Hiçbir tedarik zincirinde tek taşıma metoduyla çalışamazsınız. Deniz hava, kara, demiryolu seçenekleri dışında, komple araç taşıması, parsiyel taşıma ve kargo taşıması gibi sistemlerin de karar mekanizmasına dahil edilmesi gerekiyor.

Tedarik zinciri yönetimi, bize her ürünün ihtiyaç anında tüketilmesini, müşteriye teslim edilmesini, üretilmesini hatta gereken hammaddenin ve yarı mamullerin de ihtiyaç kadar sağlanmasını öneriyor. JIT çalışmanın, milk-run projelerinin, konsinye tüketiminin, küçük adetlerle, hızlı ve değişkenliğe açık vaziyette temin ve teslim edilmesinin arkasında; lojistik maliyetlerin indirilmesi yatıyor. Bunun tam tersi olarak lojistik hizmetlerde de ölçek büyüklüğü avantajı var. Daha büyük paketler, daha büyük araçlar, daha büyük depolar ürün başına lojistik maliyetleri düşürüyor. Bunun karşılığı olarak tedarik zinciri birim başına daha yüksek lojistik maliyetler öderken, lojistik de daha büyük finansman giderlerine yol açıyor. Bu dilemmanın çözümü optimizasyon. Her şirket kendisi için optimum adet, optimum hız, optimum maliyet üçlemesini çözmek durumunda. Bunun çözümü, taşımacılıkta farklı taşıma metotlarının kullanılması. Hiçbir tedarik zincirinde tek taşıma metoduyla çalışamazsınız. Deniz hava, kara, demiryolu seçenekleri dışında, komple araç taşıması, parsiyel taşıma ve kargo taşıması gibi sistemlerin de karar mekanizmasına dahil edilmesi gerekiyor. Birim ürün başına taşıma maliyetleri de aynı sırada değişiyor. Birim ürünün en ucuz taşıması komple araç doldurulduğu zaman gerçekleşir. Zira araç ürünleri bir noktadan alacak, yükleme boşaltma için aralarda zaman kaybetmeyecek, seyahati uzamadan tamamlanacak. Komple araç doldurmak aynı zamanda taşınan ürünlerin güvenliği açısından da önemli. Sigorta maliyetlerini düşürüyor.

Tavsiye edilen taşıma şekli komple taşıma. Ancak; Hayat her zaman bu kadar kolay olmuyor. Pazar malzeme taleplerinin miktarını azaltıyor, sıklığını artırıyor. Bu da hem satın alınacak malzemelerin, hem de satılan ürünlerin komple araç dolduramayacak seviyede kalmasına yol açıyor. Elbette komple araç bedeli ödeyerek yarım araç dolusu malzeme yollamak da kabul edilemeyecek bir nakliyat kararı. Bu noktada parsiyel taşıma kararı devreye giriyor. Elbette parsiyel yük taşıması yapan firmalar araçlarını tamamen doldurarak sevkiyat yapıyor. Ancak sadece tek firmanın değil, birkaç firmanın ürünleri yükleme noktasında birleştiriliyor veya dağıtımı her adreste durup araçlar açılarak parça parça indiriliyor. Birim ürünlerin parsiyel taşıma maliyetinin komple araç taşımadan daha yüksek olmasının nedeni bu. Aracın komple dolmama riski, farklı ürünlerin birbirleri için risk olması da parsiyel taşıma maliyetini artırıyor. Eğer malzemeniz çok küçük ise; bu paketler için parsiyel taşıma şirketleri ile çalışmanın bir yararı yok. Biraz daha pahalı bile olsa, kayıt altında, süreç boyunca takip edebileceğiniz, hacim ve ağırlığı düşük olduğu için taşıma maliyeti yüksek olamayan, daha hızlı bir taşıma şeklini, kargo taşımasını seçmelisiniz. Bu seçimi yaparken demiryolunda da, denizyolunda da, konteyner taşımasında da komple ve parsiyel taşıma yapılabildiğini unutmamak gerekir.

Daha önce bir otomotiv şirketinde yaptığımız çalışma özellikle yedek parça grubunda parçaların ayrıştırılarak, bazı parçaların uçak kargo, bazı parçaların parsiyel kara yolu, bazı parçaların komple karayolu, bazı parçaların da konteyner ile getirilmesinin avantajlarını ortaya çıkardı. Hiçbir zaman tek yöntem ile çalışmayın. Taşıma süreçlerinizi inceleyin, ölçün, analiz raporları hazırlayın, nakliyeyi kaça yaptığınız önemli değil. Hangi malzemeyi nasıl taşımanın gerektiği kararı esas yönetimden verilmesi gereken karar. Zor değil.