• Mental HR - Consultancy’nin kuruluş öyküsünü ve günümüze kadar kaydettiği aşamaları ana hatlarıyla anlatır mısınız?  

Mental Danışmanlık, 2014 yılında Türkiye’nin yeni nesil uluslararası danışmanlık şirketi olma hedefiyle kuruldu ve yaptığı çalışmalarda ülkemizin nitelikli insan kaynağı ihtiyacını karşılamak için çeşitli yetenek gelişim, kazanım ve istihdam programlarını hayata geçirmeyi hedefledi. Türkiye’deki gençlere fırsat eşitliği sağlamak, mesleki gelişim alanlarından haberdar etme ve iş dünyasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını doğru zamanda ve doğru bir planlamayla hayata geçirme hedeflerini kendisine ilke olarak koydu.

Bu çalışmaları yaparken sadece istihdam süreçlerine odaklanarak değil, şirketlerin organizasyonel gelişim ihtiyaçlarını karşılayacak, etkin ve çevik yönetim modelleri ortaya koyarak iş dünyasının karşılaştığı fırsatlar ve tehditleri zamanında fark etmelerini sağlayacak gelişim stratejileri ve modellerini ortaya koydu. Bunu yaparken ülkemizin ait olduğu kültür ve coğrafyadan kopmadan değerlerine bağlı, ekonomik koşulları ve gelişim alanlarını iyi okuyan bir işletme kültürü oluşturmaya çalıştı. Bu süreçte 70 binin üzerine mülakat, 35 bine yakın istihdam fırsatı sağlayarak, ulusal ve uluslararası alanda geliştirdiği projelerle hedeflerine doğru emin adımlarla ilerlemeye devam ediyor.

  • Şirket olarak sunduğunuz hizmet ve çözümlerden bahseder misiniz?

Mental HR, hizmet alanlarını dört ana kategoride sınıflandırıyor ve çözüm ortaklarına bu doğrultuda hizmet sunuyor. Ana hizmet alanımızı İşe Alım, Yönetim Danışmanlığı, Eğitim Danışmanlığı, Dijital Çözümler, Ölçme-Değerlendirme şeklinde sınıflandırıyoruz.

  • Yurtdışı yapılanmanızı hangi kriterler doğrultusunda gerçekleştiriyorsunuz?

Yurtdışı çalışmalarımızda öncelikli olarak bölgemizde potansiyeli yüksek olan ve katma değer ortaya koyabileceğimiz ülkeleri önceledik. Burada da Azerbaycan ve Katar gibi son dönemde Türkiye ile yoğun ilişkilerde bulunan, ekonomik olarak kalkınma süreçlerinin yoğun olduğu ülkeleri tercih ettik. Bunun yanında Malezya gibi Asya’da gelişen ekonomilere ve Doğu Avrupa’daki kaliteli insan kaynaklarına odaklanmış durumdayız. Mental HR olarak bu perspektifle yürüttüğümüz çalışmalarda Azerbaycan, Katar ve Malezya’da ofislerimizi kurduk ayrıca Balkan ülkelerinde Bosna ve Sırbistan’da işbirliği çalışmalarımızı hayata geçirdik. Tüm bu çalışmalarımızla birlikte ülkemizin artık know-how’a sahip ve bilgi ihracatı aşamasına geçtiğini söylememiz gerekiyor. Önümüzdeki dönemde gelişen ve gelişmekte olan ülkelerdeki çalışmalarımıza ve işbirliklerine devam edeceğiz.

“2019 İNOVASYON ODAKLI VE ATILIMCI BİR YIL OLDU”

  • Firma olarak 2019 yılını nasıl geçirdiniz? Hangi yatırımlara imza attınız?

2019 yılında özellikle yurtdışı ofislerimizin kurulumlarına ve teknoloji yatırımlarına öncelik verdik. İnsan kaynakları alanında dijital dönüşüme ve yapay zeka teknolojilerine öncülük etmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda Türkiye’de İK dijital çözüm hizmetlerimizi sunmaya başladık. Ayrıca Azerbaycan’ın ilk dijital insan kaynakları platformunu yayına aldık. 2019 bizim açımızdan inovasyon odaklı ve atılımcı bir yıl oldu.

ÇÖZÜM ODAKLI İŞ MODELLERİ

  • Mental HR - Consultancy’i sektördeki diğer firmalardan farklı kılan özellikler nelerdir?

Mental HR’ı sektördeki diğer firmalardan farklı kılan geliştirdiği yetenek gelişim programları ve özel sektöre sunduğu çözüm odaklı iş modelleri şeklinde tanımlayabiliriz. Kurulduğumuz ilk günden itibaren işe alım, yönetim danışmanlığı, ölçme değerlendirme hizmetlerimizle problemi doğru tespit ederek en etkin müdahaleleri yapıyoruz. Tabi bu çalışmaları yaparken sektörün ihtiyaç duyduğu dijital dönüşüm ihtiyaçlarını karşılayarak geliştirdiğimiz dijital alt yapılarla en uygun adaylarla şirketleri kısa süre içerisinde bir araya getiriyoruz.

Geliştirdiğimiz ve uyguladığımız toplu işe alım programları (Öğretmen İstihdamı, Güvenlik İstihdamı, Temizlik İstihdamı, İtfaiye İstihdamı), yetenek kazanımı projeleri (Turkcell GNÇYTNK, TK TaKe-Off, Cybercamp, Start, Mühendis Yetiştirme Programı, TeknoKariyer), burs programları (Bilişim Bursu, Dil Bursu, Hukuk Bursu) ile nitelikli insan kaynağını iş dünyasıyla bir araya getiriyoruz. Mental HR’ı sektördeki diğer firmalardan farklı kılan bir diğer önemli özelliği ise oldukça genç bir kadroyla bu projeleri hayata geçirmesi.

  • İnsan kaynaklarının şirketler ve ülkeler açısından önemine değinir misiniz?

Hizmet verdiğiniz alan her ne olursa olsun sahip olduğunuz insan kaynağının niteliği ve kalitesi şirketinizin geleceğini garanti altına alır. Bu doğrultuda şirketler alanında en iyi olan yetenekleri kendi bünyesine katmak ve bu kişileri doğru bir şekilde ekip çalışmasına dahil ederek çalışmalarını sürdürürler. Bugün sahip olduğunuz insan kaynağının yetkinliklerini iyi okuyamaz veya doğru yönetemezseniz ekonomik gelişmeler ve pazar şartları karşısında sürdürülebilir bir konum elde edemezsiniz. Haliyle insan kaynağı şirketler için esas faaliyet alanı kadar önemli. Çünkü sunduğunuz hizmeti farklılaştıran ve sizi ön plana çıkaran özellikleriniz sahip olduğunuz insan kaynağının kalitesinden gelir. Dolayısıyla bu kaliteyi korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak oldukça önemli.

Devletler açısından da insan kaynağının yetkinliği oldukça önemli. Hem kendi bünyesinde istihdam ettiği hem de bir bütün olarak baktığımızda stratejik öneme sahip noktalardaki kişilerin yetkinliği o devletin başarı garantisi.

“TÜRKİYE GELECEK VAAT EDİYOR”

  • İnsan kaynaklarında Türkiye ne durumda?

Türkiye sahip olduğu genç nüfusla dünyanın gelecek vadeden önemli ülkelerinden biri. Düzenlediğimiz kariyer programları, üniversite buluşmaları gibi çalışmalarla Türkiye’nin dört bir yanında gençlerle bir araya geliyoruz. İş dünyasıyla sunduğumuz hizmetler ve geliştirdiğimiz programlarla sürekli iç içeyiz. Bu nedenle de Türkiye’nin insan kaynağının durumunu ve ihtiyaçlarını oldukça yakından görüyoruz.

Türkiye’nin nitelikli iş gücü kaynağı her geçen gün daha çok gelişiyor, gençlerimiz dünyadaki gelişmeleri takip ediyor fakat maalesef henüz istediğimiz aşamada değiliz. Bir özgüven problemi olduğunu seziyoruz, bununla birlikte bir girişimcilik kültürünü henüz tam anlamıyla oluşturamadık. Son 16 yılda atılan adımlarla birlikte ülkemizin dört bir yanında oldukça önemli gelişmeler yaşandı, bilgiye erişim ve teşvik programlarıyla birlikte birçok çalışmanın önü açıldı. Savunma sanayii başta olmak üzere birçok alanda önemli yatırımlar yapıldı. Bu çalışmaların gerçek etkisini henüz tam anlamıyla hayatımızda hissedemedik. Bunu hissetmeye başladığımızda özgüven problemini ve girişimcilik problemimizi aşacağımızı düşünüyoruz.

“TÜRKİYE ÇEKİM MERKEZİ HALİNE GELDİ”

Gelişmiş ülkeler ve global şirketler insan kaynaklarını nasıl değerlendiriyorlar?

Global şirketler insan kaynakları politikalarını şekillendirirken vizyoner, gelişime açık ve kültürel uyumu sağlayabilecek bireylere odaklanıyor. Bugün çalışmaya başladığınız şirket, tek bir merkezde faaliyetlerini yürütmüyor. Dolayısıyla kadrosundaki yeteneklerin de dünyanın herhangi bir noktasında kolaylıkla uyum sağlayabilecek potansiyelinin olması gerekiyor. Gelişmiş ülkeler ise bu noktada sadece kendi vatandaşlarının gelişimine odaklanmıyor, dünyanın farklı noktalarındaki yetenekleri sistemine dahil ederek toplam fayda hedefiyle çalışmalarını sürdürüyor. Örneğin Amerika ve Almanya gibi ülkeler sanayi, teknoloji merkezleriyle bir çekim alanı oluşturuyor ve dünyanın farklı noktalarındaki yetenekleri bünyesinde topluyor. Türkiye de bu alanda savunma sanayiindeki gelişmelerle birlikte bir çekim merkezi haline geldi ve bu çalışmalar zaman içerisinde çok yoğun bir şekilde artış göstermeye devam edecek.

Geleceğin dünyasında hangi mesleklerin öne çıkması sözkonusu? Bu anlamda insan kaynakları nasıl değişim gösterecek?

Teknolojik gelişmeler, birçok mesleğin iş yükünü azaltacak ve günün sonunda bu mesleklerin önemli bir kısmını ortadan kaldıracak. Geleceğin meslekleri konusunda trend hiç şüphesiz teknoloji alanındaki gelişim sürecine katkı sağlayacak meslekler olacak. Çünkü hala makinenin insandan öğrendiği bir dönemi yaşıyoruz. Yüzyıllardır elde ettiğimiz tecrübe ve bilgi birikimini geliştirmekte olduğumuz teknolojiye aktaracağız. Bu süreçte de ileri yazılım teknolojilerini geliştirecek insan kaynağına ciddi anlamda ihtiyaç duyacağız. Çözüm ortağımız olan şirketlerin bilişim, yazılım ve mühendislik alanlarındaki insan kaynağı talepleri her geçen gün daha çok artıyor. Bu talep artışıyla birlikte yetkinliklerin derinlemesine geliştiğini de görüyoruz. Bugün bu ihtiyacı karşılayabiliyoruz ancak derinlemesine ihtiyaçları gidermek için daha kapsamlı eğitim programları yürütmeliyiz.

Bir diğer önemli konu, yaptığımız iş ne olursa olsun çağa ayak uydurarak kendimizi geliştirmemiz. Bugün bir iletişimcinin bu teknoloji karşısında hala geleneksel yöntemlerle iş yapıyor olması onu dezavantajlı duruma düşürecek. Ancak dönüşüm ve değişim sürecine ayak uyduracak şekilde kendisini geliştirmesi halinde alanındaki yeniliklere öncülük edebilecek konuma kolaylıkla erişebilecek.

“İNSANIN MAKİNEYE ÖĞRETTİĞİ DÖNEMİ YAŞIYORUZ”

Gelişen teknolojilerin özellikle yapay zeka teknolojisinin gelecekteki etkileri neler olacak?

Yapay zeka teknolojileri, yakın gelecekte iş yapış yöntemlerimizi tamamen değiştirecek. Şu an içinde bulunduğumuz dönemi “insanın makineye öğrettiği” dönem olarak tanımlayabiliriz. Yakın gelecekte bu süreç “insanın makineden öğrendiği” bir ortam oluşacak. Dolayısıyla hangi alanda faaliyet gösteriyor olursak olalım yeni teknolojilere açık ve dönüşüm süreçlerine adapte olmamız gerekiyor. Çünkü bu teknoloji, meslekleri de dönüştürüyor, dönüşüm fırsatını kaçıranların karşılaşacağı durum iç açıcı olmayacak. Bu nedenle bugünden başlayarak yaptığımız işlerin ve sunduğumuz hizmetlerin geleceğin teknolojisiyle birlikte dönüşeceği ortamı hazırlamalıyız. Mental HR olarak bu kapsamda hayata geçirdiğimiz dijital kariyer portalı, video mülakat sistemi, online sınav sistemlerinin tamamını makine öğrenmesi ve yapay zeka teknolojileriyle geliştiriyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın Malezya ziyaretinde bir anlaşma imzaladınız, bu anlaşmadan bahseder misiniz?

Türkiye, son yıllarda attığı adımlar, uluslararası alanda geliştirdiği ikili ilişkiler ve kurduğu işbirlikleriyle hem ekonomik hem de kültürel birliktelikler oluşturuyor. Bu durum devlet yöneticilerinin de dikkatinden kaçmıyor. Malezya Başbakanı Mahathir Mohamad, gençlerle bir araya geldiğinde Türkiye’deki gelişim fırsatlarının önemine sürekli değiniyor. Son olarak bir üniversite ziyaretinde “Türkiye’nin kalkınması ve gelişmesi Malezya’dan ileride, bu kalkınma Türk halkının kendi çabalarıyla gerçekleştirdiği bir süreç. Malezya’nın kalkınması için gençlerimizin Türkiye’ye gitmesini, Türkçe öğrenmesini ve orada en az 10 yıl çalışmasını istiyorum. İnanıyorum ki, bu süreci tamamlayan gençler Malezya’ya döndüğünde Malezya’nın kalkınması için şans olacak” dedi. Biz de bu anlamda Work4Malaysia programını geliştirdik, hazırladığımız proje hem Türkiye’de hem de Malezya’da ciddi bir karşılık buldu. İki ülke arasında nitelikli insan kaynağının gelişmesini sağlayacak projemizin Malezya devletinin himayesinde gerçekleşecek olması, Türkiye’nin uluslararası alandaki vizyonuna katkı sağlaması açısından son derece önemli buluyoruz.

Bu projenin protokolünün Sayın Cumhurbaşkanımız ve Malezya Başbakanı’nın huzurunda imzalanması ise her iki ülkenin nitelikli insan kaynağına verdiği önemi açık bir şekilde ortaya koyuyor.

Bu özel röportaj Ekovitrin Ocak sayısında. Okumak için tıklayınız.