Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün Türk milletinin daha önce karşılaştığı hiçbir darbe ve ihanetle karşılaştırılamayacak kadar tehlikeli ve yıkıcı olduğunu ifade etti.

Rektör Kazım Uysal, yayınladığı kitapçıkta, FETÖ’nün yapısı, amacı, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün diğer darbelerden farkı, FETÖ darbe teşebbüsünün bertaraf edilmesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın rolü, darbeleri önlemek için alınması gereken tedbirler gibi konuları ele aldı.

Rektör Kazım Uysal, “15 Temmuz 2016 gecesinde aziz milletimiz Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) kanlı bir darbe teşebbüsüne maruz kalmıştır. 15 Temmuz kanlı darbe girişimi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) sızmış FETÖ mensubu bir grup asker ve sivil destekçileri tarafından yapılmış ve yaklaşık 22 saatte kontrol altına alınmıştır. Ülkemizin dünya üzerindeki stratejik konumu ve aziz milletimizin diğer milletlerden faklı durumu nedeniyle tarih boyunca birçok darbeler ve ihanetlerle karşılaştık. Ancak FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe teşebbüsü aziz milletimizin daha önce karşılaştığı hiçbir darbe ve ihanetle karşılaştırılamayacak kadar tehlikeli ve yıkıcı olmuştur. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün başarılı olması durumunda muhtemelen Irak ve Suriye’de yaşanan iç savaş ve yıkımdan daha ağır bir tablo ile karşılaşılacak, bir daha kendimize gelemeyecek ve belki de tarih sahnesinden silinecektik. Böylesine ağır neticeleri olabilecek 15 Temmuz hain darbe girişimi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği ve aziz milletimizin feraseti ve kahramanlığı sayesinde bertaraf edilmiştir” dedi.

“Aziz milletimiz tehlikelere karşı hazırlıklı olmalı”

Rektör Uysal,” Aziz milletimizin tehlikelere karşı hazırlıklı olması için bu ve benzeri yayınlara çok ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Eminim bu konularda eli kalem tutan herkesin söyleyecek ve yazacak çok sözü vardır. Ben, ilgili panel ve konferansın düzenlendiği tarihlerde Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörlüğü görevini yürütmekteydim ve halen de bu görevdeydim. Bu kitapçığı, kurumum adına ve rektörlük sıfatımla değil, vatan ve milletini seven ve devletine derinden bağlı bir akademisyen vatandaş olarak yayınlıyorum. Bu konuda üniversitelerin özellikle sosyal ve beşeri bilimlerde görev yapan akademisyenlere çok görev düştüğünü de ifade etmek istiyorum. Tüm akademik kadroların önceliğinin milletimizin güzel hasletleri ve davranışları yanında zafiyetlerini de tespit ederek toplum işleyişindeki aksayan yönlerin tamir ve tadili için gayret etmek olması gerektiğine inanıyorum” dedi.

“FETÖ darbe teşebbüsünün amacı?”

Kitabında FETÖ darbe teşebbüsünün amacı hakkında açıklamalarda bulunan Rektör Uysal,” Çok sathi bir bakışla FETÖ darbe teşebbüsünün amacının “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a suikast düzenlemek, anayasal düzeni ve parlamenter sistemi yıkmak, bir cunta hükûmeti kurarak aziz milletimizin dini ve milli değerlerini yozlaştırmak ve tahrif etmek” olduğu söylenebilir. Ancak takdir edileceği üzere FETÖ, diğer terör örgütlerinden farklıdır. En temel özelliği milli ve dini değerlerimizi suistimal ederek faaliyet yapması, sureti haktan görünerek insanları aldatmasıdır. FETÖ’nün bu temel özelliğinden dolayı halkımız daha kolay kandırılmış ve aldatılmıştır. FETÖ terör örgütü içinde aldatanlar ile aldananların veya ihale verenler ile ihale alanların amaçları aynı olmayabilir” dedi.

“FETÖ terör örgütü ülke insanı ve mali kaynaklarını sömürme amacı ile kurulan bir örgüt”

FETÖ terör örgütünün, ülke insanı ve mali kaynaklarını sömürme amacı ile kurulan bir örgüt olduğuna dikkat çeken Uysal,”

Bu açıdan baktığımız zaman aslında üst akıl, belli bir süre amacına ulaşmış gerçekten asil milletimizin hem insan hem de mali kaynaklarını belli bir süre sömürmüştür. Hamdolsun biraz geç de olsa bunun farkına varıldı ve bu asalaklardan kurtulduk. Hamdolsun diyorum. Çünkü bu asalakların temel amacı aslında milletimizi köleleştirmek, boyundurukları altına almak ve ebediyen sömürmekti. FETÖ’yü maşa olarak kullanan üst akıl, asil milletimizi sömürdükleri kadar sömürmeyi, sömüremeyeceklerse de tarih sahnesinden tamamen silmeyi ve yok etmeyi amaçlamışlardır. Hepimizin bildiği gibi necip milletimiz, tarih boyunca cengâverliği ile ün salmıştır. Vatan uğrunda ölümü ‘şehit olmak ve ebedi yaşamak’ olarak görmüş ve ölümden korkmamıştır. İşte bizi savaş meydanlarında düşmanlarımız karşısında muzaffer kılan bu anlayıştır. FETÖ ise sömürgeci milletlerin asil Türk milleti için kullandıkları bu asırdaki en kalleş bir savaş yöntemidir. Bu yöntemle milli ve manevi değerlerimizi yozlaştırmayı, bizi birbirimize düşürmeyi, bölmeyi, parçalara ayırmayı hedeflemişler, terörist başı Gülen’in ruhani lideri olacağı bir rejim kurmayı, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal düzenini bozmayı amaçlamışlardır. FETÖ elebaşı Gülen’in ve ona yakın teröristlerin de üst akıl ile bilinçli olarak çalıştığı ve aynı amacı taşıdığı kanaatindeyim. Burada şu soru akla gelebilir: “Gülen şizofren olamaz mı?” Hayır olamaz. Çünkü hasta bir insan, sürekli olarak şeytani fikir ve planlarla hareket edemez. Hasta bir insan bunca yıldır sinsi bir planın baş aktörü olamaz. Hasta bir insan bu kadar insanı etrafına toplayıp uzun süre kandıramaz” ifadelerine yer verdi.