“Otuz yıl savaşları” “Yüz yıl savaşları”. Fransa ile Almanya mı? Adları bile ürkütüyor: Birinci Dünya savaşı, İkinci Dünya savaşı. Birincisinde on yedi milyon insan öldü, ikincisinde yetmiş. Savaş 1945’te tarafların topyekun tükenişiyle son buldu. Avrupa’nın yarısı Amerikan kontrolüne geçti, diğer yarısı da Sovyetler Birliği tarafından işgal edildi.

Ortadoğu nereye?
Dünyanın petrol serveti Ortadoğu ülkelerinin ayaklarının altında: Cezayir’de, Libya’da, Irak’ta, İran’da, Suudi Arabistan’da, Körfez ülkelerinde. Ama uzaydan bakın: Ortadoğu’da kan gövdeyi götürüyor. Libya’da, Yemen’de, Mısır’da, Irak’ta, Suriye’de insanlar vahşice birbirlerini öldürüyor. Ortadoğu bugün boğazına kadar bir iç ve ülkeler arası savaş bataklığında. Bu bir İslam iç savaşı. Dün İran’la Irak arasında doğrudan bir savaş yaşandı. Yüz binler öldü. Bugün ise Ortadoğu da herkes herkesle savaşıyor. Sünniler Şiilerle, radikaller ılımlılarla, hanedanlar demokratlarla, aşiretler aşiretlerle savaşıyor. İslam iç savaşı yayılarak genişleyerek sürüyor.

Çözüm var mı?
“Arap Baharı” hangi noktada? Tunus’ta ve Mısır’da otokratik liderler devrildi. Ya sonra? Mısır’da eski hamam eski tas. Ordu darbe yaptı ve aynı eskiden olduğu gibi bir General Cumhurbaşkanı oldu. Tunus’ta istikrarın tam olarak geldiğini söylemek için vakit erken. Libya’da durum: bir facia. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy Kaddafi’ye neredeyse bir şahsi intikam gibi saldırdı. Önce İngiltere’yi, sonra NATO ve Almanya’yı, sonra ABD’yi ve Birleşmiş Milletleri ikna ederek bir yıldırım operasyonu düzenledi. Kaddafi vahşice öldürüldü. Ama peşinden Sarkozy’de seçimleri kaybetti. Libya’da bugün kan gövdeyi götürüyor.

Irak mı? Orada da Amerikan Başkanları baba ve oğul Bush Saddam’a savaş açtılar. İki aşamalı bu savaş sonucunda Saddam yakalandı ve asıldı. Obama Irak’tan askerlerini çekti.  Netice: kan gövdeyi götürüyor. Irak üç parça: Şiiler, Kürtler ve Radikaller. Dünkü El-Kaide’yi bugün IŞİD beşe, ona katladı. Suriye mi? Esad’ın öldürdüklerinin üç yüz bini bulduğu söyleniyor. Suriye’de en az üç parça: Esad, Kürtler ve IŞİD. Yemen iç savaşın ortasında mı, başında mı? Belli değil.

Batı liderlerinin büyük korkusu IŞİD

Obama iktidara geldiği zaman akademik olarak uluslararası ilişkiler uzmanı olarak yirmi birinci yüzyılı doğru okudu. Yirminci yüzyılın  kapitalizm- komünizmsavaşı olduğunu ama bu sayfanın artık kapandığını görmüştü. Yirmi birinci yüzyılın bir Hristiyan İslam çatışmasına yönelmesinden endişe ediyordu. Bu nedenle Başkan seçilince ilk seyahatini Türkiye’ye yaptı. İkinci defa seçilince de Kahire’ye gitti.

Obama siyaset bilimci olarak doğru bir analiz yapmıştı. Ama devlet adamı olarak başarısız oldu. Ortadoğu’daki çatışmaları hafife aldı. Önceliği Amerikan ekonomisine verdi. Esadkendi vatandaşlarını öldürmeye başlayınca görmezlikten geldi. Suriye’yi Putin’e ve İran’a terk etti. Onun için varsa yoksa Amerika’da işsizliğe karşı savaş ve ekonomik sorunlar vardı. Dünya liderliği onu bir devlet adamı olarak ilgilendirmiyordu. Ne zamana kadar? IŞİD ona şok bir şekilde Ortadoğu’yu hatırlatıncaya  kadar. Amerikalıgazetecilerinin neredeyse canlı televizyon programlarında  kafalarının kesilerek öldürülmesi Amerikaniç politikasında fırtına yarattı. Obama Kongre’de ve medyada köşeye sıkıştı.  

Obama’nın tercihi gene yanlış oldu

IŞİD artık bir süper El-Kaide idi. Usame Bin Ladin’in öldürülmesi ikinci planda kalmıştı. Obama IŞİD’e “bu bir kanser” teşhisini  koydu. Ama bulduğu çözüm yanlıştı: IŞİD ilemücadeleyi taşeronlara bırakmak. Yani Suriye diktatörü Esad’a ve İran’a. Bu çerçevede piyango Esad’a ve İran’a çıktı. İran’a yıllardır süren ambargo artık kaldırılacaktı. Amerikan Dış İşleri Bakanı Kerry peşinde diğer batılı ülkeler Lozan’da İran’la el sıkıştılar. Tahran’da bayram başladı.

Ortadoğu’yu gene de  Ortadoğulular kurtaracak

Amerika’nın son tutumu Ortadoğu’da savaşı daha da körüklüyor. Sünni, Şii çatışması alevleniyor. Radikalizm cesaretlendiriliyor. Yemen’de iç savaş büyüyor. Çözüm gene Ortadoğu’nun elinde. İslam iç savaşı bitirilmeli. Ortadoğu kendi De Gaulle ve Konrad Adenauer’ını bekliyor. Cumhurbaşkanım Sayın Tayyip Erdoğan: bir Siyaset Bilimci ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı olarak bu mesajım size.