Medical Park Ordu Hastanesi’nden Fizyoterapist Berkay Eren, genellikle kanser, cerrahi, radyoterapi, meme ve prostat kanserleri sonrası gelişen lenfödem (fil hastalığı) hakkında açıklamalarda bulundu.

Şişlik görülebilir

Lenfödem, lenfatik sistemin doğuştan veya sonradan gelişen sebeplerle bozulması sonucu, proteinden zengin sıvının dokular arası boşlukta birikmesi olduğunu ifade eden Fzt. Berkay Eren, şu bilgileri paylaştı: “Lenfatik sistemin en önemli görevi doku sıvısının ve içinde bulunan su, protein, hücreler ve uzun zincirli yağ asidi gibi maddeleri toplardamar sistemine drene etmek ve taşınmasını sağlamaktır. Lenfatik sistem bozulduğunda ise bu maddeler taşınamaz ve dolaşıma katılamaz. Bu yüzden difüzyon mesafesi artar. Hastada şişlik oluşarak lenfödem gelişmiş olur.”

Hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkiler

Lenfödemin genellikle kanser, cerrahi veya radyoterapi öyküsü olan kişilerde gelişmekte olduğuna dikkat çeken Fzt. Berkay Eren, “Özellikle meme ve prostat kanserleri sonrası gelişme riski çok yüksektir. Aynı zamanda, cerrahinin türüne, çıkarılan lenf bezi sayısına ve radyoterapi uygulamalarına göre lenfödem gelişme riski ise hastadan hastaya göre değişmektedir. Lenfödem gelişme riski bulunan hastalarda kola darbe almak, sıyrık ve kesikler, böcek ısırıkları ve enfeksiyon gibi sebepler de lenfödem gelişmesine sebep olabilir. Genellikle kollar ve bacaklarda meydana gelmekle birlikte yüz, gövde, karın veya genital bölgede de şişmeler meydana gelebilir. Hastanın yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen lenfödem şişlik, ağrı, gerginlik hissi ve sık enfeksiyon atakları gibi belirtiler göstermektedir. Hastalığın ilerleyen evrelerinde ise cilt bozukluklarına ve kol, bacak hareketlerinde kısıtlılıklara neden olmaktadır” şeklinde konuştu.

Tedavi yolları

Tedavi yöntemlerine de değinen Fzt. Eren, “Kanser, travma öyküsü, ortopedik ve venöz cerrahiler, kronik venöz yetmezlik (toplardamarların kanı yeteri kadar kalbe götürememesi), lipödem ve romatizmal hastalıklar, sekonder lenfödemin en sık görülme sebepleridir. Kompleks Boşaltıcı Fizyoterapi (KBF), lenfödemin en etkili tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. KBF 2 fazdan oluşur ve 1. fazda hasta aktif tedaviye alınarak lenfödemi azaltılır. Sonrasında ise tekrar şişlik oluşmaması için 2. faza geçilerek bası giysisi giydirilir ve hasta takip edilir. 1.fazdaki tedavi 4 yöntemden oluşur. Bunlar; Manuel Lenf Drenajı (MLD), kompresyon (bandaj ve bası giysisi), cilt bakımı ve egzersizdir. Epidermisin altındaki yüzeysel lenf damarlarına nazik basınç uygulaması ile yapılan drenaj tekniğidir. Manuel Lenf Drenajında (MLD), lenf sistemi özel el hareketleri ile manipüle edilerek sıvı akışı yeniden sağlanır ve ödemli alandaki dolaşıma katılamayan lenf sıvısı vücudun çalışan bölgelerindeki lenf nodüllerine transfer edilmiş olur.”

Etkili tedaviler uygulanabilir

Günümüzde, kollar ve bacaklardaki şişliği azaltmak amacıyla sık kullanılan kompresyon cihazlarının, lenfödemin azaltılmasını ve tekrar şişlik oluşmamasını engelleyemediğini hatırlatan Fzt. Berkay Eren, “Manuel Lenf Drenajı’nda,lenf sıvısı kolda ise koltuk altındaki, bacakta ise kasıklardaki sağlam lenf düğümlerine boşaltılır ve sonra da oradan vücudun dolaşım sistemine katılır. Yani biriken lenfin akacağı yöndeki tüm direnç kaldırılarak lenf sistemi aktive edilmiş olur. Kompresyon cihazı ise bunun tam tersi etki gösterir. Uygulanan yüksek basınç sonrası lenf sıvısı, sağlam lenf nodülleri yerine hasta lenf nodüllerine itilmiş olur. Aynı zamanda boşalan lenf sıvısı tekrar dolarak kollar ve bacaklardaki şişmeye engel olamamaktadır. Bu yüzden lenfödem tedavisindeki en etkili seçeneklerden biri ‘Manuel Lenf Drenajı’ olarak kabul edilmektedir” ifadelerini kullandı.

Uzun süreli yolculuk yapılmamalı

Lenfödem hastalarının tedavilerinin daha iyi sonuç vermesi için uzun süreli yolculuklardan, dengesiz beslenme ve fazla kilolarından kurtulmaları gerektiğini vurgulayan Fzt. Berkay Eren, “Hastaların enfeksiyon riski ve travmalara karşı dikkat etmeleri gerekmektedir. Uzun süre güneş ışığına maruz kalmamalı, sauna, hamam ve sıcak duştan uzak durmalılar. Uzun süreli yolculuklar yapılmamalı, yapılacaksa kompresyon bandajı veya bası giysisi giyilmelidir. Zorlayıcı egzersizler yapılmamalıdır. Sıkı veya dar kıyafetler giyilmemeli ve takı kullanılmamalıdır. Tedaviden sonra kullanılmaya başlanan bası giysisi, özellikle ilk 6 ay tüm gün düzenli olarak kullanılmalıdır. Eğer etkilenen bölge geceleri küçülüyorsa gece çıkarılabilir. Aynı zamanda bası giysileri, özel günlerde birkaç saatliğine çıkarılabilir. Uçak yolculuğu sırasında bası giysisi ve kompresyon bandajı mutlaka kullanılmalıdır. Kesik ve yanık riski için, mutfak ve bahçe işleri yapılırken mutlaka eldiven takılmalıdır. Etkilenmiş kol ve bacakta manikür ve enjeksiyon yaptırılmamalı, nasırlar kesilmemelidir. Jilet kullanımından kaçınılmalı ve istenmeyen tüyler tıraş makinesi yardımıyla dikkat edilerek alınmalıdır. Etkilenen koldan tansiyon ölçülmemelidir. Etkilenmiş kolun üzerine yatılmamalıdır. Aşırı kilo alımını önlemek için beslenmeye dikkat edilmeli, aşırı tuz kullanımından kaçınılmalı ve bol su tüketilmelidir” diyerek sözlerini sonlandırdı.