Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İdeolojik saplantılar veya başka sebepler dolayısıyla kız çocuklarımız ile okulları arasına yeni duvarların örülmesine kesinlikle izin vermeyiz. Aynı şekilde hangi yaşta olursa olsun bu ülkenin evlatlarının dinini, diyanetini, kültürünü öğrenmesinin engellenmesine rıza göstermeyiz” dedi.

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde Milli Eğitim Bakanlığı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı işbirliğinde gerçekleştirilen Organize Sanayi Bölgeleri Mesleki Eğitim Merkezleri açılış programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikna odaları ve katsayı utancını bu ülkeye yaşatan zihniyetin son günlerde tehdit diline yeniden sarıldığını belirterek, ideolojik saplantılar veya başka sebepler dolayısıyla kız çocukları ile okulları arasına yeni duvarların örülmesine kesinlikle izin vermeyeceklerini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millet olarak uzun yıllardır kabuğumuzu kırmanın mücadelesini veriyoruz. Kültür ve medeniyet değerlerimizden kopmadan, özümüze, benliğimize yabancılaşmadan dünyada hak ettiğimiz konuma gelmenin gayretindeyiz. Her ne kadar 2002 yılından itibaren tarihimizin en büyük ivmesini yakalamış olsak da Türkiye’nin kalkınma, sanayileşme ve üretim kabiliyetini artırma mücadelesi çok daha eskilere dayanır” açıklamasında bulunarak, muasır medeniyetler seviyesinin cumhuriyetin kurucu kadroları için askeri, beşeri ve üretim boyutu da olan bir ekonomik hedefi ifade ettiğinin altını çizdi. Gazi Mustafa Kemal’in teşviki ile toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlara bakıldığında bu hedeflerin net bir şekilde görüldüğünü belirten Erdoğan, “Ancak Kongre’de alınan kararlar tam manasıyla hayata geçirilemediği gibi genç cumhuriyetimizin başlattığı kalkınma atılımları da henüz emekleme safhasındayken belli çevrelerin sabotajıyla engellendi. Avrupa ve Asya ülkeleri başta olmak üzere dünyada sanayileşmenin hız kazandığı dönemde biz kendi iç meselelerimizle uğraşmaktan önümüze gelen fırsatları değerlendiremedik. Daha sonra neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler nedeniyle Türkiye ekonomide ve demokraside çok ağır yaralar aldı, bedeller ödedi. Merhum Özal’ın başlattığı açılım seferberliği ise tam ritmini bulacakken koalisyonların sembolü olduğu siyasi istikrarsızlıklar nedeniyle yarım kaldı. Türkiye de ekonomide, üretim ve sanayileşme alanında içine hapsedildiği cendereyi onca gayretine rağmen kırmayı bir türlü başaramadı. 28 Şubat müdahalesi ve ardından gelen 2001 krizinin toplum hayatımızda ve ekonomide yol açtığı faturaları ise çok uzun yıllar ödemeye devam ettik. Aslına bakılırsa ülkemizin her alanda olduğu gibi sanayileşme konusunda da geri bırakılması kötü niyetli bir senaryonun eseridir. Sanayimizi geliştirmek için adım atan müteşebbislerimizin önlerinin bürokratik ayak oyunları ile kesilmesi, aynı uğurda ömrünü harcayan idealist siyasetçilerimizin alay konusu yapılması gayet bilinçli eylemlerdi. Anadolu’nun dört bir yanında kendisi ürün geliştirmek, üretmek, pazarlamak isteyenlere yönelik sergilenen nobranlığa karşı ülkemizi ithal ürün cenneti haline dönüştürenlere verilen sınırsız destek asıl niyeti ortaya koymaya yeterlidir. Üstelik bu kirli oyun bizim insanlarımızın yeni bir şey ortaya koyma konusunda kabiliyetsiz olduğu bühtanıyla örtülmeye çalışıldı. Maalesef tüm bu hercümerç içinde ülkemiz 1950’lirdeki, 1970’lerdeki, 1990’lardaki büyük dönüşümleri hep kaçırdı. Aşağı yukarı aynı şartlarda kalkınma yarışına girdiğimiz ülkeler hızla gelişirken biz siyasi, sosyal, ekonomik geri kalmışlığa mahkum edildik” diye konuştu.

“Bu ay sonunda 15 bin öğretmen ataması daha yapıyoruz”

"Eğitim-öğretim meselesinde ayağı bu topraklara basan, medeniyet birikimimizle barışık, özgürlükçü bir sistem yerine maalesef formatlayan, dayatmacı, evlatlarımızı belli kalıplara hapseden modeller tercih edildi” açıklamasında bulunan Erdoğan, köy enstitüleri gibi denemelerin asli amacı dışında milletin değerlerine karşı ideoloji yükleme aracı haline getirildiği için hüsranla sonuçlandığını belirtti. Erdoğan, “Milletimizin kültürünü ve inancını yaşatma vasıtası olarak gördüğü, bunun için de ilk günden itibaren sıkı sıkıya sarıldığı imam hatip okulları da tehdit olarak değerlendirildi. Kendi mecrasında önemli mesafe kat eden endüstri meslek ve teknik liseleri ise bu okulların ülkenin kalkınması v gelişmesindeki rollerini umursamayanlar tarafından ağır darbelere maruz bırakıldı. Özellikle darbe ve vesayet dönemlerinde eğitim sistemimize yapılan anti demokratik müdahalelerle eğitim sistemimiz iyice çıkmaza sürüklendi. Evlatlarımıza kendilerini korkusuzca ifade edebilecekleri, ideallerinin peşinden gidebilecekleri, hayallerini özgürce geliştirebilecekleri imkanlar sunulmadı. 28 Şubat zihniyetinin adeta bir hançer gibi eğitim sistemimize sapladığı katsayı uygulamasının olumsuz etkilerini bugün bile hissediyoruz. Göreve geldiğimizde her alanda olduğu gibi eğitimde de sorunlarla boğuşarak işte böyle bir Türkiye manzarası ile karşılaştık. Ülkemizin tepesinde karabulutlar dolaşıyor, insanlarımızın geleceğe dair umutları giderek zayıflıyordu. Sanayicimizden öğretmenlerimize, emeklilerimizden gençlerimize kadar toplumun tüm kesimleri adeta kan ağlıyordu. Hemen kolları sıvadık ve milletimize Türkiye’yi dört ana sütun üzerinde yükseltme sözü verdik. Bunların da eğitim, sağlık, adalet, emniyet olduğunu ifade ettik. Milletimize olan diğer taahhütlerimiz gibi bu sözümüze de hep sadık kaldık. Ülkemizin içinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun, eğitim meselesinin ikinci plana itilmesine müsaade etmedik. Hazırladığımız tüm bütçelerde aslan payını hep eğitime ayırdık. 2002 yılında eğitime bütçeden 7,5 milyar lira ayrılmışken 2022 yılında bu rakam yükseköğretim dahil 274 milyar 384 milyon liraya çıktı. Derslik sayımızı 343 binden 606 bin sevilesine taşıyarak ülkemizin dört bir yanını modern eğitim kurumları ile donattık. Bugüne kadar yaptığımız 714 bin 429 atama ile okullarımızın öğretmen eksiğini giderdik. Bu ay sonunda 15 bin öğretmen ataması daha yapıyoruz” şeklinde konuştu.

“Kız çocuklarımız ile okulları arasına yeni duvarların örülmesine kesinlikle izin vermeyiz”

Kız öğrencilere yönelik ötekileştirici, baskıcı uygulamaları ortadan kaldırarak her seviyede eğitime katılımlarını artırdıklarını söyleyen Erdoğan, “Halihazırda temel eğitimde kız ve erkek çocuklarımız eşit oranda eğitime erişmiş durumdadır. Ancak ülkemizde halen bazı çevrelerin kız çocuklarımızın eğitim-öğretim haklarını özgürce kullanmasından rahatsızlık duyduğunu da biliyoruz. İkna odaları ve katsayı utancını bu ülkeye yaşatan zihniyetin son günlerde tehdit diline yeniden sarıldığını görüyoruz. Buradan dikta hevesleri yeniden depreşenlere şu ikazı yapmak istiyorum; 15 Temmuz’da şahit olduklarımız milletimizin hak ve özgürlüklerini koruma konusundaki kararlılığını açıkça göstermiştir. O gece bir kez daha gördük ki, Türkiye’yi 28 Şubat karanlığına geri döndürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Tek parti faşizminin geride bıraktığı o acı hatıraları aziz milletimize bir daha kimse yaşatamaz. İdeolojik saplantılar veya başka sebepler dolayısıyla kız çocuklarımız ile okulları arasına yeni duvarların örülmesine kesinlikle izin vermeyiz. Aynı şekilde hangi yaşta olursa olsun bu ülkenin evlatlarının dinini, diyanetini, kültürünü öğrenmesinin engellenmesine rıza göstermeyiz. Gerek devleti yönetenler, gerekse ebeveynler olarak şu gerçeği hepimiz gayet iyi biliyoruz, eğitim-öğretim, özellikle de kaliteli eğitim aydınlık yarınlarımızın teminatıdır. Bu ülkenin gençleri her alanda en iyisine, en güzeline layıktır. Milletimizin küresel ölçekte iddia ve imkan sahibi bir konuma gelmesinin yolu eğitim-öğretimden geçiyor” açıklamasında bulundu.

Mesleki ve teknik eğitim alanındaki tecrübeyi uluslararası alana taşımak amacıyla yeni bir projeyi daha uygulamaya aldıklarını belirten Erdoğan, “Açacağımız uluslararası Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri ile hem kendi evlatlarımıza yeni ufuklar kazandıracak hem de gönül coğrafyamızdan gelecek gençlere mesleki eğitim imkanı sağlayacağız. Uluslararası Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi projemizin şimdiden hayırlı olmasını diliyor emeği geçenleri tebrik ediyorum” dedi.

Mesleki ve teknik eğitimi destekleyici politikaların neticelerinin birçok alanda görülebildiğine dikkat çeken Erdoğan şunları kaydetti:

“Bu gelişmeyi destekleyecek yeni adımları da atıyoruz. Mesela döner sermaye gelirlerinden alınan yüzde 15’lik hazine kesintisini yüzde 1’e düşürdük. Böylece meslek liselerimizin üretim kapasitelerini artırarak daha fazla öğrencimizin gerçek iş ortamında eğitim almalarının önünü açtık. 2020 yılında yapılan üretimden elde edilen gelir 503 milyon, geçtiğimiz yıl hedeflenen 1 milyarlık üretim kapasitesinin de üzerine çıkılarak meslek liseleri açısından tarihi bir rekor kırdık. Döner sermaye kapsamında yapılan üretimden öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz de önemli miktarda pay aldılar. Bugün itibarıyla 2020 yılına göre gelirlerimiz salgın sürecine rağmen yüzde 131 artarak 1 milyar 162 milyon lira seviyesine ulaştı.”

Bu yıl için 1,5 milyar liralık bir gelir rakamı hedeflendiğini kaydeden Erdoğan, ”Mesleki eğitim gören tüm öğrencilerimizin okurken en az asgari ücret kadar gelir elde edebilmelerini sağlamayı da amaçlıyoruz. Hem bizim destek ve teşviklerimizle hem de öğretmenlerimizin gayret ve destekleriyle hedefi yakalayacağımızı düşünüyorum. Milli Eğitim Bakanlığımız fikri mülkiyet hakları kapsamında önemli çalışmalara imza atıyor. 2021 yılında hedeflenen patent, faydalı model, tasarım ve marka tescil çalışmaları iki kat fazlayla bin 532‘ye çıkmıştır. Önümüzdeki dönemde hem ürün sayısını artırmaya hem de tescil edilen ürünlerin ticarileştirilmesine yönelik çabalarımızı yoğunlaştıracağız. Eğitim kapasitemizin güçlendirilmesi ile genç işsizliğin azaltılmasına katkı yapan bir diğer çalışmamız da mesleki eğitim merkezlerimizdir. Çırak, kalfa ve usta yetiştiren mesleki eğitim merkezlerimiz ecdadımızın ahilik kültürünün bir mirasıdır. Hükümet olarak özgün, modern ve yenilikçi projelerle bu güzel mirasımızı korumaya ve zenginleştirmeye gayret ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Çıraklık sisteminin örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alındığını kaydeden Erdoğan, buralarda eğitim gören çırak kalfa ve ustaların lise mezunu sayılmalarının önündeki engellerin kaldırıldığını hatırlattı. Erdoğan, ”3 ay önce mesleki eğitim merkezlerimizin güçlendirilmesine yönelik bazı düzenlemeleri yapacağımızın müjdesini vermiştim. Mesleki eğitim merkezlerindeki çırak ve öğrencilere asgari ücretin yüzde 30’u kadar bin 276 lira ücret ödenmesini sağlayan kanun değişikliği tamamlandı. Aynı şekilde kalfalık yeterliliği kazanan 12. sınıf öğrencilerine ise asgari ücretin yarısı kadar 2 bin 126 lira ödeme yapılacak. İşletmelerle üstlenilecek olan bu ücretlerin tamamı devlet katkısı olarak karşılanacak. Öğrencilerimizin iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı sigortasını yapacağız. Kanun değişikliği üzerinden kısa süre geçmesine rağmen mesleki eğitim merkezlerine olan talepte ciddi bir artış yaşandığını m büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim. Kanun değişikliği öncesinde mesleki eğitim merkezinde yer alan öğrenci sayısı 159 bin iken, şimdi bu sayı 250 bine ulaştı. Yıl sonuna kadar bir milyon gencimizi mesleki eğitim merkezlerimize dahil ederek istihdamlarını sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

Kamu-özel sektör işbirliğinin önemine vurgu yapan Erdoğan, ”Ülkemiz gelişirken ekonomimiz büyürken sanayide üretim çarkları aralıksız dönerken kalifiye elaman ihtiyacı artmaktadır. Bu talebin teknolojik ihtiyaçlara göre karşılanmasında mesleki ve teknik eğitimin büyük bir katkısı var. Mezun gençlerin kendi alanlarında istihdam oranının yüzde 88 olması bu durumun bir göstergesidir. Meslek ve teknik eğitimde nitelik arayışını devletin kendi imkanı kendi gayretiyle başarması mümkün değildir. Özel sektörün destek vermeden, olması gereken düzeyde sahiplenmediği bir mesleki eğitim projesi hedefe ulaşamaz. Bu durumda sanayici kalifiye personel sıkıntısı çekerken mezunlar da eğitimlerine uygun işler bulmakta zorlanır. Cumhurbaşkanı olarak sanayicimiz ve yatırımcılarımızla bir araya geldiğimiz her zeminde kamu özel iş birliğine dikkat çekiyorum. Mesleki eğitim alanında yürüttüğü hatta maddi bakımdan yük aldığı projelerde özel sektörümüzün de elini taşın altına koyması şarttır” diye konuştu.

“Sanayicilerimizin bu modele sahip çıktığını memnuniyetle görüyorum” diyen Erdoğan şunları söyledi:

”Bir buçuk ay gibi kısa bir sürede ülkemizdeki 155 sanayi bölgesi tamamında mesleki eğitim merkezleri faaliyete geçi. Hem gençlerimizi sektörlerin gerektirdiği becerilerle donatacak hem de mezun olduklarında istihdama geçişlerini kolaylaştıracak bu modeli geliştirmekte kararlıyız. Attığımız bu adımlar bir yandan mesleki eğitim merkezleri cazibesini artırırken diğer taraftan genç işsizlik rakamlarının düşürülmesinde önemli rol oynayacaktır. Bu güçlü bağ sayesinde artık aradığımız elamanı bulamıyorum yakınması tarihe karışacaktır. Türkiye’nin İstihdamına ve üretimine katkı sağlayacak önemli projenin ülkemize milletimize ve ekonomimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu önemli projeye verdikleri destek için teşekkür ediyorum.”

Erdoğan, programın sonunda Konya Birinci Organize Sanayi Bölgesi, Erzurum Birinci Organize Sanayi Bölgesi ve İstanbul Birinci Organize Sanayi Bölgesi’ne canlı bağlanarak açılışlarını gerçekleştirdi. Canlı bağlantıların ardından Erdoğan, öğrencilerle birlikte kurdele kesti.