İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Ulusal Güvenlik ve Strateji Uygulama ve Araştırma Merkezi (USAM) tarafından düzenlenen “Küresel Bir Sorun: Çocuk İstismarı” panelinde son yılların kanayan yarası olarak betimlenen çocuk istismarı konusunda konuşan Avukat Elçin Cemre Şencan, “Çocuk istismarında çoğunlukla tek kanıt çocuğun ifadesi oluyor. Başkaca somut delil çoğunlukla elde edilemediğinden, ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereği zanlı da maalesef tutuksuz yargılanıyor. Medyaya yansıyan serbest bırakılma haberlerinin özünde de bu yatıyor” dedi

“ÇOCUK İSTİSMARI MEVZUATA 2004’TE GİRDİ”
Çocuk istismarının her yönüyle ele alındığı, istismarın nedenlerinin, faillerinin özelliklerinin ve istismarın önüne geçilmesi için yapılması gerekenlerin ayrıntılarıyla konuşulduğu panelde “Hukuki Boyutları İle Çocuk İstismarı” başlıklı bir sunum yapan Şencan, “cinsel istismar” suçunun 2004’te mevzuata girdiğini hatırlatarak “2004 yılından önce yasalarımızda cinsel istismar adıyla bir suç türü yoktu. Dolayısıyla bu konunun mevzuatımıza girmesi çok yeni. Kamuoyunda cezaların az olduğuna dair ciddi bir kanı ve bu kanının oluşturduğu bir tepki durumu söz konusu. Oysa bu konuda ağırlaştırılmış müebbete varan cezalar var. Ancak bu cezalar bile 2014 yılında bu düzeye yükseltildi. Halen mevzuatımızda çocuğa karşı uygulanan istismar türlerinden yalnızca cinsel istismar tanınıyor. Ekonomik, fiziksel ve duygusal istismar henüz yasal zemine sahip değil. Dolayısıyla bu konuda alınacak çok yol var” dedi.

“TEPKİLERİN ARTMASI SEVİNDİRİCİ”
Şencan ayrıca, son yıllarda istismara karşı yükselen tepkilerin ve duyarlılığın artmasının, mağdur ve ailelerin eskisi gibi susmak yerine şikayetçi olmasının, çocuk istismarının medyada daha çok yer bulmasına neden olduğunu ifade ederek, “Son dönemde bu konuda ‘başkaldırı’ düzeyinde tepkiler var. Bu elbette sevindirici bir durum” diye konuştu. Şencan, çocuk istismarı vakalarında son yıllarda görülen artışı yine çocuk istismarına bağlayarak şu ifadeleri kullandı. “Çocuklar günümüzde reklamlardan sosyal medyaya kadar birçok alanda kullanılıyor. Bu da pedofilleri harekete geçiriyor” dedi.

SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARINA DİKKAT!
Panelde “Medyada Çocuk İstismarı” konulu bir sunum yapan USAM Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Kazan, ebeveynlerin çocukların medya araçlarıyla olan ilişkilerinde çok dikkatli davranması gerektiğinin altını çizerek, “Çocuklar hareketli görüntülere çok duyarlı. Özellikle reklamlara son derece yoğun bir şekilde odaklanırlar. Bu nedenle ailelerin, ‘Çocuğum televizyon izlerken, telefonla veya tabletle ilgilenirken ben de rahat ediyorum’ düşüncesinin aksine, çocukların ekran kullanma alışkanlıklarını muhakkak kontrol altına almaları gerekir” diye konuştu. Ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili sosyal medya paylaşımlarının da önemli olduğuna dikkat çeken Kazan, “Özellikle ‘Benim sosyal ağımda yabancı kimse yok’ düşüncesi son derece hatalıdır. Zira çocuk istismarının failleri yüzde 80-90 oranla yakın çevre ve akrabalardan çıkar” ifadelerini kullandı.

“REKLAMLARDA MÜTHİŞ BİR ÇOCUK SÖMÜRÜSÜ VAR”
Daha sonra söz alan ve “Reklamlarda Çocuk İstismarı” konulu bir konuşma yapan reklamcı Pınar Canbaz ise, reklamlarda yaşanan çocuk istismarı örnekleriyle donattığı sunumunda, reklam filmlerinde çocuk istismarına yönelik genelde duygusal ve ekonomik istismarın daha sık görüldüğünü ifade etti. Canbaz, “Birçok ürün için, bir çeşit duygu sömürüsü aracı olarak çocuklar kullanılıyor. Bu daha çok yetişkinlere ulaşmak için bir köprü olarak ve ‘çocuk görsün, canı istesin, anne-babası da almak durumunda kalsın’ düşüncesiyle yapılıyor” ifadelerini kullandı. Bu yaklaşımın çocukların ruh sağlığını da etkilediğini ifade eden Canbaz, “Özellikle bebeklere yönelik bebek bezi gibi ürünlerde cinsel istismar da görülüyor. Çünkü bebekler bu reklamlarda çıplak olarak betimleniyor” diye konuştu.

PEDOFİLLERİ “KURT ADAM”A BENZETTİ
Çocuk istismarının psikolojik boyutlarını anlatan İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Görevlisi Uzman Psikolog Funda Kıvrıkoğlu Yalçınkaya ise, “Kırmızı Başlıklı Kız” masalından yola çıkarak pedofilleri “kurt adam”a benzettiği konuşmasında “Cinsel suçlar, yetişkinlere yönelik gerçekleştirildiğinde ‘cinsel saldırı’, çocuklara yönelik olduğunda ise ‘cinsel istismar’ olarak adlandırılıyor. Yapılan araştırmalara göre cinsel suç mağdurlarının yüzde 50’si çocuk. Bu vakalarda zanlı yüzde 90 oranında akraba gibi yakın çevreden çıkar. Bizler, bu suçların faillerinin psikolojik rahatsızlık yaşayan insanlar olduğunu düşünsek de, zanlıların ancak yüzde 10’unda bu tanı vardır” ifadelerini kullandı.

Saldırıların yüzde 60’ının failin ya da mağdurun evinde gerçekleştiğini ifade eden Yalçınkaya, “Bir de, zanlının bir anlık bir tahrikle bu suçu işlediği düşünülür. Ancak cinsel istismar vakalarının yüzde 60-70 civarı, daha önceden tasarlanmış saldırılardır. Bu travmaların önüne geçmek ise ancak aile içi iletişim ve sevgi bağının güçlendirilmesiyle mümkündür” dedi. Panelde çocuk istismarının sanal dünyadaki durumuna değinen ve “Çocuk ve Suç” konulu bir sunum yapan İstanbul Siber Suçlarla Mücadeleden Sorumlu İl Emniyet Müdür Yardımcısı Faik Ozan Karadağ ise, “Çocukların cinsel istismarıyla ilgili vakalar genelde korkuya dayalı bir sessizlik nedeniyle maalesef gizli kalıyor. Oysa ortaya çıkan, soruşturma ve kovuşturma aşamasına geçen vakalar bizi bile dehşete düşürüyor” dedi. Konuşmasına sayılsal verilerle devam eden Karadağ, “İnternette çocuk istismarına uğrayan mağdurlarının yüzde 53’ünün yaşı 10’dan küçük.

Geçtiğimiz dönemde 57 bin 335 adet internet sitesinin, bu suçtan ötürü kapatılmasını sağladık. Bu sitelerin barındırıldığı server’lar ise çoğunlukla yurt dışında. Çocuk istismarında son yıllara kadar en üst sıradaki ülke ABD idi. Ancak Avrupa ülkeleri bu konuda zirveye çıktı. Toplam çocuk istismarı vakalarının yüzde 60’ı Avrupa ülkelerinde görülüyor. Tek bir çözümümüz var, çocuklarımıza sahip çıkacağız. Onlarla iletişim kuracak ve ilgileneceğiz. Yoksa onlarla böyle insan müsveddeleri ilgilenir” şeklinde konuştu.