Düzce’nin Akçakoca ilçesi müftüsü Şaban Soytekinoğlu'nun vaazında “Yüzde doksanı Selanik göçmeni ve Sabatayist" sözlerinden dolayı iddianame düzenlendi.

Vaazında Selanik göçmenlerini “Yüzde doksanı Selanik göçmeni ve Sabatayist. Müslümanlığa girmiş gözüken Yahudiler, aslında Müslüman değil” ifadeleri ile hedef alan Akçakoca Müftüsü Şaban Soytekinoğlu, hakkında “halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alanen aşağılama” suçundan iddianame hazırlandı. Söz konusu madde, 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. 

Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’ın haberine göre; Soytekinoğlu, ifadesinde, “Selanik göçmenlerini değil, Selanik üzerinden Anadolu’ya gelen Yahudileri” kastettiğini savunarak “Ben din âlimiyim” dedi.

NE OLMUŞTU?

Düzce’nin Akçakoca ilçesi müftüsü Şaban Soytekinoğlu, 14 Mayıs’ta verdiği vaazda Gezi eylemlerini ve Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’u hedef alarak “Şu kadroya bakın, yüzde doksanı Selanik göçmeni ve Sabatayist. Ne demek Sabatayist? Müslümanlığa girmiş gözüken Yahudiler, aslında Müslüman değil. Bunlar dünyanın neresinde olursa olsun şu an ses çıkarmadıklarına bakmayın. İstanbul’da Gezi olaylarında otellerinde insanları barındıran kimdir? Gene Yahudiler. Şu anda şirketin, bir takımın da başkanı. Bunlar gücü, kuvveti eline geçirdiği zaman sana da aynısını yaparlar” demişti. 

AÇIĞA ALINDI

Diyanet İşleri Başkanlığı, yaşanan gelişmeler üzerine Soytekinoğlu’na soruşturma açtı ve açığa aldı.

ALİ KOÇ: KIRGINIM

Müftünün hedefindeki isim olan Ali Koç da, bu gelişmeler üzerine Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a bir mektup yazdı. Koç, mektubunda şu ifadelere yer verdi;

"Kutsal mekanımız olan camilere bu nefret söylemini taşımak, hem de tamamen yalan yanlış bilgilerle ve iftiralarla bunu yapmak, hem çok üzücü hem de ürkütücü. İnsanlığın barışını savunması gereken bu zor günlerde umut aşılaması ve birleştirmesi beklenen bir din görevlisi nasıl bu kadar sorumsuzca davranabilir? İnanın bir cevap bulamıyorum.

"BİR DİĞER SALGIN: NEFRET"

Dünyanın çok uzun zamandır karşı karşıya olduğu bir diğer salgın da 'nefret söylemi' ve ne yazık ki bu salgınla mücadele edebileceğimiz bir aşı da yok. Ancak hep birlikte bu kişilere asla geçit vermeyerek nefret söyleminin olağanlaşmasına müsaade etmeyerek ve tolerans göstermeyerek anlamlı bir yol alabiliriz. Bu her şeyden önce çocuklarımıza karşı sorumluluğumuzdur diye düşünüyorum.

Kul hakkına girmeden, yalan söylemeden, iftiradan sakınarak yaşama sorumluluğuna sahip bir ailenin temsilcisi olarak derinden hissettiğim gönül kırgınlığımı sizinle paylaşmak istedim."