Dünya ağır kaosta ve adeta türbülans yaşıyor. Bu öyle bir kaos ki dünya sağlığını tehdit ettiği gibi, insanlığın gelişiminde yeni bir çağın da başlangıcını haber veriyor. “Yapay Hastalık Virüsleri Çağı.”

Dijital ve yapay zekalar çağı ile insan robotlaştırılırken, yapay hastalık virüsleriyle dünya kontrol altına alınacak. Tanrı rolünü oynamaya soyunan birileri de dünyayı yeniden şekillendirecek, insanın sonsuz gücünü kısıtlayacak, Tanrı ile bilek güreşine girişecektir. Tanrı’ya kafa tutan, kendini Tanrı yerine koyan üst akıl, insanın yeni efendisi olacaktır. Üst akıl denilen varlığı, tanım olarak biliyoruz ama somut olarak kimdir gösteremiyoruz. Bildiğimiz şey ise; üst aklın, dünyaya şekil vermesi, sadece teknolojik ve dijital çağ ile olmayacak, aynı zamanda da yapay virüsler çağı ile olacaktır.

Corona Virüsü bize pek çok şeyin haberini veriyor aslında. Diyebiliriz ki bu virüs sadece hastalık yayan, dünya sağlığını tehdit eden veba gibi, doğal bir hastalık değil. Bu virüs doğanın bağrından doğmadı. İnsan aklının, laboratuarda ürettiği bir virüstür. İnsan Tanrı (kendini Tanrı yerine koyanlar) ve İnsan arasında başlayacak evrimsel kırılmaya nasıl yol açabileceğini, pragmatik bir yaklaşımla göstermesi bakımından da örnek teşkil etmektedir.

Elbette, bu canavar virüsü maddi-manevi ağır kayıplar vererek de olsa yeneceğiz. Lakin yaşlı dünyamız ve insanlık, pek çok farklı yapay salgın hastalık türüne şahitlik edecektir. Yeni dönemde küresel karantinalarla sık sık karşılacağız. Karamsar deyimle; bunlar daha iyi günlerimiz.

Bu virüs ve bundan sonra ortaya çıkacak farklı virüsler ve salgın hastalıklar, en derin felsefi ve sosyolojik tartışmaları, hukuki süreçleri de beraberinde getirecektir. Hatta şu soruyu sormak ve cevap bulmak mümkün müdür? Corona virüsünün ortaya çıkışı nasıl oldu? Kaynağı nedir? Buna sebep olan(lar) nasıl cezalandırılmalı.

İnsanın varlığı, dünyanın çehresini değiştirdi ve dünyanın kıt kaynaklarını hoyratça harcadı. Ekolojik dengeyi yok sayıp, kendini doğanın efendisi olarak gördü. Artan aşırı nüfusla, dünyamızın kaynakaları tükenmeye başladı. Ekosistem çöküyor ve böyle giderse, yaşanacak bir dünya kalmayacak.

İşin felsefefi ve toplumsal etkilerini bir kenara bırakıp, ekonomik boyutuna baktığımızda, durumun ekonomik vehameti rakamlarla açıklanmayacak kadar yüksek ama biz yine de ekonomik boyutuna bir bakalım.

Dünya adeta karantinada. Ekonominin can damarları birer birer askıya alındı. Borsalar dibi gördü. Sınırlar kapatıldı, seyahatler yasaklandı, fuarlar başta olmak üzere, çoğu ülkelerde ulusal ve uluslararası organizasyonlar iptal edildi ve tüm sosyal hayat durdu. Global ekonomi can çekişiyor. Bu klasik ekonomik krizlerin ötesinde bir durum. Bu durumun yeni adı; “Küresel Salgın Hastalık Ekonomisi.”

Dünyanın yıllık ürettiği ekonomik değer, yaklaşık 80 trilyon dolar. Ancak bu yıl rakamların küresel ölçekte daralmasını tahmin etmek güç olsa da % 20 küçülme ihtimali yüksektir. Bu aslında büyük çöküşün de habercisidir.

1 Aralık’ta Çin’de görülmeye başlayan virüs, önce Çin’i vurdu. Çin’in büyüme rakamları tepetaklak olurken, üretimin durması sonucu, petrol talebi azalan Çin, petrol fiyatlarının düşüşüne neden oldu. Petroldeki üretim artışı ise petrolde fiyatların dibe çakılmasına yol açtı. Dünyaya ürün veya parça üreten Çin’de üretimin durması sonucu, büyümenin % 4’ün altına düşmesi kuvvetle muhtemel.

Gelecek dönemde, başta ABD ve AB olmak üzere, diğer ülkelerin Çin ile ticareti azaltma eğilimi göstermesi, Çin’in ekonomik geleceğini belirsizleştiriyor. Acaba, dünyanın aksı, Atlantik’ten Pasifk’e kaymaya başlayınca, gücün yeniden Atlantik’e yönelmesi için, yeni bir dünya düzeni stratejisimi devreye girdi. Çin, önlenemez yükselişini tekrar kazanmak için ne yapacak? Bunları zaman gösterecek.

Virüsün Çin’de görülmesinden sonra genel yaklaşım, virüsün yerelde yani Çin’de kalacağı sanılıyordu. Küresel salgın haline geleceğini, Dünya Sağlık Örgütü dahil kimse kestiremiyordu. Şimdi ise Corona virüsü, dünya genelinde yayılmaya devam ediyor.

AB’de İtalya durumdan en çok etkilenen ülke. İspanya, Almanya, Fransa, Avusturya ile diğer AB ülkeleri Corona’nın etkisi altındadır. Bu durum, AB ekonomisini de son derece olumsuz etkilemiştir. Çin virüsü kontrol altına almaya başlarken, virüs Asya’dan, Avrupa’ya doğru derinden etki bırakarak, Avrupa’yı birincil duruma getirmiştir.

Başta otomotiv olmak üzere, ulaşım, turizm, finans, bankacılık gibi sektörler, Avrupa’da durma noktasına gelmiştir. Borsaların düşüşü, merkez bankalarının faizleri indirmesi ve altındaki yükselme, AB’yi genel bir resesyona sürükleyecektir. Hali hazırda, virüsle mücade için yapılan harcamalar, üretime verilen aradan sonraki kayıpların hesaplanmasının gelecek dönemde olacak olması, şimdiden virüsün mali boyutunun ne olacağını belirsizleştiriyor.

ABD’nin de aslında diğer ülkelerden bir farkı yok. FED, faizi sıfır noktasına çekti. Borsalar inişte. 2008 Mortgage krizi benzeri bir ekonomik krizle karşı karşıya olan ABD’de, Kasım ayında seçimlerin olacak olması, ABD ekonomisi hakkında yeni öngörüleri netleştirmiyor.

Salgının dünya ekonomisi maliyeti on trilyon dolarla ifade edilebilir. Özellikle hastalıkla mücadeleye harcanan para ve küresel rakamsal veriler, önümüzdeki aylarda ortaya çıkacaktır. Ayrıca izolasyon amacı ile evlerine kapanan ve üretemeyen-kazanamayan insanların, maddi kayıplarının devletlerce karşılanmasının mali yükünün de hesaplanmasıyla, rakamlar çok daha yükseklerde olacaktır.

İyimser bir yaklaşım sergilersek, Corona’nın kontrol altına alınmasıyla, Corona Virüsü, kısa süreli bir darbe etkisi yaratmış olacak ve askıya alınan tüm lokomotif sektörler harekete geçecektir. Sağlık, ilaç ve gıda sektörlerinin önemi ve stratejisi bir kez daha anlaşıldı. Başta havayolu şirketleri olmak üzere, turizmcilere, otomotiv üreticilerine, perakendecilere ve küçük ve ortaboy işletmelere, devlet destekleri gerekecektir. Politika yapıcılar ve merkez bankaları bu travma sonrasında, ekonomiyi tekrar canlandırmak için, piyasada tüketimi artıracak, insan hareketliliğini hızlandıracak, her türlü desteği süratle hayata geçirmek zorundadır.

Durumun kontrol altına alınmasının sağlanmasıyla birlikte, tüketiciler içinde, borçlanma faizi ve vergi oranlarının düşürülmesi, kredi ve faturaların ötelenmesi, toplumsal etkiye pozitif güç sağlayacaktır.  

Corona Virüsü, nihayetinde, makro kantitatif düzeyde, arz-talep dengesini ciddi ölçüde etkiledi. Küresel güven sarsıldı. Bundan sonra dünyayı ne tür salgın hastalıkların kuşatacağı ve nelere yol açacağını kimse bilmiyor. Biz daha yaşanabilir ve güvenli dünyayı unutmak zorundayız. Artan ve yaşlanan nüfus, dünya ve ekonomi için tehdit. Küresel oyun kurucular; dünyayı, tek devlet, cinsiyetsiz toplum, dijital tek para ve yapay zekalarla yönetilen, tek toplum haline dönüştürmek için var güçleriyle çalışıyor.

Bazı şeyler ütopik, hatta komplo teorisi gibi görünse de fütüristik bir değer olduğunu unutmamak gerekir. İnsanlığın evrimine bakarsanız; ilkel toplumdan, dijital topluma geçiş nasıl olduysa, teori gibi görünen bu yeni sürecin de gerçekleşme ihtimali vardır. Ancak tek kurtuluş yolu, insanın doğayla bütünleşmesidir. Doğanın efendisi değil, parçası olduğunu bilmesi ve ona göre bir yaşam kurgulamasıdır.