Topraktan ürün aşamasına kadar kimyasal, koruyucu, raf ömrü uzatıcı, aroma verici ve benzeri hiçbir katkı maddesi içermeyen ürünler sunmaya devam eden katkısız ve organik gıdaya odaklanan e-ticaret markası Eski Tadında, “Gün Sonu Organik Sebze ve Meyve” uygulaması ile 3 senedir gıda tedariğinde bir dönüşüme öncülük ediyor.

Uygulamayla 1 kilo organik meyve-sebzeyi 2,5 TL’ye almak mümkün

2018 yılında ilk kez uygulanmaya başlanan sistemde, tüketiciler “Gün Sonu Organik Sebze ve Meyve” ürününü sepetlerine attıklarında, 2,5 TL karşılığında 1 kilo organik meyve ve sebze satın alabiliyor.

“Organik pahalı olur” algısını kırıyor

Eski Tadında bu uygulama ile birden çok önemli hedefe aynı anda yürüyor. Bunlardan ilki, pazarda standart kabul edilen “organik pahalı olur” algısını değiştirmek ve müşterilerini ulaşılabilir fiyatlarla sağlıklı ürünlerle buluşturmak. İkincisi ise Türkiye’nin gıda kaynaklarının boşa gitmesinin önüne geçmek.

Ürün fiyatlamasında firenin yükünü azaltıyor

Eski Tadında kurucu ortaklarından Oya Arı Sezgin’e göre, gıda sektöründe bilhassa da organik ürünlerde fiyatları artıran başlıca etmenlerden biri büyük firelerin verilmesi. Klasik sebze-meyve tedariğinde bu oran %20-25 arasında değişiyor. Bu nedenle ekip, ürünlerin fiyatlama hesaplamalarında firenin getirdiği yükü azaltmayı kendilerine hedef olarak koymuş. Tedarik zincirlerini fireyi azaltmak üzere kurgulayan Eski Tadında, zincirin son basamağında etkili bir ürün oluşturmuş. “Gün Sonu Organik Sebze ve Meyve” ismini verdikleri bu uygulamanın detaylarını Sezgin şu şekilde anlatıyor:

“Tüketilebilir ürün” kavramını oturtuyor

“Organik meyve sebzeleri müşterilerimiz için hazırlarken, en iyi durumda olanları özenle seçerek paketliyoruz. Geri kalan ürünleri ise ikiye ayırıyoruz: Tüketilebilir gün sonu ürünler ve kompost olacaklar. Çürümüş, küflü ve benzeri durumdakiler tekrar toprağa kazandırılmak üzere komposta gidiyor. Tüketilebilir olanlar ise, şekli biraz bozuk bir elma, kabuğunda siyah leke olan bir muz, bir iki yarık bulunan turplar, yaprakları bir miktar kendini bırakmış yeşillikler gibi ürünler oluyor. Bunları kilosu 2,5 TL gibi çok uygun bir fiyattan müşterilerimize sunuyoruz.”

“Kısa tedarik zinciri” ile ürünler tarladan sofraya daha hızlı ulaşıyor

Eski Tadında’nın gıdada firenin önüne geçmek için tedarik zincirlerinde yaptığı değişim ise, “kısa tedarik zinciri” prensibini benimsemek olmuş. Ekip, sebze ve meyve de dahil olmak üzere tüm gıda ekosisteminde, üretim fazlası ve gıdaya erişim problemlerinin, gıdanın çöp olmasının, israfın ve sağlıklı gıdaya erişim sorunun önündeki engellerin “kısa tedarik zinciri” ile büyük oranda çözülebileceği görüşünde.

Sezgin’e göre, kısa tedarik zincirinde amaç üretici ile tüketici arasındaki mesafeyi kısaltmak. Oya Arı Sezgin: “Böylece ürünler tarladan sofraya gelene kadar daha az bekliyor, daha az işleme maruz kalıyor, aracılar ortadan kalkıyor. Bu şekilde raf ömrü uzatıcılara, dayanım arttırıcılara, ömrü uzasın diye kalın kabuklu hibrit domateslere ihtiyaç kalmıyor. Bu verim artışından hem üretici hem de tüketici kazanıyor.” diyor.

Fire oranlarını %25’ten %5 ve altına indiriyor

Eski Tadında, bu çalışmaları ile sebze ve meyvede fire oranlarını, tüm klasik tedarik uygulamalarının çok ötesinde %5’in de altına indirmeyi başarıyor. Sezgin ve ekibi bu sistem değişimine öncü olmaktan ötürü heyecan duyuyor:

“Gün sonu ürünlerimizi alan müşterilerimizin memnuniyeti, fire konusunda çok iyi sonuçlar almamız ve gıda kaynaklarının boşa gitmesini gözle görülür şekilde azaltmamız, belki de bu yöntemimiz ile tüm sebze ve meyve ekosisteminde bir dönüşüm yaratabiliriz diye düşündürüyor. 3 senenin ardından ulaştığımız bu noktada, heyecanımız katlanarak büyüyor.”

Sezgin şöyle ekliyor:

“Kısa tedarik zinciri yapımızı ve tüketilebilir fire ürünler anlayışımızı çok önemsiyoruz. Bu sistemin müşterilerimizde karşılık bulmasından dolayı da çok mutluyuz. Sebze ve meyvelerdeki fire oranını düşüren bu sistem, diğer ürünlerimizi de katkı maddesi kullanmadan hazırlayabilmemizin anahtarı oluyor. Ürünlerimizin aylarca rafta beklemesi gibi bir ihtiyacımız olmadığı için, zeytinden fındık ezmesine, fermente sucuktan peynirlerimize kadar tüm ürünlerimizi hiçbir katkı maddesi kullanmadan hazırlayabiliyoruz ve müşterilerimize sunuyoruz.”