Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Türkiye’nin dört bir yanından gelen çiftçilerle buluştu. Yapılandırma Kanunu’nun borcun aslıyla ve faiziyle ilgili hiçbir indirime gitmediğini belirten Erbakan, "Çiftçilerimizin bu borcun altından kalkabilmesi mümkün değil. Acilen çiftçilerimizi rahatlatacak bir düzenlemenin yapılması lazım” dedi.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden Ankara’ya gelen çiftçilerle partisinin genel merkezinde buluştu. Çiftçilerin sorunlarını dinleyen Erbakan, daha sonra basın toplantısı gerçekleştirdi. TBMM’de kabul edilen Yapılandırma Kanunu’nun borcun aslıyla ve faizleriyle ilgili hiçbir indirime gitmediğini söyleyen Erbakan, “Bunlar tamamen borcun içerisinde durmaya devam ediyor. Masraf ve vekalet ücretlerinin de peşin olarak ödenmesi şart koşuluyor. Bu nasıl yapılandırma? 1-2 ay öteledim. Buradaki asıl zulüm üzerinde işletilen borcun 4-5 misline çıkmış olan faizler. Bunlarla ilgili herhangi bir indirime gidilmedikten sonra 1, 3, 5 ay öteleyim. Çiftçinin altından kalkması mümkün olmuyor. Son bir yılda bu durumdan mağdur olan çiftçilerimiz tam 23 kez Ankara’ya gelmişler. İbrahim Kaya kardeşimiz 10 gündür Ankara’da. Bu derdine bir çare bulunması için burada bulunuyor. Diyorlar ki ’Elimizdeki sermaye, varımız yoğumuz bu borcun ilk taksiti olan yüzde 30’luk kısmını dahi ödemeye yetmiyor.’ Milli Görüş olarak 50 seneden fazla zamandır en ciddi şekilde vurguladığımız, söylediğimiz faizin nasıl bir bela ve mikrop olduğunu açık bir şekilde bir kez daha görmüş oluyoruz. Çiftçilerimizin bu borcun altından kalkabilmesi mümkün değil. Acilen çiftçilerimizi rahatlatacak bir düzenlemenin yapılması lazım” diye konuştu.

“Bizler Yeniden Refah Partisi olarak milletin efendisi olan köylümüzün, çiftçimizin derdiyle dertleniyoruz”

Yeniden Refah Partisi’nin köylünün ve çiftçinin derdiyle dertlendiğini, üreticiye sahip çıkmayı bir borç bildiklerini vurgulayan Erbakan, şunları söyledi:

“Bizler Yeniden Refah Partisi olarak milletin efendisi olan köylümüzün, çiftçimizin derdiyle dertleniyoruz. Üreticimize sahip çıkmayı milletimiz, ülkemiz adına bir borç biliyoruz. Üreticimizin, çitçimizin, tarımla uğraşan kesimin iflas etmesi, batması, perişan olması, çiftçimizin hapse atılması, çocukların ortada kalması gibi zulümleri asla kabul etmiyoruz. Bir defa çiftçi üretmezse milletimiz aç kalır. Çiftçinin perişan olması demek sadece kendisinin ekonomik sıkıntı çekmesi değil, milletin de aç kalması demektir. Bir savaş anında, bir kriz anında eğer sizin çiftçiniz üretmezse buğdayınız, ununuz, sebzeniz, meyveniz olmazsa, ekmeğiniz olmazsa aç kalırsınız. Aç kaldığınız zaman uçaklarınız, tanklarınız, İHA’larınız, SİHA’larınız, savaş gemileriniz, silahlarınız, topunuz, tüfeğiniz, paranız hiçbir işe yaramaz. Bunların hiçbirini oturup yemek olarak yiyemezsiniz. Ekmeğiniz olmazsa, aç kalırsanız bağımsızlığınızla ilgili bir sorundur bu. Bağımsız olamazsınız, dışarıya muhtaç olursunuz Allah muhafaza buyursun”