Misi Akademi kapsamında düzenlenen Çocuk Edebiyatı Yazı Atölyesi’ne katılan gazeteci yazar Karin Karakaşlı, atölyenin ilk oturumunda çocuk edebiyatında karakter ve anlatıcı tiplerini ele aldı.

Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü, Misi Akademi ile edebiyatın farklı alanlarından önemli isimleri sanatseverlerle buluşturmaya devam ediyor. Misi Akademi kapsamında bu kez, gazeteci yazar Karin Karakaşlı’nın katılımıyla Çocuk Edebiyatı Yazı Atölyesi gerçekleştiriliyor.

Çevrimiçi düzenlenen ve Bursa’nın yanı sıra çeşitli illerden de katılımın olduğu atölye, dört oturumda gerçekleşecek. Patrick Ness’in “Canavarın Çağrısı” ve Karakaşlı’nın “Uçan Kız Volente” kitaplarının ele alınacağı atölyenin ilk oturumunda Karin Karakaşlı, çocuk edebiyatında karakter ve anlatıcı tiplerini anlattı. Karakaşlı, “Uçan Kız Volente” kitabının hazırlık sürecini de paylaştı.

Yazmaktan önce her şeyin okumakla başladığını belirten Karin Karakaşlı, “Çocuk edebiyatında unsurların kurulması, ilhâm perilerinin gelmesiyle olmuyor. Çok bilinçli bir takım başlıklar var. Bu başlıklarla ilgili çalışma yapıldıktan sonra eserin su gibi akan bir doğallıkta gitmesi önemli. Yazmaktan önce her şey okumakla başlıyor” dedi.

Çocuk edebiyatında öğrenme sürecinin zorlu olduğunu dile getiren Karakaşlı, “Bitmeyen bir okul. Yazar olarak edebiyatta kendini daha hür hissedebilirsin, ancak çocuk edebiyatında yazarı bir miktar sınırlandıran, öte yandan çok güçlendiren özel unsurlar var. Bu da hayâlimizdeki çocuk okur” diye konuştu.

Çocuk edebiyatında okuma ve yazma pratiğinin önemine işaret eden Karakaşlı, çocuk okurun, genel okur kitlesi içinde en dürüst kitle olduğunu söyledi. Karakaşlı, “Çocuk okurun filtresi yok. Son derece dürüst, takıldığı, soracakları ve etkilendiği şeyleri aktarma hali belli. Eserle bağlantı kurduğu yerdeki coşkusu, öfkesi, kafa karışıklığı gibi sizle bağlantı kurup bunu aktarma hali de belli. En fazla şey öğreten okur tipi” şeklinde konuştu.

Çocuk okurların didaktik mesajlardan, boşluklardan, kaygılı ve öğretici dilden haz etmediğini ifade eden Karakaşlı, olay akışının ve sağlam bir kurgu olmasının elzem olduğunu söyledi. Karakaşlı, “Senin anlattığın şey kendi içinde çok kıymetli olabilir ama durağan olaysız şeyin uzun vadede çocuğun duygu dünyasıyla paralel gidebilmesi mümkün değil. Olay örgüsü çok kıymetli bir şey oluyor. Elbette ki kahramanların her zaman maceradan maceraya koşması gerekmiyor. Hayâli kurulan bir şeyin bile anlatılması gerekiyor. Çünkü çocuk okur, her şeye takılıyor. Çocuk okurun elinden umudu alamazsın. Günün sonunda ona ışığı göstereceksin” dedi.

Karakter ve anlatıcı tipleri hakkında önemli bilgiler veren Karin Karakaşlı şöyle konuştu: “Karakterlere özgürlüğünü verebilmelisin. Karakteri en ince ayrıntısına kadar düşünmeli, mekânların, dinamiklerini okuyucuya aktarabilmelisin. Belli bir şey anlatılırken bir ânın, zamanın seçilmesinin önemi var. Özellikle hikâyede çok belirleyicidir bu. Karakterin, kendi sesiyle konuşması çok önemli. ‘Ben’ dilini kurarken özenli olmalısınız. Hangi karakteri oluşturduysanız, o karakterin kendi sesi olmalı. ‘Ben’ olarak kurulmayan cümlelerin de inandırıcı olması gerekiyor. Karakter sahici olmalı. Bir çocuk kitabı okurken, karakterle konuşabilir hissetmeli. Karakteri görebilmelisiniz. O karakter zaten yaşıyor diye algılamalısınız. Çocuğun, kitabı okurken kendisiyle konuşuyor hissettiği, sahiciliğin belirmesi çok önemli. Karakterin dili de inandırıcı olmalı. Anlatıda sahicilik çok önemli. O karakteri görebilmelisiniz o karakter zaten yaşıyor diye düşünmelisiniz.”