11 Mart tarihinde Dünya
Sağlık Örgütü’nün koronavirüsü
küresel salgın ilan
etmesinin de etkisiyle tüm dünyada
geniş çaplı önlemler alınmaya başlandı.
Hem arz hem de talep yönlü
endişelerle durgunluk riski ile karşı
karşıya kalan küresel ekonomiyi
desteklemek amacıyla 40’dan fazla
Merkez Bankası faizleri indirdi.
FED de 18 Mart toplantısını beklemeden
3 Mart’ta 50 baz puan ve 15
Mart’ta 100 baz puan faizi indirerek
sıfıra çekti. Ayrıca bankalara
90 gün süre ile reeskont penceresinden
borçlanma imkânı tanırken;
500’ü tahvil, 200’ü Mortgage tahvili
olmak üzere 700 milyar USD tahvil
alım kararı aldı. FED ayrıca global
USD likiditesini güvenceye almak
için Avrupa MB (ECB), Kanada MB
(BOC), İngiltere MB (BOE), Japonya
MB (BOJ) ve İsviçre MB (SNB) ile
swap hattını genişletme kararı aldı.
Ancak bu hamle yeterli olmadı ve
Dolar Endeksi 100 seviyesini geçti.
Bunun üzerine 19 Mart’ta 6 ülke ile
60 milyar, 3 ülke ile 30 milyar dolarlık
yeni swap hattı açtı.
FED bununla yetinmeyerek 23
Mart’ta olağanüstü bir hamle daha
yaparak sınırsız varlık alımı dahil
yeni tedbirler açıkladı. Öncesi hafta
700 milyar UAS tahvil alım programı
açıklayan FED 1 haftada 272 milyar
USD almıştı. Yeni kararla “Her
gün 125 milyar USD (haftada 625)
tahvil alımı yapacağını ve bunun dışında
büyük işverenlere, KOBİ’lere,
öğrencilere vb. ihtiyaçları için destek
olmak amacıyla birçok mekanizma
kuracağını ya da iştirak edeceğini
açıkladı.”
Ara ara ekstra kararlar alan ve
bilanço büyüklüğünü 7 triyon doların
üstüne çıkaran FED’in defansı
sağlama almasıyla piyasalar atağa
kalktı ve 19 Şubat’ta 9838 ile rekor
seviyeyi gören Nasdaq Endeksi, 23
Mart’ta 6631’e kadar düşmüşken
2.5 ayda yeniden rekor seviyeye
yükseldi ve 9 Haziran’da 10 binin
üstünü gördü.
FED, COVID-19 salgınına ilişkin
alınan tedbirlerin amacının finansal
piyasaların düzenli bir şekilde
işleyebilmesini sağlamak olduğunu
duyurmuştu. Dolayısıyla FED’in
bunu başardığını ve hiç COVID-19
krizi yaşanmamış bir noktaya gelindiğini
görüyoruz.
Türkiye açısından baktığımızda
globalde faiz trendindeki düşüşe
katıldığı öne çıkmaktadır. Kredi ve
mevduat faizleri 2019 ortasından
beri TCMB’nin faiz indirimleriyle
beraber düşüş trendine girmiştir.
Bankaların TL mevduata verdikleri
faiz oranı Şubat sonunda %
9.3 seviyesinde iken Mayıs sonunda
% 7.3 seviyesine geriledi. Mayıs
sonunda yıllık TÜFE ise % 11.39 seviyesinde
çıktı. Yani bankada mevduatı
olan tasarruf sahipleri reel
olarak değer kaybediyor gözükmektedir.
Bu nedenle tasarruf sahiplerinin
kendilerine alternatif
getiri için gayrimenkule, otomobile
ve borsaya yönelim gösterdiklerini
izliyoruz. Bunlara şimdi sırayla
bakalım.
Nisan ve Mayıs’ta pandemi nedeniyle
azalan satışların ardından
kamu bankalarının konut
kredi paketi sonrası Emlak Konut’un
başlattığı iki yıl ödemesiz
düşük faizli konut kampanyasında
ilk 7 günde 3.5 milyar
lira değerinde 3 bin konut satıldı.
Müteahhitler binlerce konutu
bu kampanyaya dahil etmek için
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat
Kurum ile görüştü. Bakan Murat
Kurum, “Kampanya tüm sektöre
yayılacak. Vatandaş uygun şartlarda
ev sahibi olurken konut pazarı da canlanacak” dedi.

İnternette satışta olan ve uzun zamandır
yüzüne bakılmayan gayrimenkullerde
de gelen talep artışı ile beraber
satıcıların fiyatlarını artırdıkları
görüldü.
Kamu bankalarının ikinci ele de
kredi imkanı vermesiyle otomotivde
de canlanma görüldü. Bayilerde
hemen teslim yok gibi. Bu yüzden
ikinci el ve spotcu fiyatları bayi
fiyatlarının üzerine çıkıyor çoğu
araçta. Ayın yarısı sokağa çıkma
kısıtlarıyla geçen Mayıs’ta otomobil
satışları ancak % 8 azalmışken artan
kargo ihtiyacı nedeniyle ticari
araç satışları % 22 artmıştır.
Borsa İstanbul’da BIST100 Endeksi
14 Mayıs’ta biraz kayıp yaşayarak
99,193 seviyesinden kapanmıştı.
15 Mayısta başlayan yükseliş
harekatı 5 Haziran’a kadar aralıksız
13 gün sürerek Borsanın tarihinde
görülmemiş bir seri yakalanmıştı.
8 Haziran pazartesi günü
borsa artı açılarak 111,042’e kadar
yükseldi. Yani rekoru geliştirmeye
yakındı ancak kapanışa doğru gelen
satışlarla günü % 0.35 düşüşle
109,637’den kapattı. Böylece 13 günlük
% 11 artışın olduğu seri, tarihe
geçmiş oldu. Bunu görmek, 34 yıldır
borsada olanlarla beraber son
10 ayda borsaya gelen 351 bin kişiye
nasip oldu. Üstelik kısa süredeki
bu % 11lik getiri 1 yıllık mevduatın
getirisinden daha yüksektir ve vergisi
de yoktur. İşte bu getiri imkânı,
tasarruflarının büyük kısmını mevduatta
değerlendiren Türk halkının
tasarruf tercihlerini de değiştirmektedir.
2019’un Ekim başında
BIST, pazar paylarında düzenlemeye
giderken Bakan Albayrak, Twitter’dan
yaptığı açıklamada, “YEP
hedeflerimizden BIST pazar yapısı
güncellemesini tamamladık. 4 Kasım’da
devreye alınacak düzenleme
ile vatandaşlarımızın borsaya
ve sermaye piyasalarına ilgisi artacak,
ülkemizin gelişiminden ve refahından
daha fazla pay almalarına
imkân sağlanacak” demişti.
Son MKK verileri bize bir müjdeyi
vermektedir: Uzun yıllardır 1.1
milyon civarında dolaşan borsadaki
yerli bireysel yatırımcı sayısı
yılbaşından beri artıyordu ve Mayıs
sonu itibariyle 1.5 milyonu aştı:
1,500,739. (Tüzel, diğer ve yabancıları
da katarsak sayı 1,517,594 olmaktadır.)
Pandemi nedeniyle sokağa
çıkma kısıtlarının uygulandığı
Mayıs ayında 80,406 yeni bireysel
yatırımcı gelmiş olup yılbaşından
beri borsaya gelen yatırımcı sayısı
312,681 olmuştur. Borsaya talebin
her geçen ay arttığını şöyle anlayabiliriz:
İşgünlerinde hesapların açıldığını
kabul edersek yılın ilk 4 ayında
ortalama her iş günü 2732 adet
yeni yatırımcı hesabı açılırken pandemi
döneminin en yoğun olduğu
Mayıs ayında ortalama her iş günü
4730 hesap açılmıştır.
Peki, bu yeni gelenler hakkında
neler biliyoruz? Öncelikle, ülke
genelinde bir hareket bu! 81 şehirde
83 milyon nüfus içinde borsaya
yönelim görülüyor. Yılbaşından
beri en çok İstanbul’da 80 bin
yeni yatırımcı gelirken Bayburt’ta
256 yeni yatırımcı ile en düşük katılım
olmuş.
Mayıs ayında yatırımcı sayısını
en çok oranda artıran iller % 14 ile
Şırnak ve Hakkâri olurken bu sıralamada
ilk 14 il Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerimizdeki iller
olmuştur. Benzer şekilde yılbaşından
beri yatırımcı sayısı en çok
artan iller % 95 artışla Şırnak ve %
86 artışla Hakkâri’dir.
Şehirlerin nüfuslarına oranladığımızda
en yüksek yatırımcı talebi
Tunceli’de görülmektedir. Şehir
nüfusunun % 1.0’i yılbaşından
beri borsaya gelmiştir. Yılbaşından
beri Karabük’ün % 0.8’i, Ankara’nın
% 0.6’sı, İstanbul, İzmir
ve İzmit’in % 0.5’i borsaya yönelmiştir.
Bu talep artışı sayesinde Türkiye’de
yetişkin nüfusta borsa yatırımcısı
olanların oranı % 2.0’den %
2.5’e yükselmiştir. En yoğun borsa
ile ilgilenenler 40-55 yaş aralığında
olup oran % 3.5’a çıkmaktadır.
Son olarak şunu belirtelim Mayısta
gelen 80 bin yatırımcının her
dördünden üçü 100 bin TL altında
yatırımla gelmiş görülmektedir.
Tüm yeni gelen yatırımcılara
“hoşgeldiniz” diyoruz.