Ege Denizi’nde her an hır çıkarma gayretinde olan Yunanistan, şimdi Doğu Akdeniz’de söz sahibi olmak için her türlü çabayı göstermekte.

Yanına amansız bir Türkiye karşıtı olan Macron ve tabii dostu Güney Kıbrıs’ı alan bu ülke Lüksemburg’un da katkılarıyla Türkiye’ye haksızlıklara devam etmektedir. Son yaptırımı ise AB ülkeleri arasında oluşturulan bir deniz kontrol hattında Alman askeri gemisini yönlendirerek, Türkiye’den Libya’ya ticari malzeme taşıyan bir kargo gemisini durdurmuş ve aratmıştır. Tabii ki yalnız Yunanistan’ın ayıbı değil, bu olaya alet olan Almanya’nın da büyük bir şuursuzluğudur.

Almanya, Angela Merkel sürecinde büyük ölçüde dengeli bir politika uygulayarak AB’nin Türkiye’ye saldırılarını önleyen bir güçtür. Bu son olay hakikaten çok yanlış bir politikanın bir ürünüdür.

Gözler Türkiye’de AB’ye çevrilirken, AB ülkeleri de 10-11 Aralık tarihinde yapacakları zirve toplantısında Türkiye’ye karşı bir yaptırım kararı alma gayreti içerisindeler.

İlk AB ülkelerinin yaptırım kararlarından biride Türk Federasyonu’nun yasaklanmasına yönelik. 40 yıldır Avrupa’da faaliyet gösteren Türk Federasyonu, hepimizin fazla savunduğu bir federasyon olmasa bile şiddete yönelmeyen bir kuruluştu. PKK yasağına karşı Almanya, Hollanda, Fransa ve Avusturya’nın Türk Federasyonu yasağı ilk adım olarak ortaya çıkıyor.

AB yaptığı eylemlerle her geçen gün daha Türkiye karşıtı bir konuma geliyor. Burada Yunanistan’ın etkisi her geçen gün büyüyor. Her olayda Türkiye’ye karşı nasıl sataşabilirim düşüncesinde olan Yunanistan bu politikasını değiştirmezse başına yakında başka belalar da gelebilir.