TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, “Avrupa Birliğinin göçmen hareketliliğine karşı sınırlarında demir perde örmesi ve bunun için hem deniz, hem kara sınırlarında geri itmeyi yerleşik bir politikaya dönüştürmesi, geri kabul anlaşmasında vurgulanan ortak sorumluluk, dayanışma ve eşit ortaklık ilkelerini yok saydığını göstermektedir” dedi.

İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Ege Denizi ’nden Yunanistan’a sığınmacı geçişlerinde, sığınmacılara karşı Yunanistan ve Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi (FRONTEX)’ne bağlı güvenlik güçleri tarafından yapılan hak ihlallerine ilişkin toplandı.

İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, komisyon toplantısını başında komisyona 1 Aralık tarihi itibariyle ulaşan başvuru sayısını açıkladı. Çavuşoğlu, “Komisyonumuza 27’nci Yasama Döneminde 1 Aralık 2021 itibarıyla ulaşan toplam başvuru sayısı 9 bin 30’dur. Bu başvurulardan 8 bin 655 adedi hakkında gerekli işlem yapılmıştır. Bekleyen başvuru sayısı ise 375’tir. Komisyonumuzca işleme alınan başvuruların konularına göre dağılımı şu şekildedir: Cezaevleri sorunları 6 bin 761, yargıya ilişkin sorunlar bin 928, yasal düzenleme talebi 858, yerinde inceleme talebi 288, kolluk uygulamaları 212, memur sorunları 132, yardım talebi 116, işçi sorunları 98, sosyal güvenlik işlemlerinden şikâyet 57, engelli sorunları 41, yurt dışında yaşayan Türklerin sorunları 40, Komisyonun girişimde bulunması talebi 32, üniversite ve YÖK sorunları 31, gayrimenkul sorunları 30, güvenlik soruşturması kaynaklı sorunlar 25, yabancıların sorunları 23, terör kaynaklı sorunlar 22, askerlikle ilgili sorunlar 20, kayıp vakaları 16, memuriyet sınavı sorunları 11, yabancı ülkelerde bölgeler ve uluslararası kuruluşlarla ilgili sorunlar 7, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvuru yardım talebi bir ve diğer sorunlar 375. Bunlara ilişkin gerekli işlemler yapılmış olup Komisyonumuz tarafından hassasiyetle takip edilmektedir” ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, geri kabul anlaşmasının uygulanabilir olmaktan çıktığını belirterek, “Avrupa Birliğinin verdiği vaatlerin hiçbiri gerçekleşmemiştir, dahası Avrupa Birliği sınırlarını kapatarak göç akımının yol açtığı ekonomik, toplumsal ve siyasi maliyetin neredeyse tümünü Türkiye’ye yüklemiştir. Avrupa Birliği, Türkiye’yi kitlesel göç akımının geçiş değil hedef ülkesi hâline getirmek için Avrupa Birliği Sınır Güvenlik Birimi FRONTEX’i de devreye sokmuş, Yunanistan’ı da bu politikanın koçbaşı olarak kullanmaya başlamıştır. Avrupa Birliğinin göçmen hareketliliğine karşı sınırlarında demir perde örmesi ve bunun için hem deniz, hem kara sınırlarında geri itmeyi yerleşik bir politikaya dönüştürmesi, geri kabul anlaşmasında vurgulanan ortak sorumluluk, dayanışma ve eşit ortaklık ilkelerini yok saydığını göstermektedir” dedi.

Sahil Güvenlik Komutanlığı KOM Daire Başkanı Albay Tayfun Sargın yaptığı sunumda, şöyle konuştu:

“Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre, ülkemizde 3,7 milyonu geçici koruma altındaki Suriyelilerin, 1,2 milyonu ikamet izniyle kalanların, diğerlerini uluslararası koruma başvurusuyla statü sahiplerinin oluşturduğu 5,2 milyon yabancı bulunmaktadır. Avrupa ülkelerine ulaşmak amacıyla ülkemizi transit olarak kullanan göçmenlerin önemli bir çoğunluğu, elverişli olduğuna inandıkları coğrafi yapısı nedeniyle Ege Denizi’ni tercih etmektedir. Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü verilerine göre 2015 yılında bir milyonun üzerine çıkan Akdeniz ve Ege’deki kitlesel göç hareketinin yüzde 84’ü Ege Denizi’nde gerçekleşmiştir. Ülkemiz ile Ege Adaları arasındaki mesafenin kısa olması nedeniyle Ege Denizi, düzensiz göçmenler ve göçmen kaçakçıları tarafından yüksek oranda tercih edilmektedir. Ege Denizi’ndeki ada, adacık ve kayalıkların Türkiye’ye yakın olması sebebiyle düzensiz göçle mücadelede birtakım zorluklarla karşılaşılmaktadır. Mesafeler, göçmenleri yakalamak için çok kısa, yine aynı düzensiz göçmenlerin hayatlarını kaybetmesine neden olacak kadar da uzundur. Ege ve Akdeniz’de düzensiz göçle mücadele ve geri itme olayları: 2012-2021 yıllarını kapsayan, Ege adalarına ulaşan düzensiz göçmenler ile Komutanlığımız tarafından yakalanan düzensiz göçmen sayılarını gösteren grafik yansıda arz edildiği gibidir. Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından, 2021 yılında Ege Denizi’ni kullanan her 100 göçmenden 87’si yakalanmış veya kurtarılmıştır. 2015 yılında coğrafyamızda şok etkisi yapan, Ege Denizi’ndeki yaklaşık bir milyon insanın dahil olduğu bu göç hareketi sonrasında ilgili tüm kurumlar tarafından kısa sürede gerekli tedbirler alınmış, Göç İdaresi Başkanlığı koordinesinde Türkiye Düzensiz Göç Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı oluşturularak yürürlüğe konmuştur. Burada, dikkatinizi öncelikle 2015 yılına ait istatistiklere çekmek isterim. 2015 yılında Yunanistan’a geçen göçmen sayısı, Komutanlığımız tarafından kurtarılan göçmen sayısından daha fazla olması nedeniyle ilk bakışta farklı algılansa da 2015 yılında Ege Denizi’ndeki göçle mücadelemiz bizim için farklı bir anlam ifade etmektedir. O yıl icra edilen Ege’de Umut ve Akdeniz’de Güven Harekâtlarında hayatla ölüm arasında bulunan 91 bin 611 hayat bilfiil arama kurtarma faaliyetleriyle denizden kurtarılmıştır. Can kayıplarının da yaşandığı yoğun göç hareketlerine karşı Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından da kısa sürede reaksiyon gösterilerek Ege ve Akdeniz’de 2 büyük harekât başlatılmıştır. Hâlen devam eden “Ege’de Umut Harekâtı” ve “Akdeniz’de Güven Harekâtı” isimli bu 2 büyük operasyonda Sahil Güvenlik Komutanlığı unsurlarının yüzde 70’inden fazlası kullanılmaktadır.”

Sargın Yunanistan’ın insanlık dışı muamelelerine dikkat çekerek, “Yunanistan unsurları tarafından 2020 yılında 312 olayda 9 bin 8 düzensiz göçmen, yani tespit ettikleri göçmenlerin yüzde 50’si; 2021 yılında ise 568 olayda 14 bin 561 göçmen yani 2021 yılında sınırlarına ulaşan düzensiz göçmenlerin yüzde 83’ü insanlık dışı muameleler uygulanarak geri itilmiştir. Yunanistan güvenlik güçleri tarafından düzensiz göçmenlere geri itilmeleri sürecinde insan haklarına aykırı pek çok eylemde bulunulmaktadır. Bunların bazıları para, ziynet eşyası, telefon, cüzdan, pasaport gibi değerli eşyalarının gasp edilmesi; dövme, yakma gibi şiddet içerikli eylemlerin uygulanması; kelepçeleme, bir yere kapatma gibi hürriyetten yoksun bırakma eylemleri ve kelepçeli veya kelepçesiz olarak doğrudan denize atarak göçmenlerin hayatlarına kasıt eylemleridir. Yunanistan güvenlik güçleri tarafından göçmenlere ait bir kısım değerli eşya ve paranın gasp edildiğine dair beyanlar maalesef düzensiz göçmen ifadelerine de sıkça yansımaktadır. Bu ifadelerin arasında, 2021 yılında meydana gelen bir olayda, Yunanistan güvenlik güçleri personeli tarafından bu olaya dahil olan düzensiz göçmenlere ait toplam 120 bin avronun alındığı da yer almaktadır” şeklinde konuştu.