Bakırcılar Çarşısı’nda dükkanı bulunan 54 yaşındaki Akın Tonyalı, bakırcılık mesleğiyle 24 yaşındayken tanıştı. Mesleğin tüm inceliklerini abisi Adnan’dan öğrenen Akın Tonyalı, bakır tencereden süs eşyalarına kadar birçok ürün yapıyor, aynı zamanda aşınan bakırları da kalaylıyor.

Mesleğine saygı duyduğunu söyleyen Akın Tonyalı, "Ben bu işi yaklaşık 30 yıldır yapıyorum. Baba mesleği değil. Benim babam esasında yorgancı, perdeciydi. Bu mesleği 2 yıl önce rahmetli olan Adnan abimden öğrendim. Burada beraber çalışıyorduk" dedi.

"İsmi Bakırcılar Çarşısı ama bir tane bakırcı var"

Bakırcılar Çarşısı’nın artık özelliğini yitirdiğine dikkat çeken Tonyalı, "Keşke burada hep bakırcılar olsa da ismine yakışan bir çarşı olsa. İsmi Bakırcılar Çarşısı ama bir tane bakırcı var. Bir tane olması avantaj değil aslında dezavantaj. Bir tane olunca insanlar çarşıyı unutmuş ama komple bakırcı olmuş olsa insanlar çarşıyı bilir, gelir, gezer ve görür. Bir de burası İzmit’in en eski çarşısı. Bakırcılar Çarşısı diye geçiyor ama sorsan çoğu unutmuş. Ben elimden geldiği kadar vatandaşların isteklerini yerine getirmeye çalışıyorum. Rahmetli abimin dediği gibi, ömrüm yetene kadar bu mesleğe devam edeceğiz" diye konuştu.

"Ustalık gerektirir"

Akın Tonyalı, bakırcılığın ustalık gerektirdiğini ifade ederek, "Bakırcı dükkanı açabilirsin, bakır alıp koyabilirsin ama bu yeterli değil. Bakırın imalatını, kalayını, temizliğini yapmayı bilmen lazım. Vatandaş sana bakırı getirdiği zaman ’Ben bunu yapamam’ diyemezsin. Yapıp vereceksin. ’Yapamam’ dediğin anda zaten hepten bitmiş demektir. Kalaycılık bu mesleğin parçası olduğu için onu da mecbur yapmak zorundasın. Bunun imalatını yapıyorsun, bunun kalayı lazım, polisajı lazım, çakması lazım, dövmesi lazım. Vatandaş sipariş verdiği zaman onu yerine getirmen lazım" şeklinde konuştu.

"Bakır hava alır, mikrop barındırmaz"

Bakıra olan ilginin zamanla azaldığını kaydeden Akın Tonyalı, sözlerini şöyle noktaladı:

"Bakırdan sonra alüminyum çıkınca vatandaşa ’bakır zehirlidir’ dediler. Biz bunu yıllardır kullanıyoruz. Düne kadar mutfağımızda vardı. Bugüne kadar kimse zehirlenmedi, şimdi mi zehirliyor? Alüminyumun pazarlanması için birinin kötülenmesi lazım. Bakıra da böyle bir şey demişler. Bakır hava alır, mikrop barındırmaz. Bakırın içinde pişen yemek deminde pişer, lezzetli olur. Bakırın incesini almayacaksın, her zaman kalınını alacaksınız. İncesini alırsan ateş yandığı zaman direkt tabana vurur ve içindeki yemek haşlanır ama kalınını alırsan ısı her tarafa eşit yayıldığı için içindeki pamuk gibi olur"