Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, 1. Uluslararası Medya ve İslamofobi Sempozyumu’na katılarak konuşma yaptı.

Başdenetçi Şeref Malkoç 1. Uluslararası Medya ve İslamofobi Sempozyumu’na katılarak “Algılanan İslamofobi” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

“Dünya barışının, huzurunun, refahının anahtarı Müslümanlardır”

Gerçekleştirdiği sunumda dünya barışına giden yolun en önemli noktasının Müslümanlardan geçtiğini ifade eden Şeref Malkoç, “Yaşanan olaylar ister Afrika’da ister Amerika’da ister Asya’da isterse Avrupa’da olsun dünya barışının, huzurunun, refahının anahtarı Müslümanlardır. Müslümanların yapacağı çalışmalar veya diğer toplulukların Müslümanlara karşı tutum ve davranışı dünyadaki huzurun, barışın ve refahın ölçüsü olacaktır” ifadelerini kullandı.

“Dünyada korona virüs salgınına rağmen İslamofobi hız kesmeden devam ediyor”

Dünyada korona virüs salgınına rağmen İslamofobinin hız kesmeden devam ettiğini belirten Malkoç, “Dünyanın her yerinde basında hemen hemen her gün sırf etnik kimliklerinden dolayı, sahip oldukları kültürel değerlerinden dolayı hakları gasp edilen, onurları incitilen, aşağılanan insanlara rastlıyoruz. Bunların hemen hemen hepsi de Müslüman. Camilere saldırılar gerçekleşiyor. İş yerleri basılıyor, kolluk kuvvetleri mağdur olanlara karşı orantısız güç kullanıyor. Müslümanlar baskı altına alınmaya çalışılıyor” ifadelerine yer verdi.

“İslam düşmanları neyle uğraşırsa uğraşsınlar eninde sonunda hakkaniyet, hukuk, adalet galip gelecektir”

Başdenetçi Şeref Malkoç, konuşmasının devamında şunları kaydetti:

“Fransa’da yeni bir yasa çalışması var akıllara ziyan. Çok açık Müslümanları yok etmek için uğraşıyorlar. Avusturya’daki ırkçılar, İslam düşmanları neyle uğraşırsa uğraşsınlar biz şunu biliyoruz ki eninde sonunda hakkaniyet, hukuk, adalet galip gelecektir. Burada da bizim çabamız önemli. Tarih boyunca doğruyla yanlışın, haklıyla haksızın, cehaletle bilimin mücadelesi hep var olmuştur. Şimdi bunun en açık örneği Peygamber Efendimiz dönemindeydi. İslam düşmanlığı o dönemde de vardı. Peygamber Efendimiz ve arkadaşları hakkı, doğruluğu, İslam’ı, adaleti, hakkaniyeti anlatmaya çalıştığında Mekke’nin müşriklerinin önde gelenleri onlara iftiralar attığını hatırlayalım. Bugünkülerle mukayese edelim. Teknoloji gelişti, imkanlar gelişti şekli değişiklikler var ama özeti aynı.”

“Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye, İslam karşıtlığı, İslam düşmanlığı konusunda bütün dünyayı harekete geçiriyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde Türkiye’nin, İslam karşıtlığı, İslam düşmanlığı konusunda bütün dünyayı harekete geçirdiğini dile getiren Malkoç, “Bunun en somut örneğini yakın zamanda yaşadık. Ramazan’da Kadir Gecesinde fanatik İsraillilerin Kudüs’te Mescidi Aksa’da yaptığı saldırılar sonrası Sayın Cumhurbaşkanımız 20 ülkenin devlet başkanı veya başbakanıyla görüştü. İslam İşbirliği Teşkilatını harekete geçirdi. Neticede Amerika’da tarihin en büyük gösterileri oldu. Çin’den Pakistan’a kadar Türkiye’den Avrupa’nın içlerine kadar gösteriler yapıldı. Türkiye, Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde bu anlamda iyi yolda” dedi.

Kamu Denetçiliği Kurumu olarak ana görevlerinin, idarenin görev ve işlemlerini insan hakları ve hukuk açısından denetlemek olduğunu kaydeden Malkoç, dünyadaki bütün ombudsmanların ikinci bir görevinin de insan haklarının iyi şekilde uygulanmasını takip etmek ve insan haklarını yaygınlaştırmak olduğunu ve bunu Türkiye’de yapmaya çalıştıklarını söyledi.

İslam düşmanlığı konusunda çalışmalar yaptıklarını ifade eden Malkoç, “Ombudsmanlık Akademik Dergimiz var. İslam düşmanlığı konusuna her sayıda yer veriyoruz ve uluslararası hale getirmeye çalışıyoruz. Biz KDK olarak, İslam düşmanlığıyla ilgili dünyada yapılan saldırıları kaydeden bir merkez kurduk. Aylık raporları düzenli olarak yayınlamaya başladık. Yani Müslümanlara dünyanın neresinde, hangi tarihte saldırı yapılmış merak eden arkadaşlar bizden alabilirler. Biz Avrupa Ombudsmanlar Birliğinin üyesiyiz. Türklerin, Müslümanların yoğun olduğu hangi ülke varsa o ülkenin ombudsmanıyla o ülkelerde toplantılar yaptık. Büyükelçimizi de harekete geçirdik ve oradaki Müslüman ve Türk sivil toplum örgütlerini topladık. Vatandaşlarımıza bulundukları ülkelerin kendilerine verilen hak ve hürriyetleri anlattık. Örneğin, Fransa’da bulunan Türklerin ve Müslümanların hangi hakları var, bu haklar çiğnendiğinde nerelere başvuracaklar. Bunlarla ilgili binlerce broşür hazırladık. Bu konularla ilgili aklınıza gelen bütün ülkelerin her birinde ikişer defa toplantı yaptık. Şu anda elimizde bine yakın Avrupa’daki Müslüman ve Türk topluluklarının, sivil toplum kuruluşlarının adresleri var onlara sürekli mektup yazıyoruz, irtibat halindeyiz” değerlendirmesinde bulundu.