Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı elde ettiği zafer için mutluluktan nutku tutulan Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tamella Aliyeva, 1963 yılında 5. sınıf öğrencisiyken ilk defa gittiği Şuşa’ya yeniden ayak basmak istiyor.

Ermenistan’ın işgal altında tuttuğu topraklarını geri kazanan Azerbaycan’ın zaferi, Türkiye’de de sevinçle karşılandı. Muş’ta görev yapan MŞÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tamella Aliyeva, 1998 yılında Azerbaycan’dan Türkiye’ye geldiğini ve o zamandan bu yana Türkiye’de bulunduğunu söyledi.

“Şuşa, Azerbaycan’ın kültür sanat beşiğidir”

Geldiği günden bu yana hep Karabağ ve oradaki olayları anlattığını ifade eden Prof. Dr. Aliyeva, “Bizim bütün hayatımız Dağlık Karabağ’a bağlıdır. Karabağ’a ilk defa 1963 yılında gittim. O zaman 5. sınıf öğrencisiydim. Bizim Kirs Dağı’nda yaylamız vardı orada kalıyorduk. 1965 yılında da ikinci kez Şuşa’ya gittim ve Şuşa’da tarihi her yeri gezdim. Oralara hayran oldum. Şuşa, Azerbaycan’ın kültür sanat beşiğidir. Güzel ve adı tarihe düşmüş eserler var orada” dedi.

“Ermenistan için Şuşa çok önemlidir”

Şuşa’nın Ermenistan için çok önemli bir stratejik bölgeye sahip olduğunu anlatan Aliyeva, “İster strateji olarak coğrafyasına göre, isterse güzelliklerine göre. Bu güzellikler onlara çok para kazandıracaktı. Onlar dünyanın turistlerini buraya çağıracaktı ve o abidelerin sayesinde çok para kazanacaklardı. Ermenistan, Hankendi ve Şuşa’yı vermek istemiyordu. Çünkü Şuşa’yı almak; Azerbaycan’ın, Karabağ’ın yüreğini almak gibi bir şeydir” ifadelerini kullandı.

“Azerbaycan ve Türkiye dost değiller, kardeşler”

Azerbaycan ve Türkiye’nin dost değil, kardeş olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Aliyeva, “Dostluklar sonradan ortaya çıkar. Kardeşlikler ise bir anneden gelir. Hayat sübut etti ki zor günde Türkiye hep yanımızda oldu. Elini uzatmadı yanımızda oldu. Biz onların manevi desteği ve yardımıyla buralara geldik. Türkiye’deki televizyonlar ilk haberlerini Karabağ ile başlayıp, Karabağ ile bitiriyorlar. Dünya da buna şaşırdı kaldı ki; bu iki ülkenin kardeş olduğunu anladı. Alınan topraklarda, şehirlerde ilk okunan ezan oldu. Şuşa’nın da o kadim camilerinde, mescitlerinden Azerbaycan’ın her yerine ezan sesleri duyuruldu, ezan sesleri gitti” diye konuştu.

“Bu mutlu zafer haberini alınca nefesim kesildi”

Ermenistan’a karşı elde edilen zafer haberiyle birlikte çok mutlu olduğunu sözlerine ekleyen Aliyeva, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ben delicesine mutlu oldum, çılgıncasına mutlu oldum. Bu mutlu zafer haberini alınca nefesim kesildi. Ben ağlayarak sesimi tüm dünyaya iletmek istedim. Allah’ım dedim bu sevinci benim kalbim kaldıracak mı? Çünkü hayatımda bu kadar sevinmemiştim. Evladım olunca, doktoramı yaparken, profesör olurken bu kadar sevinmemiştim. Şuşa’ya gitmek en büyük arzumdur. Şuşa’da yalın ayakla gezeceğim ister kış olsun, ister bahar olsun hiç fark etmez. Önce o taş döşenmiş sokaklarda gezeceğim, sonra camilere gireceğim. Camilerin duvarlarını öpeceğim.”