Düşyeri Kurucusu Ayşe Şule Bilgiç’in her akşam 21.00’de çocuklarıyla Instagram hesabı üzerinden gerçekleştirdiği ve her biri 3 binin üzerinde izleyiciye ulaşan kitap okuma yayınlarına Babalar Günü’ne özel olarak Hakan Hatipoğlu katıldı. Survivor Türkiye’de de yarışmış Milli Yüzücü Hakan Hatipoğlu, Ayşe Şule Bilgiç ile birlikte canlı yayında Düşyeri Kitap’ın Sanat Dalları Serisi’nden Lili’nin Ninnisi kitabını okudu.

Canlı yayında babalık ve 1.5 yaşındaki kızının hayatına kattıklarıyla ilgili bilgiler veren Hatipoğlu şunları söyledi: “Babalar Günü, baba olduktan sonra bambaşka bir duygu kattı bana. İnsanlar artık beni kutlamaya başladı ve bu çok hoşuma gitti. Öğrenmenin yaşı olmadığını Lila ile anladım. Biz onlara bir şey öğrettiğimizi zannederken aslında birçok şeyi onlar bize öğretiyor. Her gün geliştiğimi söyleyebilirim ve artık karakter olarak daha yumuşak, daha vicdanlı, daha ılımlı, daha olumlu, daha kontrollü bir insana dönüştüm. Lila ile birlikte hem değişip gelişiyorum hem de hayatımda ilk defa kendimden daha fazla düşüneceğim bir varlık var. Ve çok mutluyum.”

Hatipoğlu: “Çocukla vakit geçirebilmek karşılıklı bir yatırım”

Her türlü bilimsel makalede çocukların gelişimleri için ilk 3 yaşın ne kadar önemli olduğunu öğrendiğini belirten Hatipoğlu, “Ben de bu yüzden elimden geldiği kadar yanında olmaya çalışıyorum. Ben bunu yatırım gibi görüyorum. Birlikte geçirdiğimiz vakitleri onun ve kendi geleceğimize yatırım, bizim mutluluğumuza yatırım, anılarımıza yatırım olarak görüyorum. Ancak baba olunca çocuk dışında da eşinize ve kadına karşı olan saygınız ve sevginiz de artıyor. Anneliğin ne kadar özel bir şey olduğunu görüyor ve anlıyorsunuz.

Hatipoğlu: “Her baba kahramandır”

“Ben şanslıyım çünkü işim sayesinde Lila ile günde en az 6 saat vakit geçirebiliyorum” diyen Hatipoğlu sözlerine şöyle devam etti: ”Ama sabah 7, akşam 8 çalışıp de ancak Pazar günleri çocuğuyla vakit geçirebilen babalara da çok saygı duyuyorum, çünkü o da ailesinin geleceği için çocuğuyla vakit geçirmekten fedakarlık ediyor. Bu yüzden her baba aslında bir şekilde kahramandır. Bu işin ilgilenmek ve ayrılan vakitle ilgili olmadığını düşünüyorum. Önemli olan çocuğun için olumlu bir şey yapıyor musun? Üretiyor musun? Çalışıyor musun? Bunların hepsini dengeleyip, ailenin geleceğiyle ilgili kaygılarını da belli bir sınırda tutabiliyor musun? Bence önemli olan bunlar.”

Ayşe Şule Bilgiç: “İlk 3 yaşta anılar hissedilen duygularla kaydedilir”

Çocuklukta ilk 3 yılın önemine değinen Ayşe Şule Bilgiç, “İlk 3 yıl çok önemlidir, çünkü ileride o dönemde yaşadığı anıları birebir hatırlayamasa bile, duygular hafızaya kaydedilir. Bu yüzden bu dönemde kiminle neleri nasıl yaşadığınız ve ne gibi duygular biriktirdiğiniz çok önemlidir. Bir ebeveyn çocuğuyla istediği kadar vakit geçiremese bile, iyi anılar ve iyi duygular bırakabilirse, ebeveyn olarak çocuğu için doğru şeyler yapabilmiş demektir. Ebeveynliği ‘iyi bir saksı’ olmak olarak düşünmek mümkün. Çocuğun en güzel çiçekleri açabilmesi için ona en verimli toprağı ve suyu sağlayacak saksı olmamız gerekiyor. Biz ne onun yerine çiçek açabiliriz ne onun yerine rüzgara karşı ayakta durabiliriz. Bizlerin yapabileceği sadece güneşten, topraktan alması gerekenleri vermek ve potansiyelini en yüksek şekilde gösterebileceği çiçekleri açmasına yardımcı olmak” dedi.

Ayşe Şule Bilgiç: “Gönüllü dahil olunan öğrenme daha hızlı ve kalıcı oluyor”

Düşyeri olarak önemsedikleri bir konunun da “Öğrenmede Gönüllülük Esası” olduğunu belirten Bilgiç, “Öğrenmede gönüllülük her insan için geçerli bir durumdur. Bir birey bir olaya gönüllü olarak dahil olursa, öğrenme çok hızlı ve kalıcı gerçekleşiyor. Örneğin ebeveyn olaya dahil olup, olayı oyunlaştırdığınızda, aslında çocuk için müthiş bir anı ve kalıcı bir öğrenme yaratmış olunuyor. Uzun vadeli öğrenmeler için çocuğun birden çok duyguları içerecek şekilde olayla bağ kurması gerekiyor. Bu yüzden insanlar ve çocuklar için özellikle mutlu olunan anlarda öğrenilen şeyler çok daha kalıcı oluyor” dedi.