Toplumsal ve siyasal olayların, ekonomiyi doğrudan veya dolaylı yoldan etkilediğini hepimiz biliyoruz. Siyasal istikrar ve güven ortamıyla, ekonomik istikrar “at başı” gider. İyi siyaset, güçlü ekonomi; güçlü ekonomi de güçlü ülke demektir. Ülkemiz son derece zorlu bir süreçten geçiyor. Bu durumdan en hızlı ve en çok etkilenen alan, şüphesiz ülkemizin ekonomisi. Bu ortamda, hep birlikte mevcut durumu daha iyi anlamak ve bu gidişata yön verebilmek için her zamankinden daha fazla istişareye ihtiyacımız var.

Bugün ağırlıklı olarak, “ekonomi”den bahsetmeyi tercih ediyorum. Çünkü ekonomimizin geldiği durum, maalesef gelecekten önce bugünü tartışmamızı, hatta geçmişe bakarak nerede hatalar yaptığımızı ve bunları nasıl düzeltebileceğimizi konuşmamızı gerektiriyor. Tüm bunları konuşmaya mecburuz. Çünkü; “Yanlışı gören ve önlemek için elini uzatmayan, yanlışı yapan kadar sorumludur.” Dönem dönem özellikle de seçim öncelerindeki gibi siyasetin ülke gündeminin en üst sırasında olduğu zamanlarda, polemik konusu olur; “TÜSİAD siyasete karışır” denir.

TÜSİAD olarak biz, ilkelerimiz gereği, hiçbir zaman siyasete karışmayız. Biz, her çağdaş ülkenin önde gelen iş dünyası temsil örgütü gibi ekonomiden demokrasiye; teknolojiden eğitime, Türkiye’yi dünyada daha güçlü kılacak tüm alanlarda veri temelli analizler yapar, politika ve uygulama önerilerimizi kamuoyuyla ve devletimizle paylaşırız. Bu, vatanseverliğin ve demokrasinin gereğidir.

Analizin devamı...