UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, proje taşımacılığıyla ilgili EKOVİTRİN’in sorularını cevapladı.

Proje lojistiğinin Türkiye lojistik sektöründe ulaştığı büyüklüğü açıklar mısınız? 
Türkiye ekonomisinin önemli bir küresel ekonomi haline dönüşmesinde sanayi, enerji ve inşaat sektöründeki yatırımların önemli rolleri var. Bu sektörlerin lojistik gereksinimleri çerçevesinde proje taşımacılığı faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Ülkemizin çevresinde önemli enerji hatlarının mevcudiyeti ve özellikle Türk firmalar tarafından çevre ülkelerde sürdürülen inşaat projeleri ile diğer büyük ölçekli yatırımlar, proje taşımacılığını ülkemiz için daha önemli hale getiriyor. Bu gereksinimler dolayısıyla lojistik firmalarının kendi bünyelerinde ‘Proje Taşımacılığı Departmanları’nı kurdukları gözlemleniyor. Türkiye’de 80 civarı firma ise proje taşımacılığı alanında hizmet veriyor. Proje lojistiğinin özel donanım ve tecrübe gerektiren bir alan olması sebebiyle bu alanda faaliyet gösteren firma sayısı az gibi gözükse de bu sektörün son yıllarda farklı ihtiyaçlara cevap verebildiğini ve niteliklerinin üstün bir seviyeye ulaştığını görüyoruz. 
Türkiye, proje lojistiği konusunda global anlamda rekabetçi şartlara sahip mi? Lojistik sektörünün 2023 hedeflerini de göz önüne aldığımızda proje lojistiğinin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçtiğimiz yıllara kıyasla genel anlamda ülkemizde özel sektör yatırımları azaldı ancak devam eden yeni havalimanı, Aliağa Star Rafinerisi, otoyol ve hızlı tren projeleri, altın ve bakır başta olmak üzere madencilik projeleri, soda üretim tesisleri, doğalgaz depolama tesisleri gibi mega projeler kısmen de olsa bu açığı kapattı. Orta vadede Çanakkale Asma Köprü projesi ve nükleer santraller de etkili olacak. 

Türk lojistik firmaları, proje lojistiğinde dünyanın hangi coğrafyalarında söz sahibi? Daha çok hangi bölgelere taşıma gerçekleştiriliyor?
Avrupa ülkeleri kadar, Orta Doğu, Arap Yarımadası ve Afrika ülkeleri de yatırımlarında ülkemizden lojistik ortak seçiyor. Uzun zamandır bu merkezlerle ticari ilişkisini güven ve istikrar ile devam ettiren Türkiye, sektörel anlamda bütün bu hareketliliği değerlendirebilecek avantajlara sahip. Bununla beraber yakın coğrafyamızda da proje lojistiği yönetimini gerçekleştirebilecek düzeyde kuvvetli sektörel rakibimiz bulunmaması önemli avantajlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Afrika ve BDT ülkelerinde devam eden projeler ile Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’daki projelerde Türk proje firmaları çok aktif çalışıyor. 

Proje lojistiğinde sektörde belli başlı sorunlar nelerdir?
Proje taşımacılığı, geleneksel taşıma yöntemlerinden farklılaşıyor ve çeşitli fiziki ve mevzuat altyapılarına gereksinim duyuyor. Proje taşımacılığında kullanılacak kılavuz araçlar, sürücü ve proje taşımacılığında görev alacak diğer personelin eğitimi ile özel ekipmanların kullanımı konularında eğitim, bilinçlenme ve mevzuat altyapıları konularında halen iyileşmeye ihtiyaç duyuluyor. Gabari dışı yüklerde taşıma modları arası yük hareketlerinin sorunsuzca yapılabiliyor olması bir başka gereksinim olarak karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda ülkemizin küresel lojistik pazarındaki payını arttırmak için ülkemiz üzerinden gerçekleştirilecek yük hareketlerinin hızlı ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesine yönelik çalışmaların yapılması gerekiyor. Lojistik süreçlerinin hızlandırılması ülkemizin dış ticaret hedeflerinin gerçekleştirilebilmesinde büyük önem taşıyor. Ulaştırma altyapısına yönelik yatırımların yük hareketlerini kolaylaştıracak nitelikte yapılması ile önemli ticaret yolları üzerinde yer alan ülkemizin bu ticaret hareketlerinden önemli paylar alabilmesi mümkün olabilecek.