Günümüzde küreselleşmenin etkileri; üretim, değer zincirleri, tedarik zincirleri ve küresel rekabet gibi birçok farklı alana nüfuz etmektedir. Ülkeler, zorlu rekabet koşullarında bir adım daha öne geçebilmek için farklı stratejiler geliştirmektedir ve adeta birbirleriyle sürekli yarış halindedirler. Rekabet edebilirlik ancak orijinal markalar, güçlü imaja sahip firmalar, tercih edilebilir hizmetler ve pazarı elde tutma avantajını sağlayan stratejilerle hayata geçebilir. Markaların uluslararası arenada tanınması, güçlenmesi ve öne geçmesi marka bilinirliğinin artırılmasıyla sağlanabilir, güçlü ve orijinal markaların yaratılması firmaların rakiplerinden farklılaşmasına kapı açacaktır

İşte Turquality; Türk markalarının farklılaşması ve uluslararası rekabet gücünü artırabilmesi vizyonuyla yola çıkmış çok önemli projedir. Turquality programı; ülkemizin rekabet avantajına sahip markalaşma potansiyeli olan ürün veya hizmet grupları için verilen bir destek programıdır. Programın amacı; ürün veya hizmetin üretimi, pazarlaması, satışı, satış sonrası hizmetleri gibi uçtan uca bütün süreçleri kapsayan bir destek sisteminin oluşturulmasıdır. Program kapsamındaki yararlanıcı markalarının konumlandırılması, tutundurulması, bu markaların uluslararası pazarlara girişinin kolaylaştırılması, uluslararası pazarlarda Türk malı ve hizmeti imajının güçlendirilmesi gibi öncelikler Turquality’nin itici gücünü oluşturmaktadır.

Markalaşma; uzun ve zor bir yoldur, bu süreçte Turquality destek programı firmaların işlerini kolaylaştırmaya çalışmakta, firmalara yol göstermektedir. Rekabet edilebilirliği arttırmak ve firmalara bu konuda destek sağlamak amacıyla Turquality, 2004 yılında başlatılmıştır ancak 2016 yılından itibaren lojistik firmaları da programa başvuruda bulunmaya başlamışlardır. 2 Haziran 2015 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan “Döviz Kazandırıcı Hizmet Sektörleri Markalaşma Destekleri Hakkında Para-Kredi ve Koordinasyon Kurulu Kararı” ile lojistik sektörü Turquality Destek Programına dahil edilmiştir.

Lojistik sektörü, hem teknolojik gelişmelerden ve dijitalleşme süreçlerinden en çok etkilenen sektörlerin başında gelmesi hem de tedarik zincirlerinin aksamadan devamının sağlanmasının hayati öneme sahip olması hususları göz önüne alındığında “markalaşma konusunda desteklenmesi” ve “küresel rekabette öne çıkarılması” gereken sektörlerden biri olarak ele alınmalıdır.

“Yeni normal”le birlikte dünya üzerinde rekabetin koşulları yeniden tanımlanmaktadır ve yeni koşullara adapte olamayan birçok firmanın devre dışı kalma ihtimali yüksektir. Esnek, verimli, kolay adapte olup çözüm yolları üretebilen, stratejik bakış açısına sahip, şeffaflığı ilke haline getiren firmaların gelecekte var olabileceği bir dönemde yaşamaktayız ve firmaların bu yetenekleri sağlamaları için desteklenmeleri büyük önem arz etmektedir

Lojistik sektöründe; markalaşma, dijitalleşme, altyapı iyileştirmeleri ve firmaların güçlendirilmesi sayesinde hizmet süreçlerinden yeni pazarlara erişim ve küresel rekabet gücünün artması alanlarına kadar çok geniş bir yelpazede dönüşümden bahsetmemiz mümkündür. Dijital dönüşüm ve güçlü marka imajına sahip lojistik firmaları sektöre yön verebilecek ve birçok alanda yeni kazanımlar elde edebileceklerdir

Tedarik zincirlerinin kopmadan işletilmesinin sağlanmasının, pandemi sürecinde ve içinde yaşadığımız “yeni normal”de nasıl hayati bir öneme sahip olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Bilgi, iletişim ve altyapı teknolojilerinin dünyayı birbirine kopmayacak şekilde bağladığı, yollar, limanlar, köprüler, gemiler, tırlar sayesinde birbirine muhtaç coğrafyaların ancak birbirine destek olmasıyla hayatta kalacağı gerçeği, bir paradigma değişiminin yaşanmasını da sağlamıştır. Pandemi; tedarik zincirlerinden satış pazarlarına birbiriyle entegre hale gelmiş iş süreçlerinin, bütün ülkeleri birbirine bağladığını net şekilde göstermiştir.

Sağlık alanında yaşanacak risklerin ekonomik alanda yaşanacak risklerle sıkı sıkıya bağlı olduğu ve birinde yaşanacak problemlerin diğerinde yaşanacak problemleri tetikleyeceği hatta arttıracağı, pandemi sürecinde daha iyi anlaşılmış ve tedarik zincirlerinin hem sağlık hem de ekonomi alanlarında hayatın devamı için kritik önemi ortaya çıkmıştır.

Markalaşma rekabet edebilmeyi sağlamakta, rekabet edebilme de firmaların güçlenmesini ve geleceğe yön verebilmesine kapı aralamaktadır. Turquality; Türk markalarının küresel ölçekte büyüyüp güçlenmesine yardım etmekle birlikte, lojistik de güçlendirilmesi ve desteklemesi gereken sektörlerin başında gelmektedir. Pandemi “insan hayatının, yardımlaşma duygusunun” öne çıktığı ve dünyanın yaralarını birlikte sarabilmek için seferber olduğu bir dönem olarak anılacağı gibi, teknolojik gelişmelerin ve küresel rekabetteki yarışın da yıldızının parlayacağı bir dönem olarak anılacaktır. Bu yarışta ülkemizin destekte bulunulacak sektörlerinin başında şüphesiz “lojistik sektörü” de gelmelidir.