İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Başlarken güzel başlayalım 386. gün olması lazım Diyarbakır annelerinin. Türkiye'de ve Dünyada teröre karşı uluslararası sisteme karşı, bölgenin istikrarsızlaştırılmasına karşı ana yüreği, kendi evlatlarına sahip çıkıyorlar, bir taraftan başka bir evladın terör örgütüne katılmaması için aslında çıplak gerçeği o cesur yürekleriyle ortaya koyuyorlar. Bu gün 17. aileyle Irak'ın kuzeyinden getirdiğimiz, Erkan Akkuş buluşacak. İnşallah yarın buluşacak. Buraya gelmeden önce sayın cumhurbaşkanımızı aradım. Böyle bir Diyarbakır annelerinde bir kavuşma var diye aradım. Daha sonra Fahrettin beyi babasını aradım. 48. Aile oldu.

Geçen sene eylül ayından itibaren orada çadırda duruyor ve annesiyle konuştum. Tabi bu terör örgütüne karşı büyük bir galibiyet. Büyük bir psikolojik galibiyet, büyük bir fiili galibiyet. Terörü desteleyen bütün unsurlara siyasi partisinden belediyesine kadar, uluslararası arenasından aslında finans ağlarına kadar ve sözde aydınlarından sözde yazarlara kadar bu o annelerin zaferi. İnşallah hepsiyle ilgili böyle sonuçlar alabilmek nasip olur. Çünkü 13-14 yaşındaki kız çocuklarının dağa gitmesini içimize sindirebilmek, düşünebilmek, insan olarak bunu hayal edebilmek, orada karşı karşıya kaldığı durumu kabullenebilmek, hem ülke coğrafyamızın, hem medeniyetimizin hem insanlığımız, hem komşuluğumuzun, hem Müslümanlığımızın hem kaderimizin bize kabul ettirmediği bir şey. Ama Allaha şükür çok mesafe alındı. O mesafede çok ciddi bir çaba sarf edildi” dedi.

“İkna olayı bir metodumuz bizim, son 3 yılda 700'ü aştı”

İkna metodunun önemini anlatan Bakan Soylu, “Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle 15 Temmuz sonrası ortaya koyduğu yeni konsept, güvenlik konsepti bu bambaşka bir şey. Bu akşam 17.50 itibariyle giriş yaptı 6 kişi toplam. Böylece de ikna olayını bir metodumuz bizim son 3 yılda 700'ü aştı. O da başarılı bir metot. Terör örgütünü içerisine karıştıran PKK'yı psikolojik olarak çökerten ve hareket kabiliyetini daraltan, iletişim kabiliyetini daraltan, güveni azaltan çok önemli adım. O da bu yıl yaklaşık 162 kişi terör örgütünden bu yıl itibariyle 3 yılda 700'ü aştı. Sadece ikna metoduyla, ailesiyle temasa giriyoruz. Muhakkak aileleriyle bir temas kuruyorlar çünkü. Orada ailesiyle temasa girdikten sonra onun bu tarafa nasıl getirileceği konusunda bir çabayı gerçekleştiriyoruz. Ardından da onu getiriyoruz. Bu şu terör örgütünün dağa gitmelerini azaltıyor. Bakın şurada bir rakam var 2013-2014-2015 yılında neredeyse 11 bin 900 kişi çıkmış. Bugün 41 kişi, bunun 3'de yurtdışından, Yunanistan, Fransa, Almanya. Bu şu demektir kaç kişi gelmiş 156 kişi gelmiş. Terör örgütünün içerisine daha fazla duhul ediyoruz, daha fazla giriyoruz ve daha fazla ikna ediyoruz. Terör örgütünün buradaki gençleri ikna etme kabiliyeti onun kendi eğitim verdiği devşirmeye çalıştıklarını alıp Türkiye'ye getirme kabiliyetimizden daha az, bizim daha fazla. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin uyguladığı politikanın ne kadar doğru olduğunu ne kadar isabetli olduğunu ve ne kadar evirildiğini gösteren belki de en temel fotoğraflardan bir tanesidir” diye konuştu.

“Bizim bu sene tahminimiz 300 civarındaydı, ama biz bu yıl 200'ü tamamlarız”

Bakan Soylu, şöyle devam etti: “2020 bitmedi bu yıl 200 tamamlarız, 273 ile 200 arasındaki fark salgından dolayı fark oldu. Yaklaşık 3 ay boyunca neredeyse tamamen durdu, oradan da gelişler ciddi bir şekilde durdu” diyerek konuşmasını sürdüren Bakan Soylu, “Bizim bu sene tahminimiz 300 civarındaydı, ama biz bu yıl 200'ü tamamlarız. Temasta olduğumuz Aile sayısı 8 bin üzerinde. Öbür tarafta olup temasta olduğumuz aile sayısı. Biz bununla ilgili çok bilimsel bir yöntem kurduk jandarma ve emniyet. Hakikaten dersler veriyoruz. Jandarmanın iknasını geçen gün Iğdır'da tekrar devreye soktuk. Orada bir kod adlı terörist vardı onu bizimkiler etkisiz hale getirdiler. İki kız kaçtı. Kaçınca biz etrafını kuşattık, tam iki gün boyunca onları ikna etmeye çalıştık. Teslim olun çocukları anlatıldı, bayramları anlatıldı, köy anlatıldı, aile anlatıldı. En nihayetinde teslim oldu. Türkiye bütün dünyaya örnek aslında bir metot geliştirdi. Bununla ilgili de burada söyleyeyim TGRT katsı var, onlar da iknayla ilgili belgesel yaptılar. TRT belgesel yaptı. İnşallah önümüzdeki günlerde İhlas Haber Ajansı bir belgesel yaptı. Arkadaşlarını, çocukluğunu, ailesini, özelliklerini her şeyini, Türkiye'de çok kapsamlı olarak yapılan ve muhteşem bir çalışma, sadece PKK değil sol terör örgütlerinde de getirdiklerimiz oldu.”

“Iğdır'da terörist kalmadı, bitti”

Sol terör örgütlerinden de ikna edilenlerin olduğunu söyleyerek konuşmasını sürdüren Bakan Soylu, “Bizim Suriye'de temel baş dertlerimizden bir tanesi MLKP'dir. Sol terör örgütlerinden getirdiklerimizde var. Burada çok ciddi çaba sarf ediyoruz. Geçen sene epey getirdik bu sene bir tane getirebildik. Ama bütün bunlara yönelik hakikaten çok başarılı bir çalışma yürüyor. Bu gün yeni buraya girerken oldu. Şırnak'ta 4 terörist daha etkisiz hale getirildi. Biz istihbari olarak biliyoruz. Bizim şu özelliğimiz daha var. Biz görmeden İnsansız hava aracıyla takip edip, ondan sonra gerekli operasyonu yapıyoruz. Biz Türkiye'de hangi teröristin nerede yaşadığını nerede bulunduğu biliyoruz. Bazen bize diyorlar ki madem biliyorsunuz neden yakalamıyorsunuz. Doğu ve Güneydoğuyu biraz bilseler bize madem biliyorsunuz neden yakalamadınız diye sormazlar. Tendürek'te 4'ümüz 5'er metre yan yana duralım birbirimizi göremeyiz. Ağrı'da Kars'ta bölgesinde çok olağanüstü bir mücadele ortaya koyuldu. İran'dan gelme olasılığı var ama Iğdır'da terörist kalmadı, bitti” şeklinde konuştu.

“Dünyada İHA teknolojisini bizden daha iyi kullanan kimse yok”

“Bizim elimizdeki terör örgütünün Türkiye yapılanması, Suriye yapılanması var, bizim elimizde Kuzey Irak yapılanması var. Yani bizim elimizde bütün yapılanmaları var” diyerek konuşmasını sürdüren Bakan Soylu, “Biz kimin nerede olduğunu biraz istihbarat sonucunda Suriye içerisinde terör örgütüne katılanlar, kısmen Irak içerisinde katılanları belirli bir zaman sonra öğreniriz, o da bizim az bir zamanımızı alır. Ama Türkiye'de geçen sene 200'ün üzerinde terörist girdi dışarıdan. Bu sene 80 civarında. Aslında sınırlarla ilgili Türk Silahlı Kuvvetleriyle kurduğumuz çok ciddi şey, Pençe harekatı, geçen sene girdiği değerlendirilen terörist miktarı 251, bir önceki sene 408 sadece biz dışarıya terörist gitmeyle azaltmayı gerçekleştirmedik. Aynı zamanda bir şey daha yapıldı, giren terörist sayısı aynı zamanda telsiz konuşmalarını, ifadelerini alıyoruz. Bir tek notları var, bazıları günlük tutuyor. Bütün bunların üzerinden yürüyoruz. Burada hareket kabiliyetimiz tamamen kısıtlandı, ölüm bizi bekliyor.

Bir taraftan insansız hava aracı, 2017'nin ocak, şubat mart aylarında ben bir şey söyledim. Dedim ki terör örgütüne tarihinin en büyük darbesini vuracağız ve bitireceğiz. Benimle bütün sol yazarlar bütün PKK yandaşları herkes dalga geçti. Senin gibi çok söyleyenler oldu. Çünkü Türkiye'nin teknolojisini gördüm. Allah razı olsun Cumhurbaşkanımızdan, yani özellikle İHA konusunda ne mücadele verdiğini biliyorum. İnşallah bir gün o mücadelenin gerçek hikayesini anlatır. Ama neticesinde başardı. Ülke için başardı. Ülkenin birliği için başardı. Türkiye'nin üst bir teknolojiyi elde etme kabiliyetini Türkiye'yle buluşturma açısından başardı bunu sağladı. İHA bir taraftan, bir şey daha söyleyeyim. Onur duydum dünyada İHA teknolojisini bizden daha iyi kullanan kimse yok. Bizim jandarmamız, polisimiz ve Türk Silahlı Kuvvetleri bu kadar iyi kullanabilen, bu kadar kısa zamanda kendisini buna adapte etmiş yetiştirmiş, dünyada başka bir örneğimiz yok. Muhteşem bir tabloyu Türkiye ortaya koyuyor. Bu olunca sahadan gelen istihbarat artıyor. Onların bir kısmı kendi gizlimiz içerisinde gerçekleşen işler” ifadelerin kullandı.

“Jandarmada görev yapan paşalarımızın tamamı gönüllü gittiler oraya, bitirmek için”

Şırnak ve Hakkari bölgesinin önemli olduğunu belirten Bakan Soylu, “Şırnak ve Hakkari bölgesi bizim için önemlidir. Daha önce kapan ve kıran operasyonlarıyla çok başarılı sonuçlar alındı. Bir şey daha söyleyeyim bunu da milletimiz bilsin. Şu anda orada jandarmada görev yapan paşalarımızın tamamı gönüllü gittiler oraya. Kiminin 5. şarkı, kiminin 6. şarkı ama bitirmeye gittiler. Biz size ekim ayında Allah nasip ederse belirli bir noktaya düşme rakamı veririz. Şimdi kendimizi tutuyoruz vermemek için. Son zamanlarda yaptığımız tespitlerde çok fazla değil. Daha ziyade işte Afrin'den sağlıyorlardı. Şimdi PKK'nın etkin olduğu bizim gözümüzün üzerinde olan bölgeler var.

Münbiç gibi yerlerden 13-14 yaşındaki çocukları almaya çalışıyorlar. Onun için burada özellikle dünyanın da güya reaksiyonunu çekiyor mu görünüyorlar. Ama çocuk terörist devşirmeye çalışıyorlar. Uluslararası sistem Birleşmiş Milletlerle gittiler anlaşma imzaladılar. Biz bundan sonra çocuk terörist kullanmayacağız diye. dünyanın neresinde terör örgütüyle böyle bir anlaşma imzalar, dünya sessiz kaldı ben şaşkınlık içerisindeyim. PKK telsiz kestirmeleri 14 binden 372'ye düştü. Artık konuşamıyorlar demektir. Korkuyorlar. Irak'ın kuzeyine ne zaman sarktık, 20-25 kilometre içeriye girdik oradaki tacizlerde düştü. Ne yaptığını bilen, terörü kaynağında kurutmaya çalışan bu konuda da olağanüstü bir koordinasyon ortaya koyan, MİT, TSK, emniyet ve jandarma ve bize en ufak bir istihbarat gelirse dakikası dakikasına jandarma veya emniyete bildiriyoruz. Bize sadece buradan gelmiyor, Suriye'den, Kuzey Irak'tan geliyor. Dün akşam yine o taraflarda bir istihbarat geldi hemen paylaştık. Sonucunun bu gün alındığını düşünüyorum. Burada bunu yapabilme kabiliyetine sahip bir Türkiye yönetimi var. Bölgenin istikrarsızlaştırılmasını isteyenlere karşı en önemli gücümüzdür” şeklinde konuştu.

“Doğu ve Güneydoğu'da başarılar bir dönüşüm hikayesi yaşanıyor”

İş adamlarının doğu ve güneydoğu'da yatırım yaptıklarını söyleyen Bakan Soylu, “Çizre'de bir iş adamı geliyor 500 kişilik tekstil fabrikası kurmak istiyor. İrtibatlanıyoruz diyoruz ki bunu bin 500 yapar mısın? Hay hay yaparım diyor. Eğer orada istikrarsızlık görse yaparım der mi demez. Terörü görse yaparım demez. 15 bin üzerinde Ağrı'da tekstil var. Bu yılın sonu itibariyle 15 bin fullenecek. Keza ayakkabı sektörü keza diğer sektörler ben Diyarbakır'ı, Şanlıurfa'yı, Mardin'i buradaki organize sitelerini sayıyor değilim. Madenler başladı, yani şu anda terör örgütünden çıktı. Madenler Türkiye'nin enerjisine ekonomiye katkı sağlamaya başladı. Kömürüydü, çinkosuydu, bakırıydı, şu anda doğu ve güneydoğu her tarafı sahalar gençlik spor kayak atletizm, başarılar bir dönüşüm hikayesi yaşanıyor doğu ve güneydoğuda. Bunu gören insanlar gece saat 12-1 insanlar sokaklarda, parklarda yatırımlar geliyor.

Bütün bunlar moralleri yükseltiyor. Çocukların hayalleri yükseliyor. Doktor olmak isteyenler, mühendis olmak isteyenler. Bambaşka bir Türkiye'ye doğur orası evirildi. Türkiye'yi dolu bardak baş bardak olarak değerlendirirsek, ekonomimiz sıçrama dönemine geldiğini düşünüyorum. Türkiye'nin alt yapısı ve dinamik bu gün getirdiği süreç büyük sıçramayı getirecek. Burada bizim boş bir yerimiz var doğu ve güneydoğu bölgemiz. Orada biraz daha mesafe alabilme kabiliyetimiz var. Tam burada mesafe alacağımız zaman içindeyiz. Burada örtüştüğü zaman bu gün Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deyiz, Çanakkale köprüsü yapıyoruz. Libya'dayız. Bizim burnumuz Allah'ınızı severseniz Afrin'e sokarlar mı? Amerika okyanus ötesinden hemen nereye gidiyorsunuz der. Avrupa'nın bütün mekanizması ayağa kalkar. Bu gün Türkiye elde ettiği güçle alt yapı ekonomik biriktirdiği alanla büyük bir sıçrama öncesindedir. Burada önemli nokta salgının büyük bir faydası olacak. Özellikle tekstil de doğu güneydoğu ve orta Anadolu önümüzdeki dönemde hissettiğim, okuduğum büyük sıçramalar yaşayacak. Ülkeler bu konuda tedbirlerini alacaklar. Daha risksiz daha kolay ulaşabilecekleri ve maliyeti ucuz olarak değerlendirecek büyük adımlar atacağımızı düşüneceğiz” dedi.

“İHA ve SİHA'lar Elimiz, ayağımız, kolumuz, gözümüz”

İHA ve SİHA'larla ilgili konuşan Bakan Soylu, “Elimiz, ayağımız, kolumuz, gözümüz. Başlangıcından itibarin çok farklı bir noktaya geldi. O büyük balıkta gelince en son yaptıkları AKINCI geldiği andan itibarine havada durabilme kabiliyetimiz çok daha fazla olacak. Gözetleme daha fazla olacak. Terör örgütünün kırsalda etkinliği azalacak. Şehirlerde çok ciddi engellemeler yapılıyor. Onları zamanı gelince söylerim. Şehirde terör olayı engellemişiz bomba yakalamışız hepsini paylaşıyor değiliz. Törer örgütü sürekli tavan tutabilmek için eylemleri kendi adına önemli bir süreç olarak görüyor. Bu konuda Allah nazardan korusun Allah yardımcıları olsun dualarımız onlarla olsun istihbaratımız her yönüyle güzel çalışıyor. Türkiye'yi sarsacak birçok olayı ses çıkarmadan kahramanlıklarını yapmadın, bizim ortaya koyacağımız sonuç şudur. Milletimiz huzur içiresinde ve özgürlükle evine işine gitsin ailesiyle bir araya gelsin. Seyahat hürriyetini ortaya koysun. Bunu sağlayabilsin” ifadelerini kullandı.

''Şu ana kadar 76 bin kişi ehliyetini Türkiye Cumhuriyeti kartına yükledi”

“Bundan 5 yıl önce Kırıkkale'de pilot olarak bir proje başladı. Buradaki proje bizim yeni kimlik kartlarımızla ilgili projeydi. Sonra 2017 yılının başında biz bunu bütün Türkiye'de başlattık. Şu ana kadar 58 milyon yeni Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı verdik. Bu kimlik kartının içerisinde bir biometrik resim var, bir de parmak izi var. Bu parmak izlerimizi işleyen yerli ve milli sistem değil, yabancı bir sistem. HAVELSAN ve POLSAN bir araya geldiler ve güzel bir şirket kurdular. Yılbaşından itibaren kendi parmak sistemimiz milli ve yerli yazılımla kendimizi işleyeceği yepyeni bir sisteme giriyoruz. Bu arada teknolojiyle beraber ihtiyaçlarımızı yerlileştiriyoruz. Bu kimlikte bir şeyi bir araya getirmek istedik. Burada benimde var. Burada onu söyleyeceğim. Bu ehliyeti ikisi bir arada.

Türkiye Cumhuriyeti Nüfus idaresine gidiyor ben bunu yükletmek istiyoruz. Çip var boş 5 hanesi var, bunu yükletiyor ücretsiz. Bir daha bunu kullanmıyor. Süresi bitene kadar kullanmıyor. Niçin sebebi şu, bir uluslararası anlaşmalar, yurtdışına çıkarsa buna ihtiyacı var. Buna bir kolaylık daha sağladık. Yeni kimlik alacak, 58 milyon ama şu anda 25 milyonunda kimliği yok. Gidecekler bir kağıt imzalatacağız. Ben buna ehliyetimi yükletmesini istiyoruz Ankara'ya basıma gittikten itibaren en fazla 4 günde veriyoruz. Orada yükleniyor olacak ve adrese gidecek. Yeni kimlik alacaklar için bir daha nüfus idaresine gitmeyi ortadan kaldırdık. Burada bitirmedik başka bir şey daha yaptık. Allah nasip ederse arkadaşlar TÜBİTAK'la görüşüyorlar. E-imza yüklenecek.

SGK sağlık gibi yüklemek için görüşmeler yapıyoruz. Hastaneye gittik bunu verdin, parmak izin var, biometrik var, kartında var olup bitiyor. Ocak ayından sonraki ilk zaman dilimlerine yetiştirmeye çalışıyoruz. Notere nüfus cüzdanımızı veriyoruz malımı buradan devret diyorlar çok sahtecilik işi çıkıyor. Bankaya gidiyorsunuz ben buyum diyorsunuz o bakıyor bu mudur değil midir? Şuna bir elektronik kimlik doğrulama sistemi diyoruz. Devlet bundan para kazanacak vatandaştan değil. Noterler bunu bekliyor. Oraya gittiği zaman parmağını koyuyor, diyor ki Cem Küçük hoş geldin resmi bu kimliği doğrulanmıştır diyor. Bir daha sahtecilik yapma ihtimali ortadan kalkıyor. Bütün büyük şirketler, bankalar, noterler alışveriş merkezleri bunu bekliyorlar. İnanıyorum ki 2021 yılının ilk yarısına doğru bunun kanun düzenlemesini yaptık. Banka kartı buraya girebilir mi girebilir. Kredi kartlarımızı oraya yükleyebilme kabiliyetimiz söz konusu” dedi.

“Şu ana kadar da 76 bin kişi ehliyetini Türkiye Cumhuriyeti kartına yükledi”

Yeni sisteme geçmek istediklerini belirten Bakan Soylu, “Biz yeni sisteme geçmek istiyoruz. Herkes bize orada yardımcı olsun. Şu ana kadar yeni ehliyette 11 milyon üzerine çıktık. Yeni ehliyette de bu sayıya ulaştık. Bunların hepsini nüfusta yapıyoruz. Emniyeti bu yükten kurtardık. Nüfusta burada nüfus idarelerin yeni konseptler yapıyoruz. Turuncu renkte. Temel problem şu özel sektör vatandaşı memnuniyet odaklı bir hizmet yürütüyor. Eğer Devlet özel sektörün vatandaş odaklı yürüttüğü hizmetin altında kalırsa, devletle özel sektör arasındaki fark açılır. Bu da devleti itibarsız hale koyar. İçişleri Bakanlığımıza geldiğinde 2 bin 850 belge alıyorduk vatandaştan. Şu an bin 20 belge alıyoruz. Hükümetimizin tamamında büyük yarışma var. Rize çaya gittiler seyahat belgesi aldılar, kaymakamlıklardan izin almadılar. 2,5 milyon e devlet başvurusu olan birinci bakanlığız. Bunun gibi bir çok örnek anlatabilirim.

Ama bu konularda Türkiye vatandaşa hizmet konusunda çok üst kaliteye geldi. Sekmeler olabilir ama onu da düzeltmek bizim için önemli. Sağlık raporuyla ehliyeti alamayacak bir durumda süreç söz konusuyla biz Fahrettin beyle sayın bakanımızla Fahrettin hocayla konuşur ve müdahale ederiz. Bizim günlük rakamlarda düşme söz konusu değil. Şu ana kadar da 76 bin kişi ehliyetini Türkiye Cumhuriyeti kartına yükledi” diye konuştu.

“Anayasa Mahkemesi gibi çok saygın bir ortamla kişisel sorunumuzun olması mümkün değil”

Anayasa Mahkemesiyle ilgili konuşan Bakan Soylu, “Anayasa Mahkemesi gibi çok saygın bir ortamla sorunumuzun olması mümkün değil. Ama kişisel sorunumuzun olması mümkün değil. Elbette ki Devletin tepesinde böyle bir sorunu kabul edebilmemiz mümkün değil. Çünkü hepimiz ülke için çalışıyoruz. Ancak karşı karşıya kaldığımız meseleyi ifade etmek zorundayız. Eğer ifade ediyor bu konuyla ilgili aynı ısrarı görüyorsanız elbette ki göreviniz bunu tekrar söylemek. Bende kendi üslubumla bunu ifade etmeye çalıştım. Şunu söyleyeyim kullanılan düşünceyi saklar diye bir Avusturalya filozofun lafı var. Biz düşünceyi saklamayız belki problemimiz bu olabilir. Benim dilim düşünceyi saklamaz. Ne varsa onu ifade etmeye çalışırız. Size yakın tarihten bir örnek vereyim.

Bizim İçişleri Bakanlığı onun döneminde yapıldı. Ankara Valisi Nevzat Tandoğan var duydunuz mu? Milliyetçilik ve Komünistlik gibi konuşmaları yaptıktan sonra der ki, bu ülkeye komünistliği getirecekse de biz getiririz, komünizmi sağlayacaksakta biz sağlarız. Sonra der ki, ‘Ey Anadolu köylüleri sizin iki vazifeniz var, birisi çiftçilik yapmak, diğeri askerlik yapmak.' Bu aslında vesayet düşüncesinin en veciz şekilde ifadesidir. Anayasa mahkemesinin bahsettiğiniz yazısı da esas itibariyle maalesef soğuk savaş döneminin Nevzat Tandoğan'a dönmüş bir anlayışı ifade etmektedir. İlk anayasa mahkemesinin içerisinde Adnan Menderes'i asan iradenin kendisi Salim Başol ve onun arkadaşları. Yani dendi ki Nevzat'tan sonra, ‘Ey Anadolular, ey köylüler, ey halk denilen garabet insanlar siz anlamadınız, sizin seçtiklerinizi astık, astırdığınız adamları da getirdik sizin üzerinize vesayet olarak koyduk.' Bir kere gömlek buradan iliklenmiyor. Biz bu sistemi tartışmazsak yaptığımız işlerin hiçbir ehemmiyeti kalmaz.

Ondan sonra Türkiye'de birçok tartışmalar oldu. Türkiye başörtü kaç yıl tartıştı? 1986 yılında ben Karadeniz Teknik Üniversitesinde bir yıl okudum. Trabzon postanesine gittik arkadaşlarımızla beraber cumhurbaşkanımıza mektup yazdık. Geldi hocanın birisi sınavda sınıfımızdaki bir kız arkadaşımızın başörtüsünü almaya çalıştı. O tarihten il başkanı oldum. Anayasa mahkemesi burada ne yaptı? Anayasa mahkemesi oradaki başörtüsü hakkının engellemesini sağlayan kendinin görevi olmayan bir meseleyi iptal etti. Siyaset yol açmaya çalıştı, anayasa mahkemesi iptal etti. Bu ne demektir biliyor musunuz? Nevzat Tandoğan'ın dediği gibi ‘Milliyetçilikse biz getiririz, komünistlikse biz getiririz.' Bu bir şey daha demektir. İstediğiniz kadar özgürlük veririz istediğiniz kadar kısıtlarız. Bu bizim sürecimizdedir. Refah Partisini kim kapattı, peki Refah Partisi bu ülkeye ne yaptı? Nerede özgürlük. Peki 367 garabetine cumhurbaşkanı seçeceksiniz, bunu böyle yapamazsınız diyor ve engelliyor. Bunu Anayasa Mahkemesi sağladı” dedi.

“Müzakere koşullarından tutun rezil bir bildiri bu”

“Anayasa maddesi değişti, anayasanın içine giremezsin sen ya” diyerek konuşmasını sürdüren Bakan Soylu, “17-25 Aralık bu ülkeye nasıl geldi? Hala bitti mi elbette bitmedi. Bütün bunlardan sonra derdiniz ne ya? Tekrar bisiklet tartışması başlatıyorsunuz. Anayasa Mahkemesi üyesinin bisikletini gösterip hukuka kimse müdahale edemez gibi twett atması son derece sakil bir davranıştır. Bu davalar görülürken, İçişleri Bakanı olarak ben bunun benimle kamu düzeniyle şöyle bir alakası var, böyle bakın dersem bu tweet atarsın. Dersin ki yargıya kimse müdahale edemezsin dersin. Bitmiş benimde sonradan haberim olmuş, görünce bir reaksiyon ortaya koymuşum eleştirme hakkı her zaman var. Ben eleştirmiyorum ki, senin arkadaşların eleştiriyor. Arkadaşlar üyeler karşı oy yazıyorlar. O eleştiriyor. Netice itibariyle öyle bir hava oluşturuluyor ki, biz buna müdahale etmişiz de, bu anayasaya aykırı gelmiş. Böyle bir istifham oluşturmaya çalışmış bu büyük bir haksızlık. Bende ne zaman ajansta yayınlanmışsa bu nasıl oldu diye bakmışım.

Bu ülkede çukur, barikat, hendek olayları oldu mu? Yüzlerce evladımız şehit oldu. Ne istediler, dediler ki biz 17-18 yerde biz özerklik ilan ettik dediler. Yani dediler ki, ‘Ey devlet senin otoriteni ortadan kaldırıyorum ben burada yeni bir yapı ve otorite kuruyorum.' Bunu yaptılar, yıktılar mı? Bu yakıp yıkarken seyahat özgürlüğünü engellediler mi, teşebbüs hürriyetini engellediler mi, yaşam hakkını engellediler mi? bütün bu hakların tamamını kim engelledi PKK. Devletin görevi kamu düzenini kamu nizamını oturtup bu hadiseleri ortaya çıkartanlar ders vermektir. Devlet dediğiniz polisten, jandarmadan, hükümetten müteşekkildir, yoksa devlet bir bütün müdür? Devlet bir bütündür. Peki millilik, yerlilik, vatanseverlik sadece cumhurbaşkanını, polisin, jandarmanın, TSK, istihbarat teşkilatımızın uhdesinde midir?

Hayır herkesin görevidir. Anayasa Mahkemesi şöyle bir karar verdi. Bir takım sözde akademisyenler bir bildiri imzaladı. Bu bildiri şurada duruyor. Devlet uluslararası alanda burada şikayet ediliyor. Yaşam hakkını, özgürlüğü ortadan kaldırdı diyorlar. Şu cümleyi kim kabul eder, ‘Bu kasıtlı ve planlı kıyım' kim yapıyor bu kıyımı Türkiye Cumhuriyeti Devleti, orada özerklik olmaması adına kıyım yapıyor, hem planlı, hem kasıtlı bir kıyım. Şimdi Allah'ını seversiniz, kimse kusura bakmasın. Başkomiser Ahmet Çamur katil mi? orada şehit oldu. Onlarca yüzlerce evlat orada şehit gazi oldular. Ayağını, Kafasını orada kaybetti. Bu memleket kolay mı kurtarıldı. Geçen gün Van'da bir teröristin açtığı ateş sonucu 3 askerimiz şehit oldu. O zaman bu insanlar niye şehit oluyorlar. Burada devletimizin vatandaşa uyguladığı şiddeti, müzakere koşullarından tutun rezil bir bildiri bu” diye konuştu.

“Bu bir PKK terör örgütü bildirisidir”

“Bunlara mahkemeler diyorlar ki siz suç işlediniz, terör örgütüyle eşdeş bir tavır ortaya koydunuz diyorlar” diyerek konuşmasını sürdüren Bakan Soylu, “Anayasa mahkemesi de diyor ki ben mealen söylüyorum, her ne kadar PKK terör örgütünün söyledikleriyle özdeşlese de bunu söyleme hürriyeti vardır. Dönüyorum bana sürekli Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden dem vuran arkadaşlarımıza söylüyorum. Arkadaş Batasuna Kararları, Venedik kriterleri ne diyor? AİHM Batasuna'yı niye kapattı? Bana bunu biri söylesin. Türkiye'de olsa kapatmaz, siz merak etmeyin. Avrupa'da kendi içlerinde bir tehdit olduğu için kapandı. Bu bir PKK terör örgütü bildirisidir bu ve diyor ki, devlet katildir, devletin orada şehit olarak nitelendiklerinizde katildir diyor, başka bir şey demiyor. Anayasa mahkemesi buna diyor ki bu düşünce özgürdür diyor. Tayyip Erdoğan'a ve devlete hakaret edenlere verdiği düşünce özgürlüğü gibi bu da düşünce özgürlüğüdür diyor. Biz bu ülkenin varlığı ve birliği için kendini feda edenlere ne anlatacağız.

Bana diyorlarsa ki bunu ye susun, böyle bir değerlendirme olur mu diyorlarsa ağzımda 3 tane kelam varsa özgürlük ve hukuk devleti için söylerim. Batasuna Kararında AİHM çok net bir şey söylüyor. Bırakın fikrine iştirak etmeyi ret etmediği için kapatıyorum diyor. Peki burada ret etme değil, neredeyse tam anlamıyla bu var. Bana diyorlar ki anayasa mahkemesiyle niye böyle sert bir polemiğe girdin. Acaba kişileri mi hedef aldın diyorlar. Yo kişileri hedef almadım. Bana laf yetiştiren değerlendirmeler ortaya koyuyorlar. Ben onları kendime şeref mahyası olarak kabul ederim. Sokrat savunmada diyor ki, siz diyor atın yaptıklarını değerlendirmemi istiyorsunuz diyor, oysa ben atın kendisini de eleştiriyorum, atın kendisini de tartışmaya açıyorum diyor. Bu gün diyorlar ki, sen eleştirebilirsin, eleştir ama bizi tartışma diyor. Sokrat öyle söylemiyor ben ölüme gidiyorum diyor. Ben atla ilgili değerlendirmelerimi yaparım diyor. Bu kararları kim verdi? Bu günkü o metinle ilgili bir cümle söyleyeyim. İlmin afeti kibirdir hadis-i şeriftir. Mevlana'da derki, ‘Abe kardeşim etme şekerle zehri bir araya koyma', biz başka bir şey daha yaptılar, şekerle zehri aynı yere koyuyorlar” şeklinde konuştu.

“15 Temmuz'u Fabrika işçisi değil Kamu yaptı”

15 Temmuz Darbe girişimiyle ilgili konuşan Bakan Soylu, “Bu ülkede 15 Temmuz oldu mu? 15 Temmuzu fabrikadaki işçi mi yaptı? 15 Temmuz'u Alibeyköy spor kulübündeki sporcular mı yaptı. Kamu yaptı, kamudan çıkmadı mı? Yargı darbesi değil mi? bir tarafta TSK içerisine girmiş hainler değil mi, jandarmadan, polisten ayıkladıklarımız değil mi? orada konuşlanmışlar, akıllarını kiraya vermişler Türkiye'nin işgal hareketini gerçekleştirmek üzere ülkemizi satmışlar. Biz 15 Temmuz'dan sonra bir karar aldık. Dünyanın bütün ülkelerinden güvenlik tahkikatıyla devlet adamı alalım. Bundan masum bir istek yok. Af edersiniz markete adam alırken de kimin ne olduğuna bakıyorsunuz. Kimdir nedir diye bakıyorsunuz. 15 Temmuz'da bu anayasa yok muydu, peki nasıl darbe yapmaya kalktılar. Burada şunu ifade edeyim. Eğer siz devletin içerisine hala insanlar girerken, Şırnak'ta adliyede bomba yakaladık. Karlov'u kim öldürdü, FETÖ'cü polis öldürdü. Bütün bunları yaşarken biz devlete adam alırken kılı kırk yarmalı mıyız, yarmamalıyız. Diyor ki hiçbir şey yapmamalısınız diyor. Dünyanın en etkili manipülatif aracı sosyal medyadır. Hepimiz şikayetçi miyiz? Yemediğimiz hakaret küfür kalmıyor

Biz yine 15 Temmuz sonrası sibere şöyle bir yetki verdik. Bir takım suçlar tespit edebilirsin. Bir kavga gördün hakime git yetki al sonra gel bu suçluları ilgili birimlere bildir ve hemen hakime götür. İki defa hakime götür. Neden dışarıda kavga gördünüz polissiniz müdahale etmemeniz mi lazım. Sosyal medya ortamında bu. Tam siberde böyle bir hukuk düzenleme yapıldı, mecliste yapılan düzenleme sonrası sen ilk önce hakimden izin alacaksın, tespite gerek yok insanlar birbirini yesinler, sonra geri dönecek kim olduğunu tespit edeceksin, sonra da suç unsuru varsa tespit edeceksin ölme eşeğim ölme, yonca bitince yersin. Türkiye'nin en temel meselelerinden birisi göçtür. Yine bir kanun var. Eğer birisi yabanca terörist savaşçıysa bu yurtdışından sizin ülkenize kaçarak gelmişse sizin bunu hükümranlık hakkı olarak sizin bunu ilgili ülkeye iade etme hakkınız vardır. Anayasa mahkemesi dedi ki senin böyle bir hakkın yok dedi. Pilot karar çıkardı. Mahkemeye başvurmadan sen bunu yurtdışı yapamazsın. Yabancı terörist savaşçıyı iade edemezsin kilitledi beni bitti. Buna imza attılar. Buna imza atan kimin tarafını tutacak. Anayasa mahkemesindeki bir takım üyelere değerlendirme koymuşsa bu tartışma bizi şey yapacak değil. Bu adam suç işliyor ben ne suç işliyorsa, herkesin özgürlüğünü savunurken benim özgürlüğüme helal getirmek doğru bir şey değil” diye konuştu.

“Aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41'ini ben FETÖ'den uzaklaştırdım, ihraç ettim”

“Anayasa Mahkemesi Başkanımız polis kademesi başkanıydı” diyerek konuşmasını sürdüren Bakan soylu, “Anayasa Mahkemesi başkanımıza bir kabahat buluyor değilim ama bir tespiti ortaya koyuyor. Aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41'ini ben FETÖ'den uzaklaştırdım, ihraç ettim. Demek ki devlete adam alınırken dikkat edilmesi lazım. bakın ben bilerek aldığı şöyle yaptı falan demiyorum. Bir şey iptal ederken 50 yıl geçmişine bakmana gerek yok. 9-10 yıllık bir geçmişe bakarsan, başka bir şey daha var, esas itibariyle Erzurum Üniversitesiyle yapılan bir protokol var. Bir takım polis memurlarının direk olarak amirliğe geçmelerini temin edecek, o daha büyük bir felaket ve biz hala o sınavlara çalışıyoruz. Allah'ınızı severseniz, bunları bu ülke yaşadı, bizim olmamıza gerek yok biz bu ülkenin evladıyız. Bu ülkenin başına bir daha bu felaketi nasıl getirelim. Gelsin mi? bu kadar tecrübe elde ettik. Bu nesil 30'la 70 arasındaki nesil bu ülkede her şeyi gördü ya. Yokluk, terör, anarşi gördü.

Amerika'nın parmak sallamalarını gördü. Bizden sonraki nesiller niye görsünler. Bu tecrübeleri hep beraber bir araya getirmek varken, ilmin kibrine kapılmamak varken, siz ne görüyorsunuz. Ben bu ülkenin düşmanı mıyım? Fikir almak için sorman gerekiyorsa sor ya, hakimler bile tanık arıyorlar. Derdiniz ne diye soruyorlar. Biz bakın Türk yargısı şu anda büyük ve başarılı bir sınav veriyor. FETÖ soruşturmaları dahil herkes elini altına sokuyor, ben ne diyebilirim onlara. Bu gün uyuşturucu da terörde, asayişte, bu ülkenin huzuru ve güvenliği için geldiği bir noktaya bakalım. Süleyman'ı şeytanlaştır, sayın cumhurbaşkanını kötü bir noktaya getirmeye çalış, hükümetteki başka birisini böyle yap. AK Partiyi despot bir parti olarak ortaya koymaya çalış” dedi.

”Sayın Cumhurbaşkanımız Cenab-ı Allah ile kuvvetli sözleşmesi olan bir insan”

Anayasa Mahkemesiyle ilgili konuşmasını sürdüren Bakan Soylu, “Sayın cumhurbaşkanımız Cenab-ı Allah ile kuvvetli sözleşmesi olan bir insan. Ben çalışıyorum. Yani teslimiyeti iyi niyeti, elbette ki siyasi tecrübesi büyük bilgisi, bana göre dehası, Türkiye'yi olağanüstü bir noktaya taşıyor. Neticede bir irade ortaya koyuyor, benim burada bir yetkim varsa burada onu değerlendiririm. Ondan sonraki karar ona ait, bize bir alan verdi. Hükümetimizin bir politikası var, sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu çizgiler var ben onun içinde işlem yapmaya çalışıyorum. Sayın cumhurbaşkanımızla istişareler yaparız. Ama yargı anayasa mahkemesi başka bir şey. O kendi kararını kendi verecek. Bizim sarılacağımız tek bir şey var o da hukuk, ondan başka sarılacak bir şeyimiz yok. Ondan sonra kararı kendi alıyor, kendi değerlendiriyor, kendi ortaya koyuyor. Yine aldıkları karardan sonra, bir resepsiyonda bir araya geldiğimizde bana soruyorlar. Anayasa Mahkemesi başkanıyla karşılaştığınızda ne konuşuyorsunuz diye sordular, bana hukuk nasihati veriyordu.

Bu benim derdim değil yani sonra diyor ki, oradan bir arkadaş, karar almamızın gerekçesi AİHM'den çizik yememek, ret yememek diyor. Af edersiniz de benim Anayasa Mahkemem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir şubesi mi ya? İhlal verecektir en fazla, önemli olan senin o noktaya gitmeden önce bu ülke ve millet adına orada onun ihlal olmaması için ortaya koyabileceğin tavırdır. Sen onun adına burada işlem yapma yetkisinin meşuiyetine bir dayanak elde edemezsin ki böyle bir mantık yok, sakat bir mantı üzerinden gidiyor. AİHM böyle olursa şurada şu cezayı alırsınız diyorlar.

Yunanistan 6 aylık çocukları denizin ortasına atıp öldürdü, AİHM sesini mi çıkardı. Bu kadar batıcılık hayranlığı üzerine bu ülkenin en büyük problemi budur. Evrensel değerler başımın üzerine, ama nedir bu batıcılık hayranlığı, bizi alkışlamaları için ortaya koyacağımız şey. Bizim medeniyetimizin fikri cari bir fikirdir. Mevlana'nın, Hacı Bayram Veli'nin fikri caridir, Eyüp Sultan'ın fikri caridir. Bu fikirler cari fikirler. Bu fikirler dünyanın ihtiyacı olan fikirler. Doğrusunu ortaya koymaya çalışalım. Allah bizi İlmin kibrinden uzak tutsun” diye konuştu.