Bilindiği üzere Osmanlı'da padişahlık meslek olarak görülmediği için Osmanlı padişahları mutlaka bir zanaat, bir meslek öğrenir ve bu meslekte de muhakkak başarılı işler ortaya koyarlardı. 

Sultan I. Mahmud da boş zamanlarında kuyumculuk yapar, yaptıklarını sattırır, elde ettiği birkaç kuruş kâr ile de ufak tefek ihtiyaçlarını temin ederdi. Bundan da büyük bir haz duyardı.

Yine bir gün kuyumculuk zanaatıyla uğraşırken vezirlerden biri onun yanına yaklaştı ve:

“Niçin böyle zahmet edersiniz?” deyince Padişah:

“Bre ne yabana söylersiz! Milletin hazinesini, milletin ihtiyaçlarına sarfetmek gerekdir. Saniyen, insan olana durmadan çalışmak gerekdir. İnsanın çalışıp alın teri dökerek kazandığı paranın zevki başkadır. İçinde alın teri, göz nuru bulunan kazanç helal olur. Böyle kazancın tadı, beti ve bereketi olur” dedi.