Amasya’nın Taşova ilçesinde işitme engelli anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelen Esma Ünal, "ana dili" olarak tanımladığı işaret dilini meslek hayatına taşıdı. Konuşuyor ve duyuyor. Ama anadili, işaret dili. Çünkü anne ve babası işitme engelli. Hatta bu yüzden ona CODA (Children Of Deaf Adults/ Sağır yetişkinlerin çocukları) deniliyor.

22 yaşındaki Esma Ünal, "ana dili" olarak tanımladığı işaret dilini ebeveynleri ile aynı kaderi paylaşanlar için mesleğe dönüştürdü. Taşova Gençlik Merkezi ve Şehit Himmet Aydemir Halk Eğitim Merkezi’nin ortaklaşa düzenlediği işaret dili kursunda eğitmen olarak görev yapan Ünal, işitme engellilerin bireylerin toplum içinde sıkıntı yaşamamaları için kursa gelen vatandaşlara profesyonel olarak işaret dili eğitimi veriyor.

Kursu açma sebebinin anne ve babası gibi çok sayıda işitme engelli insanın olmasına bağlayan Ünal, "Türkiye’de sayıları az değil. Ve aramızdaki tek fark kullandığımız dil. Onlar işaret dili biliyorlar. Biz konuşan bireyler ise bilmiyoruz. Ama öğrenebiliriz. Çok zor bir dil değil. CODA olmak kolay değil. Çünkü anneniz babanız işaret dili ile anlatıyor derdini size. siz ise ne dünya hakkında tam olarak bir şeyler biliyorsunuz. Çok küçüksünüz çünkü. Ne de işret dilini çok hakimsiniz. Büyürken duyan bir çocuğun, konuşabilmesi için etrafında bireylerin konuşması lazım. Annem ve babam işitme engelli olduğu için bizim onların konuştuğu şeyleri doğru anlamamız mümkün değil. Zaten onlarda doğru telaffuz ediyor mu?, Etmiyor mu? Meçhul. Yani bazı kelimeleri edebiliyorlar, bazılarını edemiyorlar. Anneme, babama bir biri arasında konuşurken, “şeker aldım” gibi şeyler de bunun şeker demek olduğunu anlıyorduk mesela onların kullandığı dillerde. Bu şekilde neyin neye karşılık geldiğini dilin anlamış oluyorduk. Bizde işitme problemi yok. 3 kardeşimde sağlam" diye konuştu.

Televizyon ekranlarında konuşulanların işaret diline çevrilmesini önemli bulduğunu ancak yaşlı işitme engelli o haberi izlediğinde konuşulanları aktaran kişinin çok küçük görüldüğü için takibinin zor olduğuna işaret eden genç kız, "Takip edemeyebiliyor, kaçırabiliyorlar. Genelde şöyle bir talep oluyor işitme engelli bireylerde. Yarısı konuşan bireylerin ekranı olsun, diğer yarısı işaret dili spikerinin ekranı olsun. Bu şekilde olsun. ’Bizim onlardan bir farkımız yok. Sadece dillerimiz farklı. Neden biz bu kadar küçük bir ekrana bakmak zorunda kalıyoruz. Küçük bir ekrandan takip etmek zorunda kalıyoruz’ diye çok fazla şikayetleri oluyor” şeklinde konuştu.