İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü ve Gazetecilik Kulübü’nün düzenlediği “Geleceğin Gazetecileri Gazeteciler ile Buluşuyor” başlıklı konferansa katılan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, konuşmasına Sedat Simavi’nin öncülüğünde gazetecilerin kurduğu TGC’nin kuruluş öyküsünü anlatarak başladı. Güneş, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yola çıkış felsefesinin gazetecilerin özlük sorunlarını çözmek olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bizim için çok kıymetli bir cümle var: ‘basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü’.  TGC, kurulduğu günden bu yana bu iki kavramın bu ülkede yeşermesi için elinden geleni yapıyor. TGC’nin şu an 3 bin 780 asıl üyesi var. Onursal üyelerimiz de var. Bir de Basın Müzesi var. 30 bin kitap var müzede. Ayrıca Türkiye’nin gazeteciliğin hafızası dediğimiz tüm Osmanlıdan günümüze kadar çıkan tüm yayın organlarının olduğu çok kıymetli bir müze. Çok güvenilir bir kurumsal kimliği var.”

“BASIN VE DÜŞÜNCEYİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KONUSUNDA TARAFIZ”

Genç gazeteci adaylarının yoğun ilgi gösterdikleri konferansta TGC’nin gazetecilere verdiği ödüllerden de söz eden Sibel Güneş, “Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin 5 ödülü var. Ödüllerimiz; Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülleri, Sedat Simavi Ödülleri, Yerel Gazetecilik Ödülleri, Burhan Felek Basın Hizmet Ödülleri; ki 50 yıl gazetecilik yapmış olmak ve 70 yaşından gün almak gibi çok özel şartlar içeriyor. Umarım bu kadar uzun süre gazetecilik yapabilirsiniz ve bu ödüllere başvurursunuz” diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Cemiyet sadece bir konuda taraf; basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü. Bir de gazetecilik mesleğinin yapılabilir olmasında bir tarafız. Biz mesleğimizi ne zaman yapamıyoruz? Bir düşünün. Yayın yasağı geliyor, cemiyet bu konuda taraf. Diyoruz ki yayın yasağı olmasın, insanlar olayların nasıl gerçekleştiğini birinci elden duysun, dedikodu devreye girmesin, yalan haber yayılmasın. Sosyal medya engelleniyor. Bunlar da engellenmesin insanlar sözünü açıkça söylesin ve vatandaş doğru bilgilensin. Biz elit bir mesleğin temsilcileri değiliz. Biz halkın haber alma hakkı için görev yapan ama çok kıymetli bir mesleğin temsilcileriyiz. Bu işi yaparken de bütün olanakları halkın haber alma hakkı için kullanıyoruz. Kendi çıkarımız, kendimize alan açmak, popüler hale gelmek için değil. Kötü örnekleri defalarca görüyorsunuz. Tabii ki onlar istisna. Bu işi etik yapan, Türkiye’nin demokrasinin yeşermesine katkı sağlayan yüzlerce gazeteci var. Onların dikkate alınması gerekiyor.”

“HER DÖNEMİN GÜNAH KEÇİSİ GAZETECİLER”

İyi bir gazeteci olmanın yolunun geçmişi iyi bilmek de olduğunun altını çizen Güneş, “Çok uzun zaman önceden söz etmiyorum. Sadece şu son 100 yıl içerisinde basının hikâyesini iyi bilirseniz bugünü çok daha iyi anlarsınız. Ayaklarınızı yere daha sağlam basarsınız diye düşünüyorum. Türkiye’de öldürülen gazetecilerin sayısı 66. Basın müzesinde bir öldürülen gazeteciler galerisi var. Orayı gezdiğinizde göreceksiniz ki her siyasi görüşten gazeteci bu ülkede öldürülmüş. Demek ki bu siyasi görüşle ilgili bir şey değil. İnsanlar duyulmasını, konuşulmasını istemedikleri zaman belirli konularda en kolay hedef olarak gazetecileri seçiyorlar. Her dönemin günah keçisi olarak gazeteciler seçilmişler ve bunun içinde ağır bir bedel ödemişler” şeklinde konuştu.

“TEK BİR KAYNAKLA ASLA YETİNMEYİN”

Şu an internet medyasının haber alma açısından güçlü olduğu bir dönemde olunduğunu hatırlatan Güneş, “Lütfen okuduğunuz her haberi, farklı politik eğilimde 4-5 siteden tekrar okuyun. Önünüze sunulanı kabul etmeyin. Tek bir kaynakla asla yetinmeyin. Çünkü sizin bakış açınızın geniş olmasına sokaktaki insanın çok ihtiyacı var. Aksi halde bir haberin nasıl karartılabileceğinin yüzlerce örneğini gösterebilirim. Ama gerçek bir tane. Biz gazeteciler olarak bütün hikâyemiz, gerçeğin peşinde olma sorumluluğumuz. Elbette bir takım kötü gazetecilik örneklerini fazlasıyla görüyoruz. Köşe yazarlarının bugünlerde çok dramatik örneklerini görüyorsunuz. Yani bir şuur bulanıklığı söz konusu. Biz reklamcı değiliz. Adımız gazeteci ise o işi yapma sorumluluğumuz var” dedi.

“DAYANIŞMAYA ÇOK İHTİYAÇ VAR”

İyi bir gazetecinin hukuksal anlamda da kendini iyi yetiştirmeye ihtiyacı olduğunu aktaran Sibel Güneş, “Biz gazetecilerin toplu hareket etmeye çok ihtiyacı var. Dayanışmaya çok ihtiyaç var, çünkü gazeteci çok yalnız. Sizler birer şövalye değilsiniz. Kendisinin şövalye olduğunu düşünen birçok kıdemli meslek mensubundan duyduğum bir şeyi paylaşmak istiyorum. Bu cezaevinde ziyaret ettiğim gazeteci arkadaşlarımızdan birisi hep bunu söyledi. Yöneticilerden birisi, isim vermiyorum, ‘Ben hep gazeteciliğin romantik bir şövalye yalnız başına mücadele eden bir meslek mensubu olduğunu düşündüm. Çalıştığım kurumda sendikanın ve cemiyetin daha fazla üye kazanmasına engel oldum’ demişti.  Gazetecilerin yan yana durmaya dayanışmaya çok ihtiyacı var. Kimi tercih ederseniz edin. İyi araştırın, örgütlü olmaya dikkat edin. Basın iş kanunuyla çalışırken, çalışmalarınızı belgeleyin. Gazeteci dünyayı kurtarıyor ama kendini kurtaramıyor” ifadelerini kullandı.

Güneş, konuşmasının sonunda ülkedeki kâğıt sorununu aşabilmek için Balıkesir’de bir fabrika kurulması konusunda bir çalışma yürütüldüğünü de aktardı.