Milas Kaymakamı Mustafa Ünver Böke, Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Herve Magro ile birlikte Labranda Antik Kenti’nde devam eden arkeoloji kazı çalışmalarını yerinde inceledi.

Lyon 2 Üniversitesi’nden Prof. Dr. Olivier Can Henry başkanlığında yürütülen, İstanbul Üniversitesi’nden Başkan Yardımcısı Arş. Gör. Dr. İpek Dağlı, Mimar Sinan Üniversitesi’nden Kazı Başkan Yardımcısı Cem Ardıl ile birlikte çeşitli ülkelerden akademisyenlerin yer aldığı Labranda Kazı çalışmaları devam ediyor.

Milas Kaymakamı Mustafa Ünver Böke, Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Herve Magro ile birlikte Labranda Antik Kenti’ne inceleme ziyareti gerçekleştirdi.

Bizans mezarlığı, doğu stoa, teras 2 stoa, doğu hamam, roma havuzu, stadion bölgesinde yapılan çalışmalar hakkında Kaymakam Böke ve de Büyükelçi Magro’ya bilgi aktaran Labranda Kazı Başkanı Prof. Dr. Olivier Can Henry, “Labraunda, Zeus Labraundos’a adanmış önemli bir kült merkezidir. Sembolü çift ağızlı balta olan (Labrys) Zeus Labraundos’un kutsal alanı, antik Karyalıların milli kutsal alanıydı. Çift ağızlı baltayla ilişkili tanrı kültü çok daha eskiye, Hitit Gök Tanrısı Tarhunt’a dayanır. Labraunda’nın merkezinde yer alan ve “Yarık Kaya” olarak isimlendirilen kaya kütlesi ve bu kayanın altında kaynayan pınar Labraunda’nın kutsallığıyla doğrudan ilişkilidir. Mylasa (Milas) ve Labraunda’yı birbirine bağlayan yaklaşık 12.4-13.5 km uzunluğunda, etrafında kaynak çeşmeleri ve mezarların yer aldığı taş döşeli bir kutsal yolda, geçmişte Zeus Labraundos onuruna tören alayları düzenlendiği bilinmekte” dedi.

Labraunda’da ilk kazıların 1948 yılında Uppsala Üniversitesi’nden İsveçli Prof. Dr. Axel W. Persson tarafından başlatıldığını ve 2013 yılına kadar sürdürüldüğünü, 2013 senesinden itibaren ise kendi başkanlığında sürdürüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Henry, “Labraunda’nın yayılım alanını ve etrafındaki kalıntıları belgelemek amacıyla 2018 yılından beri bir yüzey araştırması projesi de gerçekleştiriyoruz. Labraunda’nın en erken buluntuları “Yarık Kayanın” altında saptanmıştır ve Geç Kalkolitik-Erken Tunç Çağı’na tarihlenmektedir (MÖ 4000-3000). Pişmiş toprak figürinler ve kayaya oyulmuş düzenekler burada aynı zamanda Kybele kültünün olduğunu düşündürmekte. Labraunda’da kutsal alana dair en erken mimari kalıntılar MÖ 6. yüzyıla tarihlenen ve yarık kayanın güneybatısında yer alan giriş, bunun hemen batısındaki küçük bir tapınak ve sunaktan oluşan komplekstir. Labraunda Hekatomnosoğulları hanedanlığı döneminde, yani Hekatomnos (MÖ 392-377) ve oğulları Maussollos (MÖ 377-353) ve İdrieus (MÖ 351-344) döneminde köklü bir değişim geçirmiş, çok önemli bir siyasi ve dini merkeze dönüşmüştür. Bu dönemde Zeus tapınağı genişletilmiş ve tamamen mermerden inşa edilmiş, tören mekanları olarak kullanılan iki adet görkemli andron ile birlikte iki adet giriş, hazine binaları, ziyafet salonları olarak kullanılan stoalar ile çeşmelerle Labraunda’ya bir karakter kazandırılmıştır. Labraunda’nın önemi Hellenistik Dönemi, Roma İmparatorluğu Dönemi ve Geç Antik Çağ boyunca sürmüştür” dedi.

Çok güzel bir konumda yer alan Labranda’nın hem iyi korunmuş harabelere hem de muhteşem bir manzaraya sahip olduğuna da değinen Prof. Dr. Henry, “Labranda’da andron adı verilen iki eşsiz binada biri hala 8 metreye kadar ayaktadır. Başka hiçbir kutsal alanda vadiye bakan büyük pencerelere sahip böylesi geniş ziyafet salonları ya da benzerleri görülmez. En şaşalı günlerinden sonra (MÖ 4. yüzyıl) Antik çağın sonuna kadar nerdeyse hiç değişmeden kalmış bir kutsal alanı ziyaret etmek ziyaretçilere sıra dışı bir deneyim sunmakta” dedi.

Milas Kaymakamı Böke, her köşesinden tarih fışkıran Milas’ın önemli bir değerinin daha gün yüzüne çıkmasında emeği geçen tüm çalışanlara teşekkür etti.