2015’DE DÜNYADA SALGIN OLACAĞI ÖNGÖRÜLÜYORDU

Virüsün daha önce Kasım 2002 Temmuz 2003’ te Honkong’da başlayıp dünyaya yayılan SARS (Severe AcutRespiratorySyndrome) 2012 yılında Ortadoğu’da ortaya çıkıp yayılan MERS (MiddleEast RespiratorySyndrome) hastalıklarına yol açan Corona virüs ailesinden olan ve mutasyon (değişim) gösteren bir virüs olduğu anlaşıldı. Bu salgınlardan sonra çıkan 2014-2015 yılında yayımlanan makalelerde yarasaları konak olarak seçen bu virüslerin mutasyon göstererek dünyada pandemi yapabilecek potansiyeli öngörülmüştü. Bilim adamları çeşitli ortamlarda dile getirdiler. Bu çalışmaları takip eden Microsoft un patronu da bu görüşleri değişik ortamlarda dile getirdi. Bu günlerde bu zatın konuşmaları ön plana çıkarılarak ona değişik güçler atfedilerek kahin olduğu dile getirilmeye başlandı. O dönemde saydığımız SARS ve MERS salgınlarından sonra yapılan çalışmalara bakıldığında bu durumun sürpriz olmadığı, salgını öngörmenin bir kehanet olmadığı bilimsel bir gerçek olduğu anlaşılır.

KUŞLAR, DEVELER VE YARASALARDAN GEÇİYOR

Bu virüsler, kuşlar, develer, yarasalar gibi hayvanlarda hastalık yapmadan yaşamlarını sürdürmektedirler. İnsanlara bulaştığı bu hayvanlarla temastan ve onlara ait ürünlerin tüketimden sonra yine canlı virüsün ağız burun yoluyla alınmasından sonra ortaya çıkmaktadır. İnsanda konak olarak giren ve insan hücrelerinin içine girip çoğalmaya başladıktan sonra, insandan insana bulaşıp hastalık oluşturarak yayılmaktadır. Vuhan’da çıkan virüste böyledir. Bu virüsün da yarasalardan veya yabani hayvanlardan bulaştığı yönünde şüpheler vardır. Yarasalarda olduğu daha önce gösterilmiştir. Ancak hangi yabani hayvanlardan bulaştığı ile ilgili henüz sağlıklı bilgiler yoktur. SARS ve MERS virüslerinin mortalite ( öldürme) oranlarının oldukça yüksek olduğunu biliyoruz. Ortalama yüzde 11 civarında ölüm bildirilirken bu oran yaşlılarda yüzde 50’lere ulaşmaktadır.

SALGINI ÖNLEMENİN YOLU

Vuhan’da çıkan Covid 19 adı verilen virüsün ölüm oranı düşük olmasına rağmen yayılım hızının çok süratli olması, asemptomatik yani belirti bulgu vermeden hastalığı geçiren çoğunlukla genç yaştaki  hafif ve orta vakaların hastalığı yaydığı gösterilmiştir.  Bu nedenle hastalık diğer virüslere göre çok daha hızlı yayılmaktadır. Ülkemizdeki ilk verilere göre, hastalığı böyle hafif geçiren gençler hastalığı farkında olmadan yaydıkları ve 1 kişinin en az 16 kişiye bulaş sağladığı yönündedir. Bu 16 kişi diğer 16 kişiye yayarak hastalığın günler içinde geometrik dizi şeklinde binlerce kişiye kolaylıkla yayılmasına yol açmaktadır.

Bunu önlemenin tek yolu bu kişilerinin serbest dolaşımının engellenmesi ve evde kalmasının sağlanmasıdır. Virüs insan vücuduna girince ya kişinin savunma mekanizması tarafından yok edilerek vücuttan temizleniyor, ya da kişinin savunma mekanizmasını çökerterek akciğerlerini işlevsiz hale getiriyor ve solunum ve çoklu organ yetmezliği ile ölüme neden oluyor. Sağlık Bakanlığı ve Bilim kurulumuz hastalığı asemptomatik geçiren gençlerin yaydığının ortaya çıkmasından sonra gençlere yönelik sokağa çıkma yasağı getirerek bu yönde karar almış ve gereğini yapmıştır. Bu hastalığın 65 yaş üstü ve eşlik eden bir hastalığı olan; astım ,KOAH, Hipertansiyon, sigara içme gibi, hastalarda %30 lara varan ölümlere yol açtığı bizim ülkemiz  verilerinde  de ortaya çıkmıştır. Hastalığın ilk belirtilerinin virus alımından sonra ortalama 3-5 gün içinde ortaya çıktığı bilinmektedir. Çok az hasta gurubunda bu süre en geç 14 güne kadar uzamaktadır onun için karantina süresi 14 gün olarak belirlenmektedir.

VİRÜS VÜCUDUMUZA NASIL YERLEŞİYOR?

Virüs burun boğaz ve göz yoluyla vücuda girmektedir. Göz yoluyla bulaş göz yaşı kanalının buruna boşalması sonucu ortaya çıkar. Gözden giren virüs yine buruna ulaşarak hastalık yapar. Virüsün bulaştıktan sonra hastalık yapabilmesi için burunda ve boğazda tutunması ve oradaki hücrelere girip çoğalması gerekmektedir. Bu tutunma işlemi vücuda ağız ve burun yoluyla giren virüsün miktarı ve canlılığı hastalık yapma kabiliyetine bağlıdır. Buruna boğaza tutunmadan mideye ulaşırsa hastalık yapamaz. Yine virüs yükü el burun boğaz temizliği yapılarak azaltılarak hastalık yapması engellenebilir.  Burundan giren virüs bazen koku sinirlerine yapışarak ilk olarak  koku ve tat alma bozukluğu yapmaktadır. Bu hastalarda başka hiçbir bulgu oluşturmadan bunu yapabilmektedir. Bu oran yüzde 20-30 civarındadır. Bazı hastalarda da sadece mide barsak rahatsızlığı şeklinde belirti vermektedir. Hastalarda öksürük ateş olmadan karın ağrısı ishal görülmektedir.

 Genizde ve boğazda tutunan virüs o bölgede ağrı yanma yapmaktadır. Boğaza yerleştiğinde yine boğazda yanma ile birlikte kuru öksürük yapmaktadır. Burunda ve boğazdaki lenf hücreleri içinde çoğalan virüs kana karışınca (viremi) vücuttaateş  kırgınlık yaygın kas ağrısı ve halsizlik başlar. Bu dönemde burun ve boğaz sürüntülerinden alınan örneklerde virüs tespit edilir. Hastalık ilerledikçe vücut savunma mekanizması virüse karşı antikor oluşturarak  virüsleri imha eder ve vücuttan virüs bakiyeleri atılır. Bu dönemde hastalık bulaşıcılığı devam eder. Eğer vücut direnci yeterli gelmezse 8-10 gün içinde hastalık akciğerlere inerek pnomoni( zatürre) belirtileri verir, ateş ve öksürüğe yol açar,nefes darlığı kan oksijen basıncında düşme meydana gelir. Hasta solunum desteğine ihtiyaç duyar oksijen basıncı yüzde 90’ların altına düşmeye başlayınca yoğun bakım desteği ve solunum cihazı gereksinimi ortaya çıkar. Yoğun bakıma alınan ileri yaş ve eşlik eden hastalığı olan hastaların maalesef  yüzde50 sine yakınını kaybediyoruz. Sonuçta bu bulgularla Hastaneye başvuran hastaların  yüzde 80’i herhangi bir sıkıntı ve sekel kalmadan iyileşmektedirler.

VİRÜSÜ TAMAMEN ÖLDÜREN İLAÇ BULUNAMADI

Tedavide şu an için virüsü tamamen öldüren bir ilaç bulunamamıştır. Ancak deneme yanılma yoluyla Sıtma ilaçlarının ve bazı antibiyotiklerin hastalığa iyi geldiği söylenmektedir. Şu anda tedavide bu ilaçlar denenmektedir. Ayrıca hastalığı atlatan  kişilerin kanında oluşan antikorlardan faydalanmak için plazma tedavilerinden çok fayda gördüğü anlaşılmış ve ağır hastalar için bir umut olmuştur. Aşıyla ilgili çalışmalar tüm dünyada büyük hızla yapılmaktadır. Ancak benim kanaatim bu salgına yetişmeyecektir. Toplum bireylerinin pek çoğu bu hastalığı geçireceği için sürü bağışıklığı oluşabilir.

Sonuç olarak bu salgın evde kalarak önlenir. Dışarı çıkmak zorunda olanlar maske taksın herkes Korona taşıyor gibi davransın el burun boğaz hijyenine dikkat etsin, fiziksel sosyal mesafeyi korusun. Belediyeler sefer sayılarını arttırsın toplu taşımlarda mümkün olduğunca az yolcu taşıyarak mesafe korunsun. Kasiyerler toplu taşım şoförleri ve hizmet sektöründe çalışanlar maske yanında eldiven ve yüz siperi taksın. Sık sık çalıştıkları alanı havalandırıp yüzeyleri antiseptik solüsyonlarla temizlesinler. Büyüklerimize temastan kaçınalım onları mümkünse izole edelim. Salgın 1-2 ay içinde duracak büyük bir hasar oluşturmadan kaybolacaktır.