Almanya’da 26 Eylül’de yapılacak genel seçimlere 2 gün kala tarafları son kez bir araya getiren televizyon programı, başbakan adaylarının vaatlerine sahne oldu. Kamu yayıncısı ARD ve ZDF televizyonunun ortaklaşa düzenlediği "Son Tur" programında ağırlıklı konular arasında iklim, vergiler, konut krizi ve Çin ile ilişkiler ön plana çıktı.

Almanya’da genel seçime 2 gün kala Federal Meclis’teki partilerin temsilcileri ve Başbakan Angela Merkel’in koltuğuna aday isimler, televizyon programında karşı karşıya geldi. Kamu yayıncısı ARD ve ZDF televizyonunun ortaklaşa düzenlediği "Son Tur" programında Yeşillerin adayı Annalena Baerbock, Sosyal Demokrat Parti (SPD) adayı ve Maliye Bakanı Olaf Scholz, hükümeti oluşturan muhafazakar Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) adayı Armin Laschet’in yanı sıra liberal Hür Demokratik Partiden (FDP) Christian Lindner (FDP), CSU Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder, Almanya için Alternatif’ten (AfD) Alice Weidel ve Sol Parti’den Janine Wissler yer aldı.

Programında öne çıkan konulardan biri iklim değişikliği oldu

Siyasilerin daha geniş politika meselelerinden bahsetmek yerine kendi karbon ayak izlerini en aza indirmek için attıkları kişisel adımları ele alması dikkat çekti. CDU/CSU adayı Laschet, "Elektrikli bir araba kullanıyorum ve onunla eğleniyorum" dedi. Yeşillerin adayı Baerbock ise son 7 hafta boyunca kısa mesafeli iç hat uçuşlarından kaçınarak seçim kampanyası rotasında "otobüsle ve gerektiğinde bir gece" seyahat ettiğini söyledi. FDP’den Christian Lindner, ayak izini "silmek" için her yıl CO2-Nötr sertifikalarını nasıl satın aldığından bahsetti. AfD’den Weidel ise mümkün olduğunda araba yerine bisiklete bindiğini söylerken, Sol Parti’den Wissler, toplu taşıma araçlarını kullandığını ve evde enerji tüketimini sınırlamaya çalıştığını vurguladı. Seçimlerde öne çıkan isim Scholz ise "güvenlik konvoylarında seyahat eden ve birçok uçuş yapan bir politikacı" olarak iklim üzerindeki kişisel etkisini sınırlamak için bir rol model olduğunu öne sürmenin akıllıca olmayacağını ifade etti. İklim değişikliğiyle nasıl mücadele edileceğine ilişkin belirlenecek politikaya yönelik soruların sorulara 7 partiden 6’sı eylem ihtiyacı üzerinde geniş çapta anlaştı, ancak bunun nasıl başarılacağı konusunda net bir şekilde fikir ayrılığı yaşadı. Hem Yeşiller hem de Sol, Almanya’nın 2038’de bitirilmesi planlanan kömür enerjisinden daha erken çıkış için çağrıda bulundu. Scholz, yenilenebilir enerji kapasitelerini genişletmeye odaklanırken, Laschet kimya ve çelik endüstrilerini modernize etme ihtiyacından bahsetti. Sadece AfD’den Alice Weidel, küresel ısınmanın insan yapımı olduğuna değindi ve yeni nesil nükleer santraller için çağrıda bulundu, Alman endüstrisine zarar gelmemesi konusunda uyarı yaptı.

Savunma harcamaları, AUKUS ve Kuzey Akım 2

Perşembe akşamı düzenlenen program, seçim sürecinde dış politika konularına ciddi şekilde zaman ayrılan ilk tartışma oldu. SPD adayı ve Maliye Bakanı Scholz, "ekonomik gerçeklerin sınırları içinde" artan savunma harcamalarını savunurken, Solcu Wissler ise "daha fazla silahın dünyayı kesinlikle daha güvenli hale getirmeyeceğini" ve paraya başka bir yerde ihtiyaç duyulduğunu ifade ederek Scholz’ün fikrine karşı çıktı. Program boyunca Laschet’i destekleyen Söder de Laschet’nin Alman ordusunu güçlendirme görüşüne katıldı.

Ayrıca Olaf Scholz, Almanya’nın Fransa ile yakın bağlarını da değinerek kendisinin ve federal hükümetin Fransa’nın Avustralya, ABD ve İngiltere arasında imzalanan yeni AUKUS ittifakına itirazlarını "çok iyi anlayabileceğini" dile getirdi. CDU’dan Laschet’e, Baltık Denizi üzerinden Rus doğal gazını Almanya’ya 2 gaz boru hattının faaliyete geçmesini isteyip istemediği soruldu. Projeyi açıkça destekleyen Laschet, "Evet. Bu projeye ihtiyacımız var, çünkü diğer enerji türlerinden vazgeçtiğimizde gaza ihtiyacımız olacak" dedi.

Laschet, "Önemli olan, yani bir transit ülke olarak, Ukrayna’nın sonuç olarak hiçbir dezavantaja maruz kalmamasıdır. Rusya bu anlaşmayı ihlal ederse, anlaşma derhal durdurulacak" ifadelerini kullandı.

Sol Parti’den Wissler ise partisinin uzun vadede NATO’dan çekilme konusundaki tartışmalı tutumunu savundu. Wissler, NATO’nun “tamamen modası geçmiş” bir örgüt olduğunu iddia etti.

Çin ile ilişkiler

AfD adayı Weidel ise "Çinlilerle rahat bir ilişki" çağrısında bulunurken, Yeşillerin adayı Annalena Baerbock ise Çin’e karşı sert bir duruş sergileme ve "ortak bir Avrupa Çin politikası" çağrısı yaptı. Baerbock, Çin ile gelecekteki ilişkilere yönelik "insan hakları durumunu daha güçlü bir şekilde ele almak" istediklerini ifade etti. FDP’den Lindner ise Almanya’nın ticari çıkarlarını ve değerlerini eşit olarak savunması gerektiğini söyledi. CSU Başkanı Markus Söder de Çin’e karşı yaptırımların Almanya’nın oradaki ekonomik çıkarlarına uymadığını söyledi. Çin konusunda daha yumuşak görüşte olan Söder, “Ülke, Yeşillerin olgunlaşmamış dünya görüşü nedeniyle milyonlarca işi tehlikeye atmamalı" dedi.

Avrupa Birliği konusu

Seçim kampanyasının 90 dakika süren son tartışması, adayların Avrupa Birliğini (AB) uluslararası ilişkilerde daha iddialı bir oluşum haline getirilmesindeki kararlılığını gösterdi. Olaf Scholz ve rakibi Armin Laschet, AB’nin egemenliğini dış müdahalelerden korumak için daha fazlasının yapılmasını gerektiğini vurguladı. Scholz, "Avrupa’nın merkezinde en büyük nüfusa ve en büyük ekonomik güce sahip büyük ülkeyiz. Güçlü ve egemen bir Avrupa’ya sahip olacağımızdan emin olmalıyız. Almanlar olarak üzerimize düşen en önemli görev bu” diye konuştu. Anketlere göre hala önde olan SPD Başbakan Adayı Olaf Scholz Almanya’nın dış politikasıyla ilgili soruları yanıtlarken, güçlü bir AB ve ABD ile ilişkileri geliştirilmesi ve iş birlikteliğinden yana olduğunu belirterek, "Avrupa’nın tek bir sesle konuşabilmesini sağlamamız gerekecek" dedi.

Korona virüs, alınan önlemler, ekonomi ve konut

Politikacılar, ülkede bu hafta müşteriden maske takmasını isteyen bir benzin istasyonu çalışanının vurulmasını görüştü. Söz konusu olay, silah yasaları, Covid-19 kısıtlamaları, sanal ortamda radikalleşme ve sosyal medyanın rolüne kadar değişen güvenlik sorunları hakkında tartışmalara yol açmıştı. Baerbock ve Laschet, internet ve sosyal medya devlerini çevrimiçi ortamda nefret söylemi ve aşırılık yanlısı içeriklere karşı daha sert önlemler almaya çağırdı. Baerbock, seçim kampanyası boyunca partisini hedef alan kampanyalardan da özellikle bahsetti. Sol Parti’den Wissler, aşırı sağcı muhbirlerin karıştığı geçmişteki skandalların, bunların amaca uygun olmadığını gösterdiğini söyleyerek Almanya’nın iç istihbarat servislerinin yeniden düzenlenmesi çağrısında bulundu. Söder ise sosyal medya platformlarında kışkırtıcı mesajlar paylaşmakla suçladığı AfD’ye Covid-19’a karşı şüpheyle yaklaşanları harekete geçirdiği gerekçesiyle tepki gösterdi. Söder Sol Parti’yi ise kolluk kuvvetlerini zayıflatmayı hedeflemekle suçladı. Weidel da salgın sırasında alınan karantina kısıtlamalarının ve diğer önlemlerin yasalara uygun olup olmadığını sorguladı.

Konut krizi, kamu harcamaları, kamu borcu

Programda seçim kampanyalarının ana gündemini oluşturan konut sorunu, kamu harcamaları ve kamu borcu dahil olmak üzere iç politikadaki diğer farklı konular üzerinde de anlaşmazlıklar yaşandı. Laschet, vergileri artırmama ve korona virüs krizinden kurtulmaya yardımcı olmak için gevşetilen katı bütçe kurallarına uyma sözü verdi. FDP’den Christian Lindner ile büyük ölçüde aynı fikirde olan Laschet, "Vergi artışı istemiyorum, bütçe kurallarını korumak istiyorum" dedi.

"Yüksek derecede açığımız var, yüksek enflasyon oranlarına sahibiz" diyen Lindner, örneğin, elektrikli arabalar için sübvansiyonları kesmeyi tercih edeceğini ifade etti. Scholz ise çevre konusunda yeterince harcama yapmak için mali kuralların yumuşatılabileceğini söylerken yatırım vurgusu yaptı. Scholz, ülkedeki konut sorununa dönük ise konut şirketlerinin kamulaştırmasına karşı olduğunu, konut ihtiyacı için daha fazla inşaata başlanacağını belirtti. Yeşillerin adayı Annalena Baerbock da emlak şirketlerinin kamulaştırılması konusunda net bir tavır aldı.

Anketlerde SPD önde

Almanya’da 2 gün sonra düzenlenecek seçimlerde rüzgar, SPD’den yana esiyor. Scholz’un partisi SPD’nin oy oranı anketlere göre yüzde 25 iken, Laschet’in CDU/CSU’su yüzde 23’e yükseldi. Seçimlerin ardından olası koalisyonda yer alması beklenen Yeşiller ise yüzde 16.5’e yükselirken, FDP ise yüzde 11’de sabit kaldı. Anketler, seçimin galibinin parlamento çoğunluğuna ulaşabilmek için hem Yeşiller’e hem de Lindner’ın FDP’sine ihtiyaç duyacağını gösteriyor.

Markus Söder, daha fazla insanın giderek SPD, Sol ve Yeşillerin yakınlaştığını fark ettiğini, bu yüzden Armin Laschet’in anketlerde geri kaldığını söyledi. Söder, "CDU ve CSU hala kazanabilir mi? Son birkaç gündeki anketleri gördüğümde bunun mümkün olduğunu düşünüyorum" dedi.