Göçebe Tuvaller Uluslararası Bağımsız Sanatçılar Topluluğu ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü iş birliğinde düzenlenen Uluslararası Samsun Çalıştayı’nda sanatçılar tuvallerini kampüs bahçesinde kurarak çalışmalarına başladı.

Pandemi sürecinde sanatsal faaliyetler de kısıtlanmalardan etkilenmişti. Birçok faaliyetin uzaktan yapıldığı kısıtlama dönemlerinin geride kalmasıyla sanatla harmanlanmış etkinliklerden biri de Samsun’da hayata geçti. Uluslararası Samsun Çalıştayı yerli ve yabancı birçok sanatçıyı ‘göçebe’ kavramı üzerinde buluşturdu. Göçebe Tuvaller sergisi ile dün açılış yapılan çalıştayda bugün sanatçılar yeni eserlere dair çalışmalar yapmak üzerine tuvallerinin başına geçti. Güzel Sanatlar Fakültesi kampüsünde gerçekleştirilen çalıştayda sanatçılar göçebe kavramı üzerinde sanatçı bakış açısı ile Samsun’u yeniden yorumladı.

OMÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Başkanı Prof. Dr. Metin Eker, “Şu anda akademik anlamda Türkiye’nin ilk ve tek güzel sanatlar kampüsündeyiz. Kampüste adına ve fonksiyonuna uygun bir etkinlik gerçekleştiriyoruz. Dün sergiyle faaliyetler başlamıştı. Karma bir sanatçı grubu var. İçinde yabancı sanatçılarımız da var. Aynı zamanda Türkiye’nin belli bölgelerinden sanatçılarımız var. Sanat eğitimcilerimiz var. Bir amaç için resim çalıştayı gerçekleştiriyorlar. Amaçta şu Göçebe Tuvaller’in grup ismi olarak adlandırılmasındaki temel espriyi kapsayan kavram ‘göçebe’. Burada da Kuş Cennetimiz, Samsun, Milli Mücadele şehri olması, Samsun’un Karadeniz’den göç alan bir şehir olması dolayısıyla kuşların, hayvanların ve insanların göç ili olan Samsun’un münasebetini sanatsal bir üslup ile sanatçıların bakış açıları ile yeniden yorumlamak ve bu üretilen sanat eserlerini bu isim altında sergilemek amaç burada” dedi.

Sanat danışmanlığını yapan Muhip Süeltürk, “Bu çalıştayın genel içeriği göç yollarının travması. Yani göç kuşlarının göç yollarını rotasının bulunduğu mekanlarda biz de bu çalışmayı devam ettiriyoruz. Örneğin Kızılırmak Deltası’da bir uğrak nokta. Yani kuş yollarında kullandığı bir mekan. Biz bu mekanda buranın boya kültürünü, buranın flok değerlerini, yerel olanaklarını evrensel bir dille anlatmaya çalışıyoruz. Ki bunu dünyada da İtalya’da da, Fransa’da da farklı yerlerde de aynı işi yaptık. Bizi bağımsız ressamlar topluluğu olarak görebilirsiniz. Herkes kendi ekolünde kendi travmasında kendi masalında kendi hikayesinde kalabiliyor. Yani bir mahkumiyeti yok bir şu yok yani ‘siz şusunuz, siz busunuz’. Göç dediğimiz olayda zaten iç dinamiklerimizdeki dışa vurum sekansı. Tuvalle boya arasındaki mesafeyi iki uzak arası kavramı tuvale yansıtabilme olanağı. Bu olanağı verdiğimiz zaman biz herkes kendi ekolünü kendi travmasını çalışabiliyor. Özgürlüğünü kullanabiliyor” diye konuştu.