Karar vermek çok büyük bir sorumluluk. Her kararınızda insanların hatta ülkenin hayatını, geleceğini etkiliyorsunuz. İş başvurusunda işe vakıf biri yerine, vakıf olmayan, tanıdığınız birinin yakınını işe aldığınızda önce kendi başarınızı engellemiş oluyorsunuz.

Yönetici olarak kararlarınızı nasıl verirsiniz? Karar verirken öncelikleriniz neler olur? Firmanız, sektörünüz, bireysel durumunuz? Hangisini önemserdiniz? Haydi bir düşünün, objektif olun. Firmanıza veya kurumunuza bir teklifle geliyorlar. Firmayı mı, kendi durumunuzu mu düşünürsünüz? Kabul ederseniz iş yoğunluğunuz artacak veya bazı konuları öğrenmeniz gerekecek. Veya o konuda bireysel faydanız yok, (aslında mutlaka manevi bir fayda vardır manevi fayda arayanlar için) bu durum kararınızı nasıl etkiler? Bu zamana kadar verdiğiniz kararlarla firmanız ve sektörünüz neler kazandı veya kaybetti? Bu kararlardan vicdanınız rahat mı?

Zor sorular sordum, biliyorum. Karar vermek çok büyük bir sorumluluk. Her kararınızda insanların hatta ülkenin hayatını, geleceğini etkiliyorsunuz. İş başvurusunda işe vakıf biri yerine, vakıf olmayan, tanıdığınız birinin yakınını işe aldığınızda önce kendi başarınızı engellemiş oluyorsunuz. Sırasıyla işletme, sektör ve ülkeyi engelliyorsunuz. İşe almadığınız o vasıflı kişi, inovatif bir fikirle firmanızı 3 adım öne geçirecekti. Kaçırdınız. İşinde iyi A firması yerine çeşitli sebeplerle B firmasıyla çalıştınız, verimlilik alamadınız. B firmasının şahsınıza yaptığı güzellik egonuzu okşadı. Sağlıklı karar veremediniz. Torpile karşı söylemler geliştirdiniz ama torpil yaptınız. Örnekleri uzatmak mümkün. Sanırım herkes kendi iş yaşamından bir şeyler buldu buraya kadar. İşte bu liyakatsız davranışlar önce size bireysel olarak itibar kaybettirdi. “E.. başkaları bilmiyor ki” deseniz bile siz biliyorsunuz. Kendi gözünüzde itibarınız gitti. Profesyonellik, vicdan, gelişim, yara aldı. Dönüşüm ise negatif oldu. Geçmiş olsun.

KAZANDIRAN KARARLAR

Şimdi oturup kazandıran kararları düşünelim. Tarifi kolay. Birey, kurum, sektör, ülke hep birlikte kazandık ve geliştik. Olumlu yönde dönüştük. Anlatması ne kolay, ne iç açıcı değil mi? Hangi pozisyonda çalışırsanız çalışın, hangi kurumda, hangi yetkiye sahip olursanız olun etik, doğru, geliştirici, vicdanı rahat ettiren karar herkese faydalı. Göremediğiniz çarpan etkileriyle üstelik. Taraflı, yanlış, aceleye gelmiş, egoya veya unvana yenilmiş kararalar da o oranda çarpan etkilerinin karasını bırakıyor geçtiği yere. Sonra dönüp dolaşıp size geliyor. “Ya böyle de olur mu?” diyorsunuz. Demeye hakkınız var mı, siz başlattınız zaten. Hepimiz dikkatsiz kararlar verdiğimizde hepimize kara bulaşıyor ve çıkarmakta zorlanıyoruz. Sonra bir bakıyoruz ki herkes kara. Artık karalık normalleşmeye başlıyor. Beyaz kimse kalmamış. Neyse ki hala az da olsa beyazlar var. Grileşmemeleri temennimiz. Ah, kararlarımız, kazandıran nitelikte olsa, ülke olarak ne kadar farklı gelişirdik değil mi? O zaman karar alırken sağlıklı ve 2-3 kez düşünme alışkanlığımız olsun.

Sözün özü; Her karar önemlidir. Bugün hangi kararları nasıl aldınız, kimler nasıl etkilendi?