Kurum ve kuruluşlar genellikle aile olmakla öğünür bu durumu sloganlarına taşırlar. “Biz bir aileyiz” Bu ifade ile genellikle kendi aralarında yardımlaşma, dayanışma, işbirliği, sevgi, hoşgörü, iyi duygular geliştirmek isterler. Aile algısı yaratarak çalışanların işe daha fazla bağlanacağını düşünürler. Gerçekte böyle mi olur. Bazı kurumlar birlik ve beraberliği yakalamış olabilirler ama gerçek aslında böyle değil. Yaşamını devam ettirmek, para kazanmak, bulduğu işte çalışmak zorunda olan kişiler, bırakın o iş yerinde aile bireyi olmayı, kendilerini oraya ait bile hissetmezler. Aslında aile kavramının bile yavaşça zedelendiği, aile içinde kopmaların yaşandığı, teknolojinin ön plana geçtiği, bireyselleşmenin arttığı, yani aileyi bile toparlamanın zor olduğu bir dönemde şirketler, kurum ve kuruluşlar nasıl aile olacak?

SİZ BİR AİLE DEĞİLSİNİZ
Bu günün insanı sadece aileye değil, hiçbir yere ait olmamayı istiyor. Psikolojik ve sosyolojik etkileri ayrıca tartışılmalı. Ama kuruma da ait hissetmiyor. Eğitim çalışmalarımda sıkça karşılaştığım bir durumdur. Kurumlar eğitimlerde aile vurgusunu önemserler. Ailenin bireylerin kabiliyetlerini törpüleyici unsurları akıllarına gelmez. Aile içinde herkes manevi yönden şu ya da bu şekilde birbirine borçlanır, birbirine nazı geçer, birbiri yerine işi yapar, tamamlar. Oysa iş yerlerinde herkesin görev tanımları, yapması ve yapmaması gerekenler kısacası sınırları bellidir. Birbirinin yerine iş yapmak karmaşıklığa ve diğer ciddi sorunlara yol açabilir. İş yerinde birbirine borçlanmalar sağlıklı bir durum değildir. Kısacası aile yapısı ile iş yeri yapısı, davranışları aslında uyumlu değildir. Birinde kesin kural ve ceza, diğerinde daha az kesin bir kural, az ceza veya cezasızlık vardır. Bu tür örnekleri artırmak da mümkündür.

AİLE OLMAYIN PROFESYONEL OLUN
İş yerlerinde aile olmayın profesyonel olun. Yani işleri kuralına göre olması gerektiği gibi görmek, yapmak, çözüm odaklı, inovatif olmaktan bahsediyoruz. Herkes görev yetki ve sorumluluğunu bilmeli ve kuralına göre sorumluluğunu yerine getirmeli. Herkes bir yetişkin olmalı. Çocukluk halleri, şımarıklıklar, “unuttum” durumları olmamalı. Çünkü kimse nazınızı çekmek, arkanızı toparlamak zorunda değil. Çalışınlar tesadüfen bir araya gelmiş, ekmeğini kazanmaya çalışan, kurumsal hedefler için gayret gösteren kişiler. Hangi işi, mesleği yaparsanız yapın profesyonellik ön planda. İşyerlerinde sevgi, birlik, dayanışma olsun elbet ama unutmayın ki sevmediğiniz, anlaşamadığınız insanlarla da çalışmak zorunda kalabilirsiniz. Sevmek zorunda da değilsiniz. İşte burada profesyonellik devreye giriyor. İşi kuralına göre yapmak. Sözün özü; işyerlerinizde aile olmayın, profesyonel olun, profesyonelce çalışın. İşyerlerinde aile içinde olduğunu düşünüp hisseden bireyler yerine, sorumluluk sahibi bireyler olsa işler daha kolay ve verimli olacaktır.