Makine, Türkiye'nin ihracatına en büyük katkı yapan ikinci sektör konumunda. Bununla birlikte makine ithalatındaki yükseliş trendi, yerli makine üreticilerinin çözüm bekleyen sorunu haline dönüşmüş durumda.

Türkiye Makina Federasyonu (MAKFED) Başkanı Adnan Dalgakıran, makine ithalatındaki bu artışta, yatırım teşvik uygulamalarının makine ithalatını teşvik eder olmasının da önemli rol oynadığını vurguladı. Dalgakıran, ithalattaki yaşanan artışın, dış ticaret açığına olumsuz etki yapmasının yanında, kurulu imalat kapasitesinin kalitesini de tehdit ettiğinin altını çizdi.

Kamu kaynaklarının ithal makine teşvik ve finansmanında kullanılmaması gerektiğine vurgu yapan MAKFED Başkanı, yatırım teşvik uygulamalarında yerli malı kullanımınının cazip kılan unsurlar geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

2020'de 28,4 milyar dolarlık makine ithalatı

Son çeyrekte artan makine talebinin yıllık ithalatın yüzde 14,6 artışına etki ettiğini kaydeden MAKFED  Dalgakıran, bu dönemde makine ve teçhizat yatırımlarındaki yüzde 38,7 büyüme oranının da bu gelişmeyi doğruladığını söyledi. Buna ertelenen yatırımlar kadar salgının bazı sektörlere yönelik yatırımlardaki olumlu yansımalarının da etki ettiğini ifade eden Dalgakıran, “2020 yılında makine ihracatını, bu dönem için oldukça makul kabul edilebilecek olan yüzde 5,6’lık kayıpla, 18,46 milyar dolar ile tamamladık. Bu bağlamda, sektörümüz, otomotiv ana ve tedarik sanayi arkasında, ihracata en büyük katkıyı sağlayan ikinci sektör konumunda. 2020 son çeyreğinde ihracatta yakaladığımız ivmeyi 2021 itibariyle de sürdürmekteyiz. İlk 2 ayda makine ihracatında yüzde 7,4 artış gerçekleştirerek bu dönemde 3 milyar doları geçtik. En büyük ihracat pazarlarından Almanya, İngiltere ve Fransa'da ihracat artışı çift hanelerde gerçekleşen makine sektörü, geçtiğimiz yılın ilk 2 ayına göre 200 milyon dolar daha fazla ihracat yaptı.

Ancak, 2020 yılında makine ithalatının 28,39 milyar dolara çıkması ile dış ticaret açığımız yeniden 10 milyar dolara ulaşarak, enerjiden sonra cari açığa olumsuz etki yapan ikinci sektör konumunu korudu. Maalesef 2021 ilk çeyreğinde de ithalattaki eğilim devam ediyor” dedi.

“Yatırım teşvik uygulamaları ithalatı da teşvik ediyor”

Diğer taraftan Çin’den yapılan ithalatın yüzde 54 artarak 7 milyar dolara yaklaştığını vurgulayan Adnan Dalgakıran, pandemi döneminde daralan küresel makine pazarından hareketle, Çin’in makine fiyatlarında büyük indirimlere gittiğini söyledi. Dalgakıran, aynı zamanda başta çelik olmak üzere girdi fiyatlarındaki anormal artışların yanı sıra arz sorunları da yaşandığını belirterek, “Çin gibi ülkelerin çelik ihracatını azaltarak imalatçılarını destekler boyutta politikalara yöneldiğini de biliyoruz. Makine ithalatı artışında, yükselen talep kadar, mevcut ithalat tedbirlerini geçersiz kılan, yatırım teşvik uygulamalarının makine ithalatını adeta teşvik eder olması da büyük rol oynuyor. Bu durum, dış ticaret açığına olumsuz etkisi yanında, kurulu imalat kapasitesinin kalitesini de tehdit eder nitelikte” açıklamasını yaptı.

"Makinede yerlileşmenin önemi, pandemide daha net görüldü"

Makine sektörünün salgınla mücadelede kısıtlamaların en yoğun olduğu dönemde bile kamu sağlığını korumaya ve sosyal yaşamı aksatabilecek riskleri ortadan kaldırmaya yönelik var gücüyle çalıştığını anlatan Adnan Dalgakıran; özellikle enerji, su, kanalizasyon, asansörler, iklimlendirme ve soğuk zincirler gibi altyapı hizmetlerinin kesintiye uğramaması ve kritik sınai ve tarımsal üretimin sürdürülebilmesinin pandemi sürecinde önem kazandığını ifade etti. Bunun yanı sıra virüse karşı mücadelede medikal makine ve ekipman üretimi gibi kritik dallara olan ihtiyacın makinede yerlileşmenin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu dile getiren Dalgakıran, ayrıca kurulum, servis ve bakım gibi uygulamalarda uzaktan erişime dair dijitalleşme uygulamaların da hızlandığını söyledi.

“Finansal kırılganlıklara rağmen istihdam korundu”

Adnan Dalgakıran, ayrıca pandeminin sektöre olan etkileri ile alınan tedbirleri değerlendirmek amacıyla seri anketler düzenlediklerini ifade ederek, “Bu çalışmada 21 alt sektörde çok aktörlü olan sektörümüze dair dinamik durum tespitlerine gidilerek, atılacak adımlar hakkında alınacak kararlara katkı sağlanması amaçlandı. Anketin altıncı faz sonuçlarında, salgın döneminin yaşandığı 2020 yılı aşılıp 2021 Mart’ına gelindiğinde, yaşanan sorunların başında kur hareketliliği, likidite problemi ve seyahat engellerinin olduğu söylenebilir. 2020’de firmalarımız üzerinde etkisini gösteren finansal kırılganlıklara rağmen istihdam olabildiğince korundu” dedi. Firmaların borçluluk ve öz kaynak gibi finansal yapılarındaki durum benzer seyrini sürdürürken, hazır değerler imkânlarındaki iyileşmenin ise devam ettiğini dile getiren Dalgakıran, şöyle devam etti: “Ancak hâlâ yüzde 30 civarındaki firmanın hazır değerler/kısa vadeli borç oranı yüzde 50’nin altındayken, borç/öz kaynak oranının ise yüzde 50’nin üzerinde olması dikkat çekiyor.”

"Navlun maliyetleri ve operasyonlarına da odaklanmalıyız"

Ödemeler dengesindeki bozuklukların salgının küresel etkilerine bağlı olarak gelişen ara girdi fiyatları artışının yanı sıra arz sorunları ile ihracatı zorlaştıran navlun maliyetleri ve operasyonlarının da odaklanılması gereken güncel sorunlar olduğunu ifade eden Adnan Dalgakıran, “Faizlerin yükselmesi ve devreden KDV alacakları ise finansmana erişimi zorlaştıran unsurların başında geliyor. Gelir ve kurumlar vergisi oranlarının düşürülmesi, SGK ödemelerinde kolaylıklar sağlanması, kamu alımlarıyla sanayinin desteklenmesi ve kamu alacaklarının hızlandırılması ise önerilen öncelikli tedbirler arasında yer alıyor” dedi.

“Kamu bankaları finansmanda yerli malını desteklemeli”

Ekonomi reformlarında da ilan edildiği üzere, kamu alımlarıyla sanayinin geliştirilmesi, politika ve uygulamalarının geliştirilerek sürdürülmesinin stratejik öneme sahip olduğunu vurgulayan Adnan Dalgakıran, “Bu doğrultuda, yatırım teşvik uygulamalarında yerli malı kullanımını cazip kılan unsurlar geliştirilmeli ve dünyada önemli yeri olan müteahhitlik sektörümüzün uluslararası işlerinde yerli malı kullanımını teşvik eden düzenleme ve uygulamalar oluşturulmalı. Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası ve İller Bankası başta olmak üzere kamu bankaları yatırım finansmanında yerli malını destekleyen uygulamalar geliştirilmeli” yorumunda bulundu.

Ayrıca kamu özel işbirliği projelerinde de yerli malı kullanımını teşvik eden düzenlemelerin oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Dalgakıran, “Sanayi işbirliği projelerinin sayısının artırılmasına yönelik tedbirler alınmalı. Böylece, yerlileştirme ve teknoloji geliştirme çalışmalarına da etki edecek yaklaşımla, cari açık değil fazla veren bir konuma erişebileceğiz.”

“Yüksek faiz, finansmana erişimi zorlaştırıyor”

 Kur hareketliliğinin de etkisi ile ödemeler dengesindeki bozuklukların, salgının küresel etkilerine bağlı olarak gelişen ara girdi fiyatları artışının yanı sıra arz sorunları ile ihracatı zorlaştıran navlun maliyetleri ve operasyonlarının da odaklanılması gereken güncel sorunlar olduğunu ifade eden Adnan Dalgakıran, “Faizlerin yükselmesi ve devreden KDV alacakları ise finansmana erişimi zorlaştıran unsurların başında geliyor. Gelir ve kurumlar vergisi oranlarının düşürülmesi, SGK ödemelerinde kolaylıklar sağlanması, kamu alımlarıyla sanayinin desteklenmesi ve kamu alacaklarının hızlandırılması ise önerilen öncelikli tedbirler arasında yer alıyor” dedi.

KAYNAK: dunya.com