Barbaros Hayrettin Paşa Medresesi’ne ve türbesine gelir oluşturması amacıyla 1546 yılında yapılan Barbaros Hayrettin Paşa Hamamı, 12 yıl sonra yeniden açıldı. Uzun süredir restorasyonda olan tarihi hamam, Kaptan-ı Derya Barbaros Hayrettin Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırıldı. Tarihi hamam, Mimar Sinan’ın yaptığı ilk ve en büyük hamam olarak biliniyor. Fatih İtfaiye Caddesi üzerinde bulunan hamam, tarihinde; Kaptan Paşa Hamamı, Zeyrek Hamamı, Çifte Hamam gibi pek çok isimle anıldı. 18. yüzyılda bölgede yaşanan deprem ve yangın nedeniyle hamamın duvarlarını kaplayan mavi ve beyaz renkli İznik çinileri tahrip oldu. Tarihçilere göre çiniler, yaşanan kargaşada izinsiz olarak Avrupa’ya götürüldü. Tarihi hamamın çinileri Fransa ve Paris’teki müzelerde “Osmanlı Dönemi 16. yüzyıl çinisi” adıyla sergilenirken, bu çinilerin bir kısmı hamamın erkekler kısmının sıcaklık bölümünde hala görülebiliyor. Tarihi hamama dair bilgileri ve restorasyon sonrası değişiklikleri Sanat Tarihi Araştırmacısı Elif Kabalıoğlu anlattı.

“Osmanlı döneminde hamamlar, ziyadesiyle gelişti”

Restorasyonu 12 yılın ardından tamamlanan Barbaros Hayrettin Paşa Hamamı’yla ilgili önemli bilgiler aktaran Sanat Tarihi Araştırmacısı Elif Kabalıoğlu, “Barbaros Hayrettin Paşa Hamamı, tarihte birçok adla hüküm sürmüş: Kadınlar ve erkekler bölümünden dolayı ‘Çifte Hamam’, banisinden dolayı ‘Kaptan Paşa Hamamı’, semtinden dolayı ‘Zeyrek Hamamı’, içindeki 16. yüzyıl çinilerinden dolayı da meşhur ‘Çinili Hamam’ olarak tarihte namını sürdürmüş bir hamam. Hamamların ilk örneklerini Romalılar döneminde görüyoruz. Romalılarda toplanma, konuşma, insanların bir arada olduğu ve genelde zenginlerin faydalandığı bir yer. Ama biz Osmanlı’ya geldiğimizde bu hamamların ziyadesiyle geliştiğini, daha lüks ve herkesin faydalanabildiği kurumlar olduğunu görüyoruz. Çünkü su bizim için çok değerli. Akan sudan faydalanmak, yıkanmak bizim için çok önemli bir detay. Zenginler için de en güzel hayır vesilesi olarak bir hamam yaptırmak olarak düşünülmüş. Bu muazzam hayırdan nasiplenen ve bu hamamın banisi de ‘Kızıl Sakal’ yani Avrupalıların ona verdiği adla vasıflandırılan ‘Barbarossa’, ‘Barbaros Hayrettin Paşa’ oldu. Preveze Deniz Zaferi’ni kazanan, denizlerin hakimi ve denizlerin reisi olarak adlandırılan Barbaros Hayrettin Paşa, bu hamamı inşa ettirdi’ dedi.

Barbaros Hayrettin Paşa Hamamı’nın başka bir nedenle de yaptırıldığını belirten araştırmacı Kabalıoğlu, “Barbaros Hayrettin Paşa, Beşiktaş’ta bir medrese inşa ettirdi ve, ‘Benim medreseme gelir gelmesi lazım’ dedi. Burası da yani Zeyrek de, medreseler, külliyeler topluluğu olan bir semt. Bu potansiyeli yüksek olan yere, insanların çok bulunduğu yere işte bu hamamı yaptırarak, buradan gelen gelirle medresesinin öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılamayı ve bu şekilde vakfiye olarak bu hamamı inşa ettirdi” ifadelerine yer verdi.

“Bize ait çiniler Avrupa’da, bizim ismimizle sergilenmekte”

Barbaros Hayrettin Paşa Hamamı’nın en önemli özelliklerinden bahseden Elif Kabalıoğlu, “Mimar Sinan’ın yaptığı ilk büyük hamam olma özelliği taşıyor. Ayrıca Çifte Hamam olması ve içindeki çiniler. Fakat içindeki çinilerin, günümüze nadir parçaları ulaşabildi. Bu hamam, Cibali Yangını’nda ve geçirilen depremler sonucunda çok harap bir vaziyete geliyor. Uzun yıllar metruk ve bakımsız bir halde kalıyor. Bizim o esnada farkındalığımızın gitmesi dolayısıyla Avrupalı seyyahlar gelip bu çinileri alıp kendi ülkelerine götürüyorlar. Bu tarz örneklerini de genelde Fransa ve Paris’teki müzelerde görüyoruz. Bize ait çiniler orada, bizim ismimizle sergilenmekte” dedi.

“Mimari dokuyu hissedebiliyoruz”

Restorasyonun bitmesinden dolayı mutluluğunu dile getiren Araştırmacı Kabalıoğlu, “Kültür ve Turizm Bakanlığı burayı görmemiz için açtı. İçini gezebiliyoruz. Mimari dokuyu bizzat yerinde, restorasyon yapılmış halde hissedebiliyoruz. 1546’da yapılan bu hamamın günümüze birkaç çinisi ulaştı. Sonraki tamiratlardan, son dönemki restorasyondan sonra kalem işleri gün yüzüne çıkarıldı. Bu güzel mekan ilgililerini, meraklılarını bekliyor. 12 yıldan fazla bir süre restorasyondaydı. Gönül isterdi ki o hamam haliyle korunsun, muhafaza edilsin çünkü vakıfların asıl maksadı devamlılıktır. Fakat arada tarihte olan bazı vakalardan dolayı hamam, günümüze çok şükür ki 12 yıldan sonra restore edilmiş bir vaziyette ulaşabildi” şeklinde konuştu.