Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Betül Sevinir, alınacak basit tedbirler sayesinde kanser vak’alarının en az üçte birini önlemenin mümkün olduğunu söyledi.

BUÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Betül Sevinir 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla açıklamalar yaptı. Kansere sebep olan risk faktörlerinin bilinmesinin uygun tedbirler almak için fırsat olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Betül Sevinir, “Kanser sıklığının artmasını önlemek mümkündür. Ülkemizde erişkinlerde meme kanseri, kalın bağırsak kanseri, rahim ağzı kanseri için toplum taraması ücretsiz olarak yapılmaktadır. Çocukluk çağı kanserlerinde rutin tarama testleri yoktur. Çocukluk çağı kanserlerinin belirti ve bulguları erişkinlerden farklıdır. Ancak düzenli sağlık kontrollerinin yapılması ve çocuğun günlük yaşamında birşeylerin yolunda gitmediğini farketmek önemlidir. Süt çocuklarında gözde kayma ve kedi gözü (lökokori) görünümü retinoblastoma için uyarıcıdır. Anne ve babalar, öğretmenler, hekimler çocukların yakınmaları konusunda duyarlı ve dikkatli olmalıdır” şeklinde konuştu.

Kişisel olarak alınacak önlemler ve sağlıklı yaşam standartlarına bağlı kalmak şartı ile kanser vakalarının en az üçte birini önlemenin mümkün olduğunun altını çizen Prof. Dr. Betül Sevinir, “Sağlıklı beslenme, şişmanlıktan korunmak ve normal kiloyu sürdürmek, fiziksel aktivite ve spor, aşı ile korunabilen hastalıklara karşı aşılanma, sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak herkesin katılabileceği önlemlerdir. Güneşin zararlı ultraviyole ışınlarından korunmak üzere açık havadaki aktivitelerin sabahtan ve öğleden sonra 16’dan sonra yapılması, şehirlerde gölgeli park ve alanlar oluşturulması önerilir.Sigara ve tütün ürünlerinin kullanımı kanserin önlenebilen en büyük nedenidir. Sigara dumanında elliden fazla kanser yapıcı kimyasal bulunmaktadır. Sigaranın akciğer, bronş, gırtlak, mesane kanserleri ve bazı lösemi tipleri dahil pek çok kansere neden olduğu bilinmektedir. Hiç sigara içmemiş kişiler sigara dumanına maruz kalarak “ikinci el” içici durumuna düşmektedir. Pasif içici olarak tanımlanan bu kişilerde de kanser riski artmaktadır” dedi.

Sigara içilen ortamı havalandırmak riski ortadan kaldırmıyor

Sigara içilen ortamların havalandırılmasının riski ortadan kaldırmayacağına işaret eden Sevinir, kapalı ortamlarda duvarlar, perdeler, kumaş ve mobilya yüzeylerinde, tozlu ortamda biriken kimyasallar gizli tehlike oluşturduğunu aktardı. Haftalarca, hatta aylarca ortamda kalabilen bu kimyasalların hava sıcaklığı, nem gibi etkilerle reaksiyona girdiklerini açıklayan Prof. Dr. Betül Sevinir; “Böylece başka zararlı kimyasallar ortaya çıkar. Bu etki “üçüncü el” sigara dumanı olarak adlandırılır. Özellikle küçük çocuklar kapalı ortamdaki sigara toksinlerine karşı korumasız kalmaktadır. Ayrıca çocuklar anne ve babalarını örnek aldıklarından sigara içme ihtimali artabilir. Sigarasız ortamları artırmak gerekir. Kimse sigarayı bırakmak için geç kalmış sayılmaz” şeklinde konuştu.

COVID-19 pandemi sürecinde ciddi belirtileri olan birçok kişinin sağlık kuruluşlarına başvurmaktan çekindiğini ve bu nedenle tanı gecikmeleri yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Sevinir, erken tanı almanın ve en etkili tıbbi tedavilere başlamanın pandemi şartlarında da öncelikli olması gerektiğinin altını çizdi.

Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Betül Sevinir konuşmasını şöyle tamamladı: “Kanser erken tanı konabilen, tedavi edilebilen hatta önlenebilen hastalıklardandır. Daha sağlıklı yaşamak için herkesin yapabilecekleri vardır.Çevre kirliliği, plastik atıklar, bilinçsiz tarım ilacı ve insektisit kullanımı, denizlerin ve su kaynaklarının kirletilmesi, küresel ısınma birbiri ile bağlantılı yaşamsal sorunlardır. Sadece kurumların değil, tek tek herkesin sorumluluğu olduğu açıktır.”