Moğolistan’ın Nomgon Vadisi’nde keşfedilen ve İlteriş Kağan’a ait olduğu belirtilen külliye ve kitabe, tartışma konusu oldu. Uluslararası Türk Akademisi Başkanı Prof. Dr. Darhan Kıdırali, eserlerin İlteriş Kağan’a ait olduğunu savunurken, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Uygur devrini işaret ediyor. Prof. Dr. Necati Demir ise mezarın daha önce keşfedildiğini iddia ediyor.

Türkoloji dünyası, geçtiğimiz günlerde Göktürk Devleti’nin kurucusu İlteriş Kağan’ın külliye ve kitabesinin bulunduğu haberiyle büyük heyecan yaşadı. İddiaya göre, Uluslararası Türk Akademisi (TWESCO) ile Moğol Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü iş birliğinde yapılan keşif; Türkçenin 7 asırda da yazılı metinlerinin olduğunu ve Türk adının bilinenden yaklaşık yarım asır önce kullanıldığını belgeledi. Ancak söz konusu keşfin mahiyeti henüz kesinleşmiş değil.

“Türklerin yazı tarihini çok önceye götürmüş olduk”

TWESCO Başkanı Prof. Dr. Darhan Kıdırali, bu keşiften önce, Türk adının geçtiği ilk belge olarak Tonyukuk Kitabesi’nin kabul edildiğini belirterek, “Türk adının ilk geçtiği tarih 8. yüzyılın başından 7. yüzyıla çekilmiş oldu. Yazıtla Türklerin yazı tarihini çok önceye götürmüş oldu” dedi.

Kitabeden ‘Nomgon Yazıtı’ olarak bahseden Prof. Dr. Kıdırali, “Bu kitabe muhtemelen hükümdarın ‘İlteriş’ unvanını almadığı dönemde yazıldı; bu yüzden ‘Kutluk’ ifadesi var. Bir de Kültigin-Bilge Kağan’daki üslubun kaynağını burada görebiliyoruz. Biz İlteriş Kağan’ın kim olduğunu diğer yazıtlardan biliyorduk. Şimdi kitabede kendisi anlattığı için daha geniş bilgiye kavuştuk” şeklinde konuştu.

“Buna İlteriş Kağan’ın mezarı demek doğru değil”

Nomgon’da bulunan eserlerin Uygur dönemine ait olabileceğini savunan Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, bu keşfin Türk tarihi ve kültürü açısından heyecan verici olduğunu da belirterek, “Buna İlteriş Kağan’ın mezarı demek şimdilik doğru değil. Çünkü kitabede ‘ilteriş’ kelimesi geçmiyor. Aslında oradaki heykellerin tipi ve Soğd dilindeki kelimeler I. Uygur Kağanlığı dönemini çağrıştırıyor. Uygur döneminde de ‘kutluk’ unvanlı 14 kağan var. O külliye Kapgan Kağan’a da ait olabilir” ifadelerini kullandı.

“Keşfin bilinmemesi çok garibime gitti”

Prof. Dr. Necati Demir ise İlteriş Kağan’ın mezarının 1950’lerde kazıldığını savunarak, “Daha evvel yapılan kazılarda İlteriş Kağan’ın heykeli de bulundu. Bu keşif hakkında akademik yayın ortaya konuldu. Ben Şivet-Ulan’da İlteriş Kağan’ın mezarının bulunduğu yeri bir gün boyunca gezdim. Keşfin bilinmemesi çok garibime gitti” diye konuştu.