Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2022 Yılı Faaliyet Planı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda düzenlenen toplantıyla tanıtıldı. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Bizim inancımıza göre; ırkı, yaşı, dili, cinsiyeti, dini, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun insan saygın ve onurlu bir varlıktır” dedi.

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2022 Yılı Faaliyet Planı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda düzenlenen toplantıyla tanıtıldı. Tanıtım toplantısına Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş katıldı.

Burada yaptığı konuşmasında, kadına yönelik şiddetin, küresel ölçekte her geçen gün kapsamı büyüyen, mücadele biçimlerinin değiştiği bir insanlık sorunu olarak gördüğünü ifade eden Bakan Özer, “Bu insanlık sorunu ile çok kapsamlı bir şekilde mücadele edebilmek için farklı kurum ve kuruluşların bir arada olması, birlikte hareket edebilmesi, kaynağından ortaya çıkışına kadar, sonraki mağduriyetlerin önlenmesine kadar eşgüdüm ve iş birliği yapılması çok kıymetli. Onun için burada tüm bakanlıklarımızın bir araya gelmesi, tüm birimlerin bu mücadele kapsamında görevlerini, faaliyet alanlarını içselleştirmesini ben çok anlamlı buluyorum” diye konuştu.

Kadına şiddeti önleme konusunda eğitimde gelinen nokta hakkında bilgi veren Özer, “Yıllardan beri kız çocuklarının eğitime erişimi ile ilgili sorunları dile getirenlerin bir şeyi takdir etmesi gerekiyor. Bu dönemde sadece tüm çocuklarımızın eğitime erişimi ile ilgili kitlesel dönüşümün, eğitimde evrenselleşmenin yaşandığı bir dönem olmadığı, aynı zamanda kız çocukları ve kadınların eğitime erişimi ile ilgili çözümlerin sunulduğu bir dönem oldu” dedi.

“Okullarımızda, şiddete sıfır toleransın olduğu, akran zorbalığının mümkün olduğunca engellendiği ve önlendiği, her türlü etkinliği yaygınlaştıracağız”

Bakan Özer, şöyle devam etti:

“Türkiye’de eğitim sistemi o kadar büyük bir noktaya geldi ki; 18 milyon öğrencinin, 1 milyon 200 bin öğretmenin olduğu bir sistemden bahsediyoruz. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı Türkiye’nin örneklemi değil, evreni. Eğer biz Milli Eğitim Bakanlığının enstrümanlarını çok aktif olarak kullanırsak, ulaşamayacağımız hiçbir nokta yok. Tüm vatandaşlarımıza, tüm öğrencilerimize tüm gençlerimize bu bağlamda erişebilme imkanımız olacak. Halk Eğitim Merkezlerimizde, şiddet, şiddeti önleme, kadına yönelik şiddet ile mücadele etme, öfke kontrolü ve diğer parametrelerle ilgili de aktif olarak çalışmalar da devam edecek. Bu sene Milli Eğitim Bakanlığı farklı bir yaklaşıma doğru gidiyoruz. Tüm çalışmalarımızı okul ile ilişkilendirmeye başladık. Bizim eğitim sistemimizde 51 bin 108 okulumuz var. Okuldaki iklimi değiştirme. Okuldaki yönetici, öğretmen, öğrenci ve idari personelin çok uyumlu, ilişkilerinin çok sağlıklı bir zeminde ilerlediği bir okul iklimini tesis etme yönünde yeni çalışmalar başlattık. İnşallah bu yeni çalışmaları da bu toplantı kapsamında olması için çalışacağız. Okullarımızda şiddete sıfır toleransın olduğu, akran zorbalığının mümkün olduğunca engellendiği ve önlendiği, her türlü etkinliği okullarımızda yaygınlaştıracağız.”

“Okul öncesi eğitim uzun vadeli ekonomik getirisi en fazla, maliyeti en düşük olan eğitim politikası”

Kadına yönelik şiddet ile ilgili okul öncesi eğitimin iki kritik katkısı olacağını dile getiren Bakan Özer, “Birincisi; okul öncesi eğitim, kadının istihdamı ile ilgili çıkan bir eğitim türü ve kademesi. Özellikle sanayileşmeden sonra kıta Avrupası ve Amerika’da okul öncesi eğitim bir zorunluluk olarak ve boşanmaların artmasından sonra tek ebeveynli ailelerin istihdama katılımını teşvik için kullanılan bir eğitim türü. Bu anlamda bir faydası olacak okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasının. Bu süreçte kadınlarımızın dayanıklılığını güçlendirmesi anlamında. Asıl önemli olan şey şu olacak. 2000’li yıllardan itibaren Amerika’daki eğitim politikaları ile ilgili boylamsal çalışmalarda şu ortaya çıktı. Okul öncesi eğitim, toplumun refahı açısından uzun vadeli ekonomik getirisi en fazla, maliyeti en düşük olan eğitim politikası. Boylamsal çalışmalar bunun nedenini gösteriyor. Okul öncesi eğitimde yer alan ve süresini uzatan çocukların, uzun vadede yaşamlarında şiddete yönelik eğilimleri daha düşük ve suç oranları çok daha düşük oluyor. Onun için bu süreçte de kadına yönelik şiddetle mücadeledeki en kalıcı yöntemlerden bir tanesi de işte bu okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması” diye konuştu.

“Bizim inancımıza göre, ırkı ne olursa olsun insan saygın ve onurlu bir varlıktır”

“Bizim inancımıza göre; ırkı, yaşı, dili, cinsiyeti, dini, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun insan saygın ve onurlu bir varlıktır” diyen Erbaş, “‘Biz insanı en şerefli varlık olarak yarattık’ buyuruyor Rabbimiz. Canı, aklı, inancı, malı ve nesli dokunulmazdır ki biz buna Zarurat-i Hamse diyoruz. En küçük ilmihal kitaplarında bile Zarurat-i Hamse kavramı yer almaktadır. Bu şu anlama geliyor: Korunması gereken beş hak. İnsan ne olursa olsun, cinsiyeti, ırkı, inancı, Gayri Müslim de olsa onun bu haklarını korumakla mükellefiz. Bu mükellefiyeti bizim herkese anlatmamız, öğretmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Kadına yönelik şiddete için Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yürüttüğü faaliyetleri ele alan Erbaş, şunları kaydetti:

“2021 yılında illerimizde ‘Şiddet insan onuruyla bağdaşmaz’ konulu panel, Cuma vaazı, fabrika ve kahvehane sohbetlerini içeren farkındalık eğitimleri gerçekleştirildi. Pandemi sürecinde aile eğitimleri projesi kapsamında 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla 22-30 Kasım 2021 tarihleri arasında 81 ilimizde, müftülüklerimizin sosyal medya hesaplarından, halkımıza yönelik, ‘Şiddet insan onuruyla bağdaşmaz’ konulu konferanslar düzenledik. 19 Kasım 2021 tarihinde ‘Şiddet insan onuruyla asla bağdaşmaz’ konulu hutbe 81 ilimizin 90 bin camisinde okundu.”

“Yüce dinimizin adalet ve merhamet ilkelerini ve sevgili peygamberimizin örnek hayatını toplumun tüm katmanlarına ulaştırmak öncelikli hedefimiz arasındadır”

Kadına yönelik şiddete karşı yıl içinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yürüteceği faaliyetleri anlatan Erbaş, “Kadın konukevlerinde şiddet mağdurlarına yönelik manevi destek ve dini rehberlik hizmetlerinin etkinliği artırılacaktır. Din görevlilerimize yönelik seminerle düzenlenecektir. Başkanlığımızın üçer aylık vaaz ve hutbe planlamalarında Ulusal Eylem Planı yer alan konulara yer verilecektir. Aile ve dini rehberlik büroları merkezleri aracılığıyla farkındalık artırma faaliyetleri sürdürülecektir. Bu kapsamda nişanlı ve evli çiftlere yönelik evliliğe ilk adım seminerleri, ailenin korunması ve aile içi şiddettin önlenmesinde toplumsal farkındalıkların sağlanması projesi kapsamında il ve ilçelerimizde paneller, kahvehane sohbetleri, fabrika ziyaretleri, Cuma vaazları yapılacaktır. Şiddetin her türlüsünün önlenmesi bağlamında şiddetin her türlüsünün önlenmesi hususunda, toplumsal farkındalık ve duyarlılığı artırmak, cami ve cami dışı mekanlarda vatandaşlarımızı bilgilendirmek, kısaca yüce dinimizin adalet ve merhamet ilkelerini ve sevgili peygamberimizin örnek hayatını toplumun tüm katmanlarına ulaştırmak öncelikli hedefimiz arasındadır” diye konuştu.