Pandemiyle birlikte iş yaşam dengesi, iş-yaşam entegrasyonuna döndü. Evden çalışma, çalışanların garip saatlerde istenmeyen telefon görüşmelerine, toplantılara, aşırı aramalara, WhatsApp mesajlarına, video görüşmelerine maruz kalmasına neden oldu. Gece toplantı koymak normal hâle geldi. Çalışanlara evde ama evde değillermiş gibi hissettirildi. Artık “iş-yaşam dengesi diye bir şey yok. Her şeyin ucu kaçtı. Çalışma sürelerinin uzaması ödenmeyen fazla mesailer olarak karşımıza çıktı. Bu ve benzer nedenlerle iş ve kişisel yaşamı ayırmak için açıkça tanımlanmış zamanlar oluşturmak, “bağlantıyı kesme hakkı”na sahip olmak dünyada daha fazla konuşulmaya başlandı.

“Bağlantıyı kesme hakkı” nedir?

Bağlantı kesme hakkı bir çalışanın mesai saatleri dışında iş yapmamasını, e-posta veya diğer mesajlar ile işle ilgili elektronik iletişimlerden kaçınma hakkını ifade ediyor. Çünkü, akıllı telefonların ve diğer dijital cihazların yaygın kullanımı, çalışanların sürekli erişilebilir olmaları için baskı oluşturuyor. Birçok kurum için her zaman 'arama' yapmak normale dönüşüyor. Çalışanların çevrimiçi veya mobil iletişim için her zaman ulaşılabilir oldukları beklentisi, artık çalışanların sağlığı için potansiyel tehlike olarak kabul ediliyor. İletişim teknolojilerindeki gelişmelerin insanların günlük yaşamları üzerindeki etkisinin bir sonucu olarak bu hak gelişiyor.

Avrupa Parlamentosu’ndan geçti

Brüksel'de gerçekleştirilen Avrupa Parlamentosu Genel Kurul oturumunda, çalışanlara iş saatleri dışında ulaşılamamasına yönelik 'İrtibatı kesme hakkı' ile ilgili hazırlanan rapor, 472 'evet', 126 'hayır' ve 83 'çekimser' oyla kabul edildi. Raporda, dijitalleşme ve çeşitli teknolojik cihazların, işçi ve işverenlere ekonomik ve sosyal faydalar sağladığı, çalışmada esnekliği ve özerkliği arttırdığı, işe gidip gelme sürelerini kısalttığı, bununla birlikte işin yoğunlaşması, çalışma saatlerinin uzaması, iş ve özel hayat arasındaki sınırların aşılması gibi dezavantajlara, istihdamla ilgili çeşitli etik ve yasal sorunlara neden olduğu kaydedildi. İşin dönüşümüyle birlikte konuşmayı normalleştirmemiz gereken konulardan biri, çalışanların çevrimdışı kalma hakları…

Bağlantıyı kesme hakkında dünyada durum nedir?

Fransa'da 1 Ocak 2017 itibariyle yürürlüğe giren yasayla birlikte Fransız çalışanlar mesai saatleri dışında çevrimdışı kalma, mesai saatleri dışında gelen e-postalara cevap vermeme hakkı elde etti. Bu yasa sayesinde en az 50 çalışanı olan şirketlerde, mesai dışında epostalarına cevap vermeyen Fransız çalışanlar için herhangi bir cezai yaptırım uygulanmıyor. İtalya, 2017 yılında çıkarılan akıllı çalışma yasasıyla bağlantı kesme hakkını ele aldı. 2018'de İspanya, dinlenme dönemlerinde ve tatillerde bağlantı kesme hakkı sağlayan yeni yasayı kabul etti. Belçika, Kanada, Hindistan, Filipinler, Lüksemburg ve Portekiz gibi ülkeler de yeni yasalar çıkararak aynı şeyi takip etti. Bağlantı kesme hakkı yasasını çıkarma çabaları ABD'de de şimdiye kadar pek ilgi görmedi.

Şirketler için zorunlu mu?

Yasal bir zorunluluk olmadığı sürece zorunlu değil. Bağlantının kesilme hakkının uygulanmasının şartları konusunda işverenin iç kurallar belirleme özgürlüğü bulunuyor. Bu sayede şartlar tanımlanıyor. Bu durumda, işveren tek karar verici oluyor. Ayrıca, dijital araçların makul kullanımı konusunda farkındalık yaratmak için şirketler tarafından eğitimler aldırmak ve farkındalık artırma eylemlerinde bulunmak gerekiyor. Çünkü sağlıklı işyaşam dengesi işin kalitesini etkiliyor. Daha dinamik bir çalışma kültürü oluşturuyor.

Otomatik yanıtlama mesajları değişiyor

Çalışanlar çalıştıkları kurumun bağlantıyı kesme politikasına bağlı olarak; “Mesajınız için teşekkür ederim. Şu anda çalışma saatlerimin dışındayım. Mesajınızı çalışma saatlerim içinde yanıtlayacağım. Ya da “hafta sonu çalışmadığım için mesajınızı hafta içi çalışma saatlerim içinde yanıtlayacağım.” gibi otomatik mesajlar gönderebiliyor. Bu dünyada örneklerini gördüğümüz bir uygulamaya dönüşüyor.

İşvereni koruyor mu?

Bu hak işvereni, sözleşme saatleri dışında kendi iradesiyle çalışmaya karar veren ve daha sonra fazla mesai ödemesi talep eden çalışanlar tarafından yapılan mesai ödeme taleplerine karşı korumaya yardımcı oluyor. Hangi şirketler bağlantıyı kesme hakkı tanıyor?

Birçok şirket iletişim teknolojilerinin çalışanların yaşamları üzerindeki olası olumsuz etkilerini düzenlemeyi amaçlıyor. Örneğin; ▪ Fransa'daki Orange Telekomünikasyon Grubu 27 Eylül 2016'da imzaladığı toplu sözleşme ile çalışanlarına bağlantı kesme hakkı tesis ediyor.

Volkswagen, Almanya'da, 2012 yılında mesai saatleri dışında e-posta alımını durduran ilk şirket. Otomobil üreticisi, dahili sunucularını 18:15 ile 07:00 arasında bireysel hesaplara e-posta göndermekten kaçınacak şekilde ayarlıyor. ▪ Sigorta şirketi AXA da Temmuz 2017'de imzalanan şirket toplu sözleşmesi ile çalışanlarına İspanya'da mesai saatleri dışında telefonlarını kapatma hakkı veriyor. ▪ Alman araç üreticisi Daimler, 2014'te tatile giden işçiler için isteğe bağlı bir hizmet oluşturarak “ofis dışındayım” yanıtı göndermek yerine, çalışanlara dışarıdayken gelen epostaları otomatik olarak silmeyi tercih etme hakkı veriyor. ▪ Renault, e-posta bağlantılarını ve profesyonel cep telefonu kullanımını akşamları ve hafta sonları sınırlıyor.

Allianz, BNP Paribas, BMW, Bayer, Henkel, çalışma saatleri dışında e-posta kullanımını kısıtlıyor. Bağlantı kesme hakkı, bazı uluslararası şirketlerde yerel düzeyde uygulanıyor. Bu durum ulusal yasal çerçevelerin gelişimini potansiyel olarak etkileyebiliyor. Bağlantıyı kesme hakkı hangi durumlarda aksıyor? ▪ İşverenler için en büyük sorun, çalışanların kurallara uymaması durumunda nasıl denetleneceği oluyor. ▪ Herhangi bir bağlantı kesme hakkı, uluslararası işletmelerin ve çalışanlarının farklı saat dilimlerinde çalışması durumunda engel oluşturuyor.

Hakkın farklı vardiya saatlerini nasıl kapsayacağını, işle ilgili bir kriz veya acil durum sırasında neler yapılacağını, işverenin bağlantının kesildiği süre boyunca bir çalışanla iletişime geçmesi için hangi nedenlerin yeterli olacağını belirlemek gerekiyor.

Müşteri veya müşteri beklentilerini yönetmek, 7/24 hizmet veren işler için ek kişileri görevlendirmek hizmetin kesintiye uğramamasını sağlamak ve müşteri kayıplarının önüne geçmek de önemli oluyor. Ulaşılamama hakkı için iş hukukumuz ne diyor? ▪ İş hukuku açısından işçinin dinlenme süreleri içerisinde ulaşılamama hakkının mevcut olduğunu söylemek mümkün. İşçi, ulaşılamamayı işverenden talep etme hakkına sahip. Ancak uygulamada bunun işlemesi pek mümkün olmuyor. ▪ İş Hukukunda, iş hukukunun işçiyi koruyucu işlevi gereği azami çalışma süreleri, asgari dinlenme süreleri ve bunlar arasındaki sınırlar kesin bir dille çizilmiş durumda. Çalışma süreleri yönetmeliğine göre günlük dinlenme süreleri 12 saattir ve kesintisizdir. (Madde 3: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=5447&MevzuatTur=7&MevzuatTertip =5) İşçinin ulaşılabilir olması konusunda tüm hukuk sistemi bakımından işçinin onayı gerekiyor. Buna rağmen ne yazık ki işçinin çalışma süresiyle dinlenme süresi arasındaki sınır belirlenemiyor. Çalışma süresinin artırılması işçi bakımından durumunda işçinin mutlaka yazılı onayının aranması ve fazla çalışma ücretinin sağlanması gerekiyor.

Türkiye’de de COVID-19 salgını nedeniyle çalışanlar uzun süre çalışmaktan şikayetçi. İşverenin cevap vermediği takdirde yaptırım uygulayabileceği baskısıyla zamansız gelen tüm mesajlara yanıt veriliyor. Çalışma saatleri sonrasında ve tatillerde gelen e-postalar, aramalar stres yaratıyor ve aile hayatını bozuyor. Bu hakkın Türkiye’de de gündeme gelmesi kaçınılmaz görünüyor. Evden çalışma devam edecek ve hibrit çalışma yaygınlaşacak... Bu nedenle işverenlerin, işgücü stratejilerini pandeminin ötesinde düşünmeye başlaması, bu sorunları dikkate alması giderek daha önemli hale geliyor. İhtiyaç duyulan şey, bir kültür değişimi... İnsanların çalışma günlerinde nasıl etkileşimde bulunmaları gerektiği konusunda işverenlerin iyi bir rehberlik etmesi gerekiyor.