Yer: İşadamı Nuri Demirağ’ın Yeşilköy’deki Gök Okulu…Diyalog, Nuri Demirağ ve Cumhurbaşkanı Milli Şef İsmet İnönü arasında geçiyor…


İSMET İNÖNÜ: Nuri Bey, her şey çok mükemmel, daha ileriye gitmek için niçin devletle işbirliği yapmıyorsunuz? 
NURİ DEMİRAĞ: Teşekkür ederim. Senelerdir söylediğiniz hususta uğraştım. Fakat başaramadım. Devlet mensupları benden rüşvet istiyorlar. (Bu söz üzerine İnönü bozuldu)
İNÖNÜ: İspat eder misin?
DEMİRAĞ: İspat ederim. Müsaade ederseniz evrakları getireyim, (diye yazıhaneye geçti) İNÖNÜ: (yanındaki zevata dönerek) Zenginliği başını döndürdü. Havaalanını istimlak edin. Uçakları sattırmayın… dedi.


Nuri Bey içeriye girdiğinde İnönü ayağa kalkmış, kapıdan çıkarken karşılaştılar. Bir şey söylemeden otomobiline binerek ayrıldılar..
Bu kan donduran diyalog ve açıklama, İstanbul eski milletvekili ve ÖDP eski genel başkanı Ufuk Uras’ın merhum babası emekli albay Hasip Uras tarafından yazılan bir kitaptan alındı: ‘Hayat Bir Tecrübedir’. Kitapta son derece ilginç bir kişilik olan Hasip Uras’ın anıları ve mücadelesi yer alıyor. 


Kitapta cumhuriyetin ilk girişimcilerinden, ilk uçak fabrikasının kurucusu Nuri Demirağ ile dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü arasında 68 yıl önce yaşanan çok çarpıcı bir rüşvet diyalogu anlatılıyor: “Divriğili Nuri Demirağ, 1937’de birçok ilde bile olmayan ortaokulu ilçesine yaptı. Bu ortaokuldan pekiyi ile mezun olan sekiz öğrenciyi pilot okuluna aldı, ağabeyim bunlardan biriydi. Beşiktaş ve Yeşilköy’de tayyare atölyesi kurdu. Divriği’de kuracağı gök okulu için havaalanı sahası, fabrika ve santral yeri aldı. Yeşilköy’de Gök Okulu kurdu. Balkan devletlerine planörler sattı. Okul tayyareleri yaptı. Almanlardan sonra dünyada en iyi uçağını Demirağ yapıyordu.


Ağabeyi Kemal Uras’ın babasına gönderdiği mektupta Demirağ ile İnönü arasındaki diyalog, ilk kez bu kitapta yer alıyor:
“Babacığım size üzücü bir haber vereceğim. Cumhurbaşkanımız geldiler. Havaalanını ve okulu gezdiler. Herşeyi beğendiler. Nuri Bey’in odasına geçildi. Nuri Bey, yaptığı işleri bir bir Cumhurbaşkanımıza ve yanındaki kişilere arzetti. Sonunda şöyle konuşma geçti:


İSMET İNÖNÜ: Nuri Bey, her şey çok mükemmel, daha ileriye gitmek için niçin devletle işbirliği yapmıyorsunuz? 
NURİ DEMİRAĞ: Teşekkür ederim. Senelerdir söylediğiniz hususta uğraştım. Fakat başaramadım. Devlet mensupları benden rüşvet istiyorlar.
Bu söz üzerine İnönü bozuldu.
İNÖNÜ: İspat eder misin?
DEMİRAĞ: İspat ederim. Müsaade ederseniz evrakları getireyim, diye yazıhaneye geçti. İnönü yanındaki zevata dönerek, ‘Zenginliği başını döndürdü. Havaalanını istimlak edin. Uçakları sattırmayın.’ dedi. Nuri Bey içeriye girdiğinde İnönü ayağa kalkmış, kapıdan çıkarken karşılaştılar. Bir şey söylemeden otomobiline binerek ayrıldılar”


Bugün Atatürk Havalimanı olarak bilinen o yer, kısa süre sonra metrekeresi bir kuruştan istimlak ediliyor. İstimlak bedelinin 40 parası satış vergisi olarak kesiliyor ve Nuri Demirağ’a metrekare başına yarım kuruşun biraz üzerinde 60 para veriliyor….

Ve devlet dünyanın en iyi uçaklarından birini yapan Nuri Demirağ'dan tek uçak bile almadığı gibi, üretilen uçakların İspanya'ya, İran'a ihraç edilmesine de engel oldu. Böylece hiç bir devlet desteği almadan kendiliğinden ortaya çıkan uçak sanayii de yok edildi... Batılı emperyalistler öyle istediği için.
(Yasar Gören)