SÖYLEŞİ: ALİ KARABAŞ

Vakıf Katılım, 2020 yılında aktif büyüklüğünü bir önceki yıla göre yüzde 75,2 artışla 53.2 milyar TL’ye, toplanan fonları ise yüzde 72,4 yükselterek 39.6 milyar TL’ye ulaştırdı. Müşterilerine daha yakın olma stratejisi kapsamında gerçekleştirdiği şube açılışlarıyla 43 ilde toplam 117 şube sayısına ulaşan Vakıf Katılım, çalışan sayısını da yaklaşık bin 700’e çıkardı. Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş, pandemide uyguladıkları stratejiler ve ulaştıkları büyüklükle ilgili Ekovitrin’in sorularını cevaplandırdı. Vakıf Katılım’ın sektörde ulaştığı büyüklüğü rakamsal verilerle anlatır mısınız? Vakıf Katılım olarak son derece başarılı bir seneyi geride bıraktık. Yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde 2020 yılında aktif büyüklüğümüz bir önceki yıla göre yüzde 75,2 artışla 53.2 milyar TL’ye, toplanan fonlarımız ise yüzde 72,4 artışla 39.6 milyar TL’ye ulaştı. Gerek güçlü fonlama kaynaklarımız gerekse öz kaynaklarımızla reel sektöre desteğimizi artırarak nakdi ve gayri nakdi toplamda 43. 1 milyar TL fon kullandırdık. Müşterilerimize daha yakın olma stratejimiz kapsamında gerçekleştirdiğimiz şube açılışlarıyla 43 ilde toplamda 117 şube sayısına ulaştık ve çalışan sayımızı da yaklaşık bin 700’e çıkardık.

“HEDEFİMİZ, PASTADAN PAY ALMAK DEĞİL, PASTAYI BÜYÜTMEK”

Vakıf Katılım olarak gerek yönetim gerekse rekabet anlamında uyguladığınız stratejiler nelerdir? Kurulduğumuz günden bu yana temel stratejimiz sadece kendimizi değil, sektörümüzü de büyütmek oldu. Tüm çalışmalarımızı bu hedefimizi gözeterek ele aldık. Bizim derdimiz pastadan pay almak değil, pastayı büyütmek. Elbette rekabet olacak, herkes kendi kurumunu rakiplerinden farklılaştırmak isteyecek. Ancak bu şekilde hizmet kalitesi, ürün çeşitliliği artar. Fakat burada sektörün de büyümesini, daha da güçlenmesini sağlayacak faaliyetlere odaklanmak çok önemli. Bizler de vakıf kültürünün yüzlerce yıllık birikiminden ve güçlü Türkiye vizyonundan aldığımız kuvvetle ülkemizin gücüne güç katmak için çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz.

“HİZMET ANLAYIŞIMIZI VAKIF KÜLTÜRÜ İLE HARMANLADIK”

Vakıf Katılım’ı sektördeki diğer kuruluşlardan farklı kılan özelliklerden bahseder misiniz? Vakıf Katılım, hangi hizmet ve çözümlerle sektörde fark yaratıyor? Vakıf kültürü ile harmanladığımız hizmet ve çalışma anlayışı bizi sektördeki tüm oyunculardan farklılaştırıyor. Ayrıca faaliyetlerimiz sonucunda elde ettiğimiz kârın bir kısmının vakıf işlerinde kullanılıyor olması da bir diğer farklılığımız. Diğer yandan çalışmalarımızı her zaman sektörü büyütmek doğrultusunda şekillendiriyor, hem yurtiçi hem de yurtdışında daha fazla fonu sisteme dahil etmek ve daha fazla kişiye ulaşmak için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Hizmet yelpazemiz toplumumuzun tüm kesimlerinden oluşuyor. Sahip olduğumuz vizyon ve misyon çerçevesinde, müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu finansman ve finansal hizmetlere kolaylıkla erişebilmelerini sağlamak üzere, kurulduğumuz günden bu yana büyük bir gayret gösteriyoruz. Kamu finans kuruluşu olmamızın verdiği güven sayesinde özellikle yurtdışı fonların ülkemize kazandırılması konusunda önemli bir rol üstlenmiş durumdayız. Bu alanda sektöre kayda değer katkılar sağlıyoruz. Yatırım ve proje finansmanı konusunda kâr-zarar ortaklıkları ve sermaye ihraçlarında etkin rol alıyor, devletimizin önceliklendirdiği sektörlerde büyüme hedefiyle faaliyetlerimizi yürütüyoruz.

“SEKTÖR YAKLAŞIK 17 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYOR”

Türkiye’de katılım bankacılığı sektörüne baktığımızda karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor? Sektörün büyüklüğü hakkında bilgi verir misiniz? 2020 sonu itibarıyla 2019 yıl sonuna göre kullandırılan fonlarda yüzde 60.7’lik büyüme gösteren ve piyasalara 240.133 milyar TL destek veren sektörümüz, aktif büyüklükte de aynı dönemde yüzde 53.7 yükseliş sergileyerek 437.092 milyar TL’ye ulaştı. Bu da bankacılık sektöründen alınan payı yüzde 7.2 seviyelerine taşıdı. Şu an sektörümüz yaklaşık 17 bin kişiye istihdam sağlıyor. Katılım finans sektörünün merkezi olma projesini ciddiyetle ele alan Türkiye, bu konuda ciddi avantajlara sahip. Asya ile Avrupa küresel finans ağırlıklarının tam ortasında yer alıyoruz. Sahip olduğumuz kültürel miras, jeopolitik konum, ekonomik büyüklük ve hinterlant ile hâlihazırda katılım finans merkezi olmak için birçok şartı karşılıyoruz. Türkiye Katılım Bankacılığı Strateji Belgesi’nde yer alan Sektörel Strateji ve Koordinasyon, Ürün Çeşitliliği ve Gelişimi, Danışma Kurulları, Eğitim, İK ve Sertifikasyon, Kurumsal İletişim ile Algı ve İtibar konularında çalışmalarımıza büyük bir hızla devam etmemiz gerekiyor. Bu ana başlıklar üzerinden yürüteceğimiz çalışmalarla katılım bankacılığının sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde gelişimini sağlayabilir, dünyanın merkezi haline gelebiliriz.

“PANDEMİ SÜRECİNİ VERİMLİ GEÇİRDİK”

Pandemiden gerek katılım bankacılığı gerekse Vakıf Katılım nasıl etkilendi? Pandemide hangi tedbirleri aldınız? Bu süreçte elbette, “önce sağlık” ilkesini merkezimize aldık. Daha önce tecrübe edilmeyen bir çalışma modelini hızlıca hayata geçirerek, çalışanlarımızın önemli bir kısmının işlerini dönüşümlü bir şekilde ve evlerinden sorunsuz bir şekilde yürütebilmesini sağladık. Tüm çalışanlarımızla bu süreçte büyük bir dayanışma içerisinde, yeni bir sistemle fakat eskisinden çok daha güçlü bir şekilde faaliyetlerimize devam ettik. Gerek sahip olduğumuz insan kaynağı gerekse güçlü teknolojik altyapı ile tüm faaliyetlerimizi aksatmadan sürdürdük. Müşteri ihtiyaçlarına yönelik etkin ve hızlı çözümlerimizle pandemi sürecini son derece verimli bir şekilde geçirdik.

“ÇALIŞMAYA VE ÜRETMEYE ODAKLANACAĞIZ”

Vakıf Katılım olarak kısa ve uzun vadedeki hedefleriniz nelerdir? Pandemiyle mücadele ve ekonomide reformlarla geçecek olan bu sene de her zaman olduğu çalışmaya ve üretmeye odaklanacağız. Bize emanet edilen tüm varlıkları ve değerleri koruyarak, ülkemizin gücüne güç katmak için canla başla faaliyetlerimize devam edeceğiz. Hedefimiz tüm kalemlerde sene sonunda yüzde 40-50 bandında bir büyüme yakalamak. Ekonomimize en yüksek katkıyı sunacak olan ve “4İ” olarak adlandırdığımız “imalat, istihdam, ihracat ve inovasyon” alanlarına yönelik faaliyet gösteren tüzel müşterilerimize özel ürün ve paketler sunmaya devam edeceğiz. Ayrıca mahalli idarelerle işbirliklerimiz kapsamında yerel belediyelerin kalkınmasına yönelik projeler üretmeyi sürdüreceğiz. Sağlık sektöründe yapılan yatırımların ve ilaç, aşı gibi Ar-Ge çalışmalarının finanse edilmesi ile sağlık alanında ülkemizin kaynaklarını artırmayı destekleyeceğiz. Tarım bankacılığı kapsamında tarım borsalarında “Elektronik Ürün Senetleri” alım satımına aracılık ederek ve bu senetler üzerinden çiftçilerimize finansman sağlayarak bu alanda da büyüyeceğiz. Bildiğiniz üzere son dönemde temassız ödemelerin sayısı oldukça arttı ve artmaya da devam edecek. Mobil şubemizi geliştirme çalışmalarımıza büyük bir hızla devam ediyoruz; push notification ile bildirim, biyometrik doğrulama ile giriş gibi birçok yeni özelliği de devreye alarak dijital kanallardaki deneyimi bir üst seviyeye çıkarmayı planlıyoruz. Yine müşterilerimizin döviz ve kıymetli maden alış/satış işlemlerini 5 gün/24 saat yapabilecekleri bir mobil uygulama üzerinde de çalışmalarımız devam ediyor. Böylelikle döviz ve kıymetli maden alış/satış, emir verme, kur takibi gibi işlemler kolaylıkla ve hızlı bir şekilde yapılabilecek. Özellikle Ar-Ge Merkezi kimliğimizle Fintechler ve üniversitelerle ortak yürüttüğümüz, TÜBİTAK, TEYDEB ve EU projeleri de bulunuyor. Dijital dönüşüm yolculuğunda hem müşteri deneyimini hem de kurum içi verimliliği artıracak çalışmalara ağırlık verdik, bu projelere hız kesmeden devam edeceğiz.