Kurumsal iletişim, her kurumu çokça meşgul etmesi gereken, işin ehlinde olmasını gerektiren son derece önemli bir konu. Vezirlik veya rezilliği beraberinde getiriyor. Kurumlar büyüdükçe tepe yönetim kurumsal iletişimi bir detay gibi görebiliyor. İşe karışmayabiliyor.

Ama büyük veya küçük hatalarda tepe yönetim sorumlu olup açıklama yapmak zorunda kalıyor. Mesleğinde 40 yıl emek vermiş bir iletişim uzmanı olarak hiç bir işletmenin, yöneticinin iletişim konusunda zor durumda kalmasını asla istemem. Ülkemizde kurumlarımız kıymetlidir. Yerli sermaye kurumlarımız daha kıymetlidir. Çünkü bugünkü durumlarına gerçekten büyük zorluklarla gelmişlerdir.

YENİ JENERASYON

Yavaş veya hızlı büyüyen bazı kurumlarda bir süre sonra çevre ve toplumu görmezlikten gelme, fark etmeme, önemsememe durumu olabiliyor. Yani kurumun egosu yükseliyor. Bazen de kurumda yönetim bazında görev alan aileden veya dışarıdan gelen yeni jenerasyon toplumdan uzak olabiliyor. Zorluk görmeden, topluma karışmadan pamuklar içinde büyüyüp farklı bir çevrede yetiştirilince/yetişince toplumsal değerlerden uzakta kalıp kurumsal hatalar yapabiliyorlar.

Bazen bir kelime, düşünce hatası kurumu zor duruma sokabiliyor. Ya da bu işleri üstlenen kişi kısa sürede işinde piştiğini sanıp havaya girip dikkatini dağıtabiliyor. Oysa pişmek kolay değil. Bir de şu yoğunluk ve yorgunluk, kendini yönetememe meselesi var elbet. Her ne olursa olsun şu bir gerçek ki kurumsal iletişim özen istiyor. Biz mesleğe başladığımızda yapacağımız her çalışmayı kurgular, planlar ve uygulardık.

Bugün kurumların iletişimini gerçekten kim yönetiyor? Bu tartışılması gereken bir konu. Kurumlar farklı olmak adına toplum değerlerini hatırlamayınca olanlar oluyor. Kurumların etik değerleri, toplumsal değerleri akıldan çıkarmadan iş yapmaları gerekiyor. Bu konu uluslararası ticaret yapan şirketler için daha da bir önem kazanıyor.

ACIMASIZ BİR ZAMANDAYIZ

Diyeceksiniz ki hiç mi hata olmaz? Öyle bir zamandayız ki iletişim kanallarının çokluğu ve hızı hataları büyütüyor, sağır sultana duyuruyor ve internet ortamında unutulmuyor. Hatalar sonucunda özür dilemek ise ayrı bir iletişim ustalığı gerektiriyor. Yani özrü kabahatinden büyük olmamalı. Kurumların egolarını yükseltmeden, kendilerine belirledikleri hedefi aşınca veya aşmaya yaklaşınca şımarmadan, toplumun değerlerini unutmadan iş yapmaları önem kazanıyor.

Kurumsal iletişim yapılan her çalışmanın, her kelimenin 5/ 10 adım sonrasının, çarpan etkilerinin 360 derece düşünülmesi gereken bir konu.

PAYDAŞ HATASI

Kurumlar, kurumsal iletişim konusunda birlikte çalıştıkları paydaşlarıyla birbirlerini tamamlamalı. Yani kurumun ajansı kuruma hata yaptıracak işi üretmemeli. Kurumu, ürünü içselleştirmeli, ülke değeri olarak görmeli. Bugün mesleklerin, diplomaların, uzmanlıkların birbirine karıştığı, tecrübenin değersizleştirildiği bu ortamda daha dikkatli olmak gerekiyor. Yoksa kurumsal iletişimde rezil olmak işten bile değil. Önerim, kurumların ve kurumlarda konuyla ilgilenen kişilerin kurumsal görünürlük ve davranışlarını gözden geçirmeleri ve sahada olmaları. Sürekli klimalı odalarda çalışmak insanı gerçeklerden uzaklaştırabiliyor. Mesleğe ilk başlandığı zamanki heyecanı asla kaybetmemek gerekiyor. Yüksek ücretler, geniş ekip, sahaya zaman ayırmamak, hep çok meşgul olmak, hayatın gerçeklerinden uzaklaşmak işletme körlüğü ve şımarıklık yapabiliyor. Üst yönetim/işletme sahibi ise elbette kurumsal iletişimin tamamından ve her adımından sorumlu. Kurumlarda herkes gider, işletme sahibi kalır. Kurumu çalıştırmaya devam etse de satmaya karar verse de artı ve eksiler onun elinde kalır. Diğerleri çeker gider. Sözün özü; Kurumsal iletişim konusunda bir kurumda herkes sorumlu, üst yönetim daha çok, çok sorumlu. Aman dikkat. Kurumlarımız iletişimin gücüyle daima vezir olsunlar.